Bugünlerde Herkesin Sanki Yaşamakla İlgili Bir Sorunu Var.

Sanki, yaşama tutunmayı istemez haldeler ve yaşam içindeki değer yargılarını gittikçe kaybediyorlar.

Kim bilir? Belki bana denk geldi böyle insanlar, belki de gerçekten çoğu insan boşlukta. Eski günlere nazaran birçok şeye sahipken, çeşitli uyaranlarla (televizyon dizileri ve reklamlar ile)  sahip olamadıklarımız gözümüzün içine içine sokuluyor ve insanlar şükür bilmez mi oluyorlar acaba diye düşünüyorum. Hatta şükretmek yerine hayatı anlamsız, yetersiz ve bize eksik bir şeyler vermiş olarak mı algılıyoruz? Sonunda da isyanla mı tepki veriyoruz dersiniz? (Ne çok soru sordum…)

Öyle meditasyon, reiki vs.. meraklısı hiç olmadım hayatta ama şunu itiraf etmeliyim ki bu tür kendini keşfediş ve sadeliğe dönüş içeren konuların herhangi birinin bence ucundan tutma zamanı artık geldi. Dış uyaranlara biraz gözümüzü kulağımızı kapayıp hayatı daha sade, daha sakin ve daha net yaşama zamanı… Bunu ister bu dediğim yöntemlerle yapın ister benim gibi sakin sakin hat yazın veya köye gidip tatilinizi bu sefer beş yıldızlı otel yerine köyde geçirin. Uyaranların en az ve en doğal olduğu anlar yaşayın. Değilse gün be gün mutsuzluk, tatminsizlik ve gerginlik ruhunuzu ele geçirecek. Bir süre mutsuzlukla cebelleşip daha sonra hayattan vazgeçmeye kadar varacak bu ruh hali ve nihayetinde asla siz olmayan bambaşka bir siz göreceksiniz kendinizde.

Eşinden, dostundan, evladından, aileden kopuk, kederli, bitik, süngüsü düşmüş, robotlaşmış ve hainleşmiş insanlar ordusu oluşturmamak için muhtemelen son yıllarımızı yaşıyoruz. Ve evlat yetiştiren bizler, bu ruh halimizle kötü ötesi bir nesil ortaya çıkarıyoruz. Onları yarışa sürükleyip, konuşmak/sohbet etmek yerine nasihatlere boğup taktik savaşları öğretiyoruz, kalan boş zamanlarında da bilgisayarın hain ellerine teslim edip adam öldürmece oyunları ile duvarlara kan fışkıran pompalı tüfekli oyunlarla baş başa bırakıyoruz…

Ben psikolog, sosyolog veya başka bir –olog değilim. Bir kadın, bir anne ve bir evladım… Bir sürü kırıklıklarım, coşkularım ve hüzünlerle süslenmiş sevinçlerim var ve çokça yaşanmışlıklarım içinde sayısız tecrübelerim... Kırklı yaşları yaşarken daha bir kendine dönüyor ruh ve o yaşların tecrübesi ve enerjisi sanki diğer yıllardan daha anlamlı geliyor insana. İşte bu hal ile diyorum ki bir şeyler yapmak gerek bu hayatta, uyuşmadan, uyuşturulmadan…

Sağlıkla kalın ve şükrünüz eksik olmasın hayatta.