Bu Camiye Kuş Konmuyor


Bazen farklı düşünecek, fark yaratacak ve farklı şeyler yapacaksın… Yaptığın şeyler nesilden nesile aktarılacak ve anlatılacak.. Yaratıcı olacaksın. Eserlerin gençlere ilham verecek. Mimar Sinan gibi. Şiirlerin her okuyanı etkileyecek  ve iz bırakacak Nazım Hikmet usta, Cemal Süreyya, Can Yücel, Ahmet Arif  gibi. Türkülerin dilden dile söylenecek, telden tele çalınacak., Pir Sultan Abdal, Karacaoğlan, Neşet Ertaş, Yunus Emre, Aşık Veysel gibi. Bu ustalar gibi daha niceleri var tabii gönüllerimize taht kuran ve  ustalıklarıyla bizleri etkileyen. Bu yazımda gene dehasıyla öne çıkan ve unutulmaz eserleriyle bizi etkileyen büyüleyen Mimar Sinan’dan en son yaptığı eseri olan  Şemsi Paşa caminin (Kuşkonmaz Cami olarak anılıyor)  hikayesinden bahsetmek istiyorum.
Osmanlı İmparatorluğu’nun zirvede olduğu dönemler… Duraklamanın hafif sesleride duyulmaya başlıyor.. 16. Yüzyılın sonları.. Padişah dirayetsiz… Fakat şanşlı , gelmiş geçmiş en iyi kadroya sahip.  Sokullu Mehmet Paşa ve Şemsi Ahmet Paşa , imparatorluğun iki önemli ismi..  Aralarında müthiş rekabet var, imparatorluğa nam salmış.. Rekabet had safhada, günlük olaylar bile bir rekabet konusu…
Bir dost meclisinde , söz döner dolaşır.Sokullu’nun adını taşıyan ve Mimar Sinan ‘ a yaptırdığı camiye gelir. Şemsi Paşa hemen lafı söyler.. 
“ Bak Sinan ‘ a cami yaptırdın , ama tepesine kuşlar pisliyor. 
“Sokullu , akıllı … Allta kalmaz . Hemen lafı yapıştırır. 
“ Gökyüzüne açık olan her mekan kuşlardan nasibini alır .” der ve devam  eder. 
“Paşa , şayet camin olursa seninkine kuşlar pislemesin …
”Vaayy.. Camisinin olmadığını ima etti. Hem de herkesin içinde … 
Kabul edilemez bir durum ! 
Paşa dellenir., kuşların pislemediği bir cami yaptıracak…
Gün gelir Şemsi Paşa da gelecek nesle kendinden bir hatıra kalsın diye cami yaptırmak ister.  Aklına da Sokullu ile olan konuşması gelir. Kendi kendine eyvah!  Ne yapacağız ? bir laf çıktı ağzımızdan bizi ne duruma düşürdü, diye düşünür. 
Bunu başarabilecek tek kişi vardır ,
MİMAR SİNAN .  
Çözüm  bulmak için Mimar Sinan’ın kapısı çalınır. Şemsi Ahmet Paşa, Mimar Sinan’a “ Ben vaktinde böyle böyle bir cümle sarfettim.  Acaba üzerinde kuşların uçmayacağı bir yer bulunur mu? ” diye sorar. 
Aradan epey bir zaman geçer , ortada cami yok … Mimar Sinan da yok…..
Mimar Sinan işte farkını burada ortaya çıkarır. Caminin inşasından önce yaptığı araştırmada , Üsküdar’ da tam deniz kıyısında bir yer tespit eder. Burası , kuzeyden ve güneyden esen rüzgarların keşiştiği girdabın tam ortasındadır. Dalgaların kıyıyı dövdüğü noktada meydana gelen titreşimlerin  de kuşları rahatsız edip buradan kaçıracağını düşünür. Bununla da bitmez.Caminin kubbesindeki , tepeye doğru kesişen oluklar da farklı konumlandırılır. Geometrik bir hesaba göre yerleştirilir.Rüzgar kubbeye çarptığında, bu oluklar uğultu yayar ve kuşlar kubbeye de konamaz…
“ İyi bir mimar , bu camiyi incelemeden ölmemeli “ der günümüz mimarları….
Şemsi Paşa Camii (Kuşkonmaz Camii) Mimar Sina ‘ın en küçük ve en son yapısıdır. Ama en ileri yapısıdır. 
“ En son camim, en ileri camimdir“ der üstat…
Yaratıcı ve mutlu 
Genç nesiller yetiştirmek dileğiyle…