Bu İş Parti ile Olur mu?

Evet bu soru benim bilhassa öğrencilik yıllarında çok moda olan bir soruydu. Soruyu soran kişiler çok iyi niyetli kabul edilmemekle beraber mutlaka cevap verilmeye çalışılırdı. Uzunca süredir belki de yıllardır bu soruyu duymaz olmuştuk. Son yıllarda bilhassa Arap Baharı’nın gerçekleştiği komşu ülkelerde seçim sonuçları belli olup siyasal islami oluşumlar partileşip iktidar adayı olmaya başladıkça bu soru başka bir versiyonu ile tekrar gündeme gelmeye başladı.

Evet artık bu soru şu şekilde gündeme geliyor; Demokrasi sandık demek değildir yada sandık herşey mi demektir? Şimdi tekrar 1980’li, 1990’lı yıllara dönelim ve bu soru ülkemizde ne için, kim için ve hangi şekilde sorulurdu hatırlayalım.

Refah Partisi’nin çağdaş, islami, siyasi düşüncenin Türkiye versiyonu olarak seçimlere girdiği ve her seçimde giderek oylarını artırdığı 1980’lerin sonu 1990’ların ise başı ve ortasında bu soru sorulurdu. Bu iş parti ile olur mu? Yani Refah Partisi’nin iktidarı seçim sonucu gerçekleşir mi? İslami siyasi düşüncenin sandıktan iktidar olarak çıkmasına mesela askerler veya yargı izin verir mi? Şeklinde idi.

Refah Partisi’nin her oyu yükseldiğinde askeri müdahale olur mu sorusu geliyordu gündeme? Siyasal İslamcılarda kendi aralarında ihtilaf edip bir kısmı “Hayır seçimde %99 oyda alsa Refah veya başka bir siyasi islami oluşuma iktidar izni verilmez” derdi. Diğer bir kısmı ise “Şayet halkın kahır ekseriyeti islami siyasi düşüncenin iktidar olmasın isterse buna kimse engel olmaz, olamazdı.” Dolayısı ile seçim, sandık doğru bir metoddur. Meşru kabul edilir tüm dünya tarafından. Sandıktan çıkanda iktidara gelir. Oy oranına göre ya ortak olur yada tek başına hakim olur.

İşte bu tartışmaların sorusudur “Bu iş parti ile olur mu?” sorusu…

1992’de bilhassa Cezayir seçim sonuçları ile iktidara gelmesi gereken FIS (Cezayir İslami Selamet Cephesi) Fransız destekli Cezayir cuntasının müdahalesi sonucu büyük katliam ve uygulanan şiddetle engellenmişti.

Çok iyi hatırlıyorum o yıllar usta gazeteci merhum Mehmet Ali Birand bu olaylar ve seçimlerle alakalı bir çok kaliteli program yapmıştı. Seçimlere ve demokratik teammüllere inanmayan islamcılar için bu olay büyük bir delil teşkil etmiştir. “Gördünüz mü? %60 da oy alsanız cunta veya devlet size iktidarı teslim etmez.” Hani pek de haksız sayılmazlardı. Zira Türkiye’de de Refah Partisine kansız da olsa benzer bir uygulama yapılmıştı. 28 Şubat 1997’de Türkiye de meclisin üstünde bir kurum olan Milli Güvenlik Kurulu (MGK)’da alınan kararlarla siyasi müdahaleler sonucu iktidardan uzaklaştırılmıştı.

2002 3 Kasımında yapılan ve peşinden sekiz seçim galibiyeti ile iktidarını pekiştiren Ak Parti iktidarı da onlarca darbe denemesine ve yargı müdahalelerine rağmen halk desteği ve konjonktörün müsait olması ile kapanmaktan zor kurtuldu.
Geldik Arap Baharı’na ve bilhassa Mısır da İhvan-ı Müsliminin adayı olarak seçime girip ve %53 ile Cumhurbaşkanı seçilen Muhammed Mursi’nin, Sisi liderliğindeki Mısır askeri cuntasının müdahalesi ile makamından indirilmesine. Aynı günlerde ülkemizde de mutlu ama putlu bir azınlığın vandalizme dönüşen Gezi Parkı eylemleri olmuş ve bitmişti. O büyülü soru bu sefer şekil değiştirerek gündeme geldi.

Demokrasi sandık demek değildir yada “Sandık demokrasi de herşey mi demektir?” Sandıktan çıktıktan sonra istediğinizi mi yapacaksınız?

Tamam da sandık herşey değilde; sandıksızlık mı veya sandığa rağmen mi herşey mümkündür? Sandıksızlık mı herşeydir? Demokrasi çoğunluk demek değildir diyorlar. Pekiyi o zaman bunun tersi demokrasi azınlık mıdır? Azınlığın çoğunluğu ezmesi mi demektir?

İşte demokrasi sandık mıdır, sandıktan mı ibarettir soruları tam geçmişteki “Bu iş parti ile olur mu?” sorusu gibidir. Yani sandıktan çıkan milli irade ülkeyi yönetmeye yeterli midir? Pekiyi yeterli değilse neyi de yanına almalısınız sandığın? Sokak gösterileri ve mitingleri mi? Yargıyı mı, basını – medyayı mı? Orduyu mu? Başka neleri yanınıza alacaksınız sandığın?... ki sandığın çıkardığı milli irade yeterli olsun ve “BU İŞ PARTİ İLE OLSUN” isterseniz devamını başka bir yazımızda sürdürelim kısmetse…