Geçtiğimiz günlerde Türkiye den iki mühim özür dilendi... Bunlardan 1.si CİA den geldi ki en mühimi bu gözüküyor. Özür de CİA daha evvel sunduğu raporda Türkiye nin IŞİD ( DEAŞ ) e yardım ettiği yazıyordu. Bunda yanıldığını ifade edip bugün Türkiye Cumhuriyetinden özür diledi... 2. özür Almanya’dan geldi. TBMM Başkanvekili sayın Ayşe Nur Bahçekapılı ya yaptığı havaalanında ki kötü muameleden dolayı geldi.. Şimdi bu iki Özür hakkında şunları söyleyelim...
1) CIA’nin ve Almanya’nın özürlerine kimse sevinmesin. Bunlar yeni saldırının işaret fişekleridir-Netenyahu’ nun özrü sonrası GEZİ VANDALİZMİ gelmesi gibi…
2) Eğer Türkiye düşmanları sizden özür diliyorsa bunun ardından mutlaka kuvvetli saldırı gelmesi çok muhtemeldir!
3) 2013 Mayıs sonunda Gezi Vandalizm’i başladığında on binler Sayın Erdoğan’a hakaretler ederken Sayın Rahmi Koç Erdoğan’a övgüler düzüyordu! Ama aynı Sayın Rahmi Koç un Divan Oteli ise Taksim de Gezi Vandallarına Hastane ve Barınma vazifesi yapıyordu. Ters Manyeli iyi bilir bunlar!
4) 14 Mayıs 2013 de Washington DC Departman of State de John Kerry-Joe Biden’ ın ev sahipliğinde Sayın Erdoğan’a gösterilen müthiş ilginin şahidiyim… Sayın Erdoğan’ın konuşmasını yaptıktan sonra tüm USA üst yönetimi elleri patlayıncaya kadar alkışlamışlardı! Ama 15 gün sonra GEZİ Patladı.
5) CNN İNT ve BBC Taksim e adeta çadır kurmuşlardı günler öncesinden Gezi için! Özürler ve abartılı Methiyeler bizi aldatmamalıdır!
(16 Aralık sosyal medya sayfamızda evet ben bu satırları yazdıktan bir gün sonra maalesef acı haberleri almaya başladık. Gelen haberler bize devamında bu satırları da kaleme aldırttı.)
Dün CİA ve Almanya’dan aldığımız iki özrü endişe ile karşılamış ve bunun ardından mutlaka bir felaket gelebileceğini ihtimal dâhilinde görmüştük. Sabah haberleri açtığımız da korktuğumuz başımıza gelmişti maalesef. İnşallah bu felaketler zinciri olmaz. Gerçi 3,5 yıldır ( Gezi’den ) beri savaş halindeyiz ve bu ikinci bir istiklal mücadelesidir ama biz yine de yeni felaketlerden Hafizan Allah diyoruz. 17 Aralık 2016 Sabahı Kayseri de yaşadıklarımız aynı Beşiktaş da Çevik Kuvvet Personelimize yapılan saldırı gibidir. Birebir aynı yöntemle ve aynı sonuçlar almak üzere düzenlenmiştir. Bu saldırılarda ki Kuklaların Kimliklerinin Piyonların kesinlikle bir ehemmiyeti yoktur. Kendilerini veya arabaları patlatanlar yok hükmündedir! 10 Aralık Beşiktaş saldırılarının bombaları yabancı bir Devletin silah envanterinde çıkmıştır. Olaylar Terör değil direk dış saldırırdır, Ülkemize Vatanımıza.
Şimdi iki özür meselesinde olduğu gibi bizi bekleyen ikinci tehlikeden bahsedeceğim. Hepimizin malumu olan ama zaman zaman yine hepimizin unuttuğu 2 Büyük Tehlike. Aklımızdan çıkarmamamız gereken 2 Tehlike. Bunları tarih boyunca denediler başaramadılar ama mütemadiyen deneyecekler. Deniyorlar da! Birisi Irkçılık diğeri ise Mezhepçilik tehlikesidir. Asla düşmememiz gereken 2 tuzaktır.
Emperyalizm bizi bu iki tuzakla parçalayabilmek için en az 100 yıldır hatta daha fazla süredir mücadele etmektedir. Gerek Beşiktaş da ki gerekse Kayseri de ki Bombaları patlatarak Polislerimizi Asker-Komandolarımızı yoldan geçen sivillerimizi katleden hainler AB’nin yani küresel güçlerin maşalarıdır. Kimliklerinde PKK veya TAK ya da DAEŞ vs.’nin ehemmiyeti yok. Bombalar AB den geliyor. Patlatan kuklanın kimliğini değil yollayan ülkelerin verdiği mesajı konuşmamız ve cevaplamamız mühim.
Tabii ki bu ülke de PKK veya onun yan kuruluşu TAK adlı kiralık Katilleri var. Onların Kanunlar çerçevesinde mücadele onlarla zaten yapılıyor daha da genişleyerek yapılacak. Hatta onların siyasi uzantısı olan Parti için de yasal tedbirleri mücadeleyi Devletimiz yapmaktadır. Ama aslolan bu pisliğin kaynağını yani DIŞ DESTEĞİ KURUTMAKTIR! Benim işaret ettiğim tehlike ise hala bu bombaları patlatan mankurtların kimliği üzerinden ırkçılık tuzağına düşme ihtimalimizdir!
Gerçi 100 yıldır düşmedik yine düşmeyiz ama ben yine de bir sade vatandaş olarak üzerime düşen hatırlatmayı yapayım. Polisimizi Askerimizi vatandaşlarımızı katleden teröristler ve onları kullanan Dış Ülkelerdir. Polis ve Askerlerimizi PKK’ lı teröristler katlediyor Kürt Vatandaşlarımız değil. Hala bu gerçeği öğrenememiş ahmaklara hatırlatmak istediğim budur. Kürtler bu ülkenin aynı biz Türkler gibi Onurlu eşit şartlı vatandaşlarıdır. PKK İse Kürtleri istismar eden ve onlara on yıllardır zulmeden AB’nin ve diğer emperyalist ülkelerin kuklası taşeron kiralık katiller sürüsüdür!
PKK en çok Kürtlere zulmeder ve katleder 1984 den beri. Dün Hendeklerde Kürtleri katlettiren PKK bugünde asker ve polislerimizi katlederek ırka dayalı bir iç savaş çıkarmak istemektedir... Bu tuzağa bugüne kadar düşmedik millet olarak yine düşmeyeceğiz biiznillah.
2. Büyük tehlike ise Mezhebe dayalı iç savaş çıkarmak istemektedirler. Bilhassa son günlerde Halep de yaşanan Suriye Rejimi İran ve Şii milislerce yapılan katliamları bahane ederek sanki bunların sorumlusu Haşa Ülkemizde ki Alevi vatandaşlarmış gibi gösterme çabalarını esefle izliyoruz. Bu asla ve Kat’a kabul edilemez.
Alevi Vatandaşlarımızda bu ülkenin aynı Sünniler gibi Onurlu eşit vatandaşları ve Devletimizin Milletimizin asli unsurlarındandır. Bizi Sünni - Alevi diye de birbirimize düşürmeye çalışacaklardır daha önceden olduğu gibi. Ama bu oyuna ve fitneye de düşmeyeceğiz inşallah...
Biz bu ülke de Sünni’si Alevi’si Türkü Kürt’ü Arap’ı vs. si ile Tek bir milletiz. Bu birliğimizi bozmaya çalışacak hiç bir oyuna gelmemeliyiz ve Terörü yapanlarla onların aynı ırkında mezhebinde olan Masum vatandaşlarımızı birbirine karıştırmamalıyız. 80 milyon tek bir milletiz. Mücadelemiz teröristlerledir masum vatandaşlarımızla değil. Bombaların patlama sebebi budur işte.
Facebook Yorum
Yorum Yazın