Sözü çok olanın, yalanı çok olur imiş diyerek izninizle bitirirdim hep sözümü. Bu sefer Aşk’ınız daim olsun, kötülükler ve telaşlar sizden uzak olsun da işleriniz rast gelsin diyor ve sizi konuğumla baş başa bırakıyorum...
Böyle demiş Nazan Bekiroğlu.
Fazla söze gerek yok aslında…
Noktanın içinde bütün mümkünler saklı. Mümkün nokta, gayr-ı mümkün nokta, sır nokta, esrar nokta ve ismimden sual edilse bilin beni üç nokta.
Yasin Börekoğlu’ da
“ Arada kalmış, değerleri ile nefsi arasında ezilmiş insanlar gariptir ve dünya garibanların hatırına ayaktadır.
Benim gibi gariplere denk gelmeyi umuyorum.” diyor…
Peki kimdir bu Yasin Börekoğlu?
30.08.1983 tarihinde Adana'da doğdum. Adanalı bir ailenin 2. çocuğuyum, ortaokul yıllarında Nini Önözden ile başladığım resim hayatıma lise dönemine kadar devam ettim. Sezgin Shola ve yakın arkadaşım Serkan Torun ile ilk Hüsn-ü Hat çalışmalarıma başlayıp, Ahmet Hilmi Erel ile yoluma devam ettim. Üstad Erel’in çalışmalarından feyz aldım. İlk Hüsn-ü Hat çalışmalarımı 2008 yılında yaptım.
Eğitiminizden bahseder misiniz?
Anadolu Üniversitesi’nde İşletme okudum 6 sene kadar Ulusal Firmalarda çalıştım, ancak başlangıçta benim için sadece bir hobi olan hat sanatı onunla yoğruldukça, bir yaşam tarzına dönüştü. Yazmadığım anlarda eksik kalmaya başladım. Konuşamadım, söyleyemedim ve ifade edemedim.
Peki ya sonra?
Askerlik sonrası Izmir de çok sevdiğim Hüsn-ü Hat faaliyetlerine devam ettim. Birkaç yıldır da hayatıma İstanbul'da devam ediyorum.
Sonra sanırım sergiler geldi sırası ile …
17 Eylül 2011 tarihinde İstanbul'da en büyük düşüm olan “ Derviş MeşreB ” isimli ikinci sergimi Ak Galeri de açtım.
Eserleriniz biraz sıra dışı. Bilindik Hüsn-ü Hat’tan uzak ama modern resme de çok yakın. Tarzınızı nasıl açıklıyorsunuz diye sorduğumuzda farklı bir cevap alıyoruz.
“ Hüsn-ü Hat hem göze hem ruha hem söze hitap ediyor… O bir Dünya.
Hem kul hem yaradan senden memnun kalıyor…
Hüsn-ü Hat, sanat değil nefes alış biçimidir.”
Belki bu modernlik yaşımın genç oluşundan kaynaklanıyordur. Sanırım en genç hattat benim, dolayısı ile biraz modernize edişim kaçınılamazdı. Zaman içinde de objeleri işleyiş biçimim oturarak bir tarza dönüştü.
Eserlerizi incelediğimizde sürekli bir karanfil tutkusu var, neden ?
Karanfili ve Kediyi neden bu kadar çok sever bir insan bilmiyorum.
Ama bence yeryüzünde en çok sevilmesi gereken şey Karanfil ve Kedidir.
Ben fırçayı boyaya batırmıyorum. Fırçayı ruhuma batırıp kederimi nakşediyorum. Benim tek yaptığım şey bu. Çünkü biliyorum ki acı yoksa renk de yok, karanfil de, yazı da yok, demek ki Yasin de yok...
Özellikle sosyal medya sitelerinde, Hüsn-ü Hat’a başlamış sanatçı adayları ile sürekli iletişim halindesiniz. Bu üretkenliğinizi kısıtlamıyor mu?
Aksine bilgi ve sevgi Dünya’da paylaştıkça çoğalan yegane unsurlar. Bilgimi ve sevgimi hele de yaşam kaynağım olan Hüsn-ü Hat için paylaşmak benim için bir onurdur. Meslektaş adaylarıma bilgi verdiğim gibi onlarında aşklarını sömürüyorum diyebilirim. Üstadlarım ile de internet üzerinden sürekli bilgi alışverişi içindeyim.
Tüm bu olgunluğun içinde yaşıyorsunuz ama gerçek Yasin Börekoğlu sadece 27 yaşında, buna ne diyeceksiniz?
Her harf bir mimiktir.Ve hattat kişi ,bir kelimesiyle güldürdüğü insanı,bir cümlesiyle ağlatabilir.Hüsn-ü Hattın gizemidir bu.
Yani bu yaşamı ben kendi isteğimle seçtim ve yaşamımdan çok memnunum.
Son olarak sormak istiyorum doğru yazı mı, doğru cümle mi?
Yazmak ve söylemek arasında ki aşikar farkın bilincindeyim.” Kimin terbiyesi ile geçmektesin kelimelerden “ diye kendime sürekli soruyorum.
Cümlelerin hangi dinin mensubu?
Cepsizdir, kefensizdir yazı;
Ama sahipsiz değil! Biliyorum.
Facebook Yorum
Yorum Yazın