Biyolojik silahların kullanılmasına yönelik büyük engeller var. Ve ülkelerin biyolojik silah programlarını yeniden canlandırmasını ya da baÅŸlatmasını önlemek için güçlendirilebilirler.
Ülkelerin yeni yetenekler ışığında mevcut korumaları güçlendirmesi ve güncellemesi gerekecek. Yine de, geleneksel biyolojik silahların kullanılmasına yönelik normlar ve teÅŸvikler uluslararası toplumun yeni önlemler uygulamaya koyması için zaman ve alan gerekecek.
Devletlerin büyük bir çoÄŸunluÄŸu, 180’i, 1972 Biyolojik Silahlar SözleÅŸmesi’nin taraflarıdır, bu da biyolojik olan savaÅŸ maddesi geliÅŸtirme, depolanması, satın alınması, muhafaza edilmesi ve üretilmemesi için yasaklanmıştır.
Her ne kadar anlaÅŸma, anlamlı bir yaptırım mekanizmasının eksikliÄŸinden dolayı eleÅŸtirilsede, biyolojik silahların kullanılmasının ahlaksız ve kabul edilemez bir küresel norm oluÅŸturmasına yardımcı olmuÅŸtur. Bu normlar en kötü aktörlerin davranışlarını kısıtlayamasa da, dünyanın geri kalanı için ihlal edenleri cezalandırmak için gerekçe ve motivasyon saÄŸlar.
Bugün, biyolojik silahları kullanan, genetik olarak düzenlenmiÅŸ ya da baÅŸka bir ÅŸekilde, herhangi bir devlet, kullanılmayan normu savunmak isteyen diÄŸer devletlerden gelen ÅŸiddetli bir misilleme ile karşı karşıya kalacaktır.
Statükoyu küçük çapta bile kırmak, herhangi bir ülkeyi bir paryaya dönüÅŸtürecektir.
Genetik olarak düzenlenmiÅŸ bir biyolojik silahın “kötüye kullanımı” halinde, bir devletin yeni teknolojilerin olumlu uygulamalarından yararlanmasını da engelleyebilir. Dünya çapında araÅŸtırmacılar, iÅŸletmeler ve hükümetler tıp, tarım ve üretimdeki geliÅŸmiÅŸ biyoteknolojilerden faydalanmayı umuyor.
Bu tür teknolojileri kötüye kullandığı keÅŸfedilen ülkeler kendi iÅŸlerini ve araÅŸtırma kurumlarını baltalayabilir ve vatandaÅŸlarını baÅŸkaları tarafından keÅŸfedilen faydalardan mahrum edebilirler. Elbette, eÄŸer bir ülke yeni teknolojilerden çok az fayda saÄŸladığını tespit ederse, o zaman bu caydırıcılık azalacaktır.. Yeni biyoteknolojik uygulamaların tedarikçileri onları uygun ve geniÅŸ çapta eriÅŸilebilir kılmak için çabalamalıdır.
Devam.
Nihayetinde, bu engelleyicilerin gücü, bir saldırının meydana geldiÄŸini ve kaynağını belirleme becerisine dayanır. Åžimdilik, bir saldırının ardından bir patojene bakan araÅŸtırmacılar, gen düzenleme tekniklerinin kullanılmış olup olmadığını anlayamayabilirler fakat saldırının faili, casusluk gibi baÅŸka yollardan da açığa çıkarılabilir.
Elbette, bireysel teröristler ve DAEÅž gibi gruplar uluslararası normlara baÄŸlılık hissetmiyorlar. Gerçekten de, gen düzenleme ilerlemeleri, bu tür aktörlerin biyolojik silah kullanabilme riskini artırmaktadır. Ancak güçlü uluslararası normlar hala yararlıdır, çünkü ihlalleri önlemek ve cezalandırmak için dünyanın geri kalanını motive ederler. Devlet programlarının yeniden canlandırılması, daha çok boyutlu bir tehdit olduÄŸu için açık bir dikkat gerektirir. Devlet programları sadece ölümcül silahlar üretmekle kalmayıp, ortaya çıkan silahların varlığı ya da kullanımı da çatışmayı, silah yarışlarını ve diÄŸer istikrarı bozucu olayları tetikleyebilir.
Mevcut sistem, bir devletin biyolojik silahlarda yeni bir deÄŸer görebilme riskini ortadan kaldırmaz... Bu, uluslararası toplumun her türlü biyolojik silahlara karşı mevcut normları güçlendirmek ve genetik olarak düzenlenmiÅŸ olanların algılanan faydalarını azaltmak için hala zamana sahip olduÄŸu anlamına gelir.
Ä°lk olarak, ülkeler Biyolojik Silahlar SözleÅŸmesi’ni güçlendirmelidir. 1986’dan beri, sözleÅŸmeye taraf devletler, anlaÅŸmanın yasaklarının yeni bilimsel ve teknolojik geliÅŸmelere uygulandığını onayladılar.
Yasaklar, bir biyolojik maddenin menÅŸeine veya üretim yöntemine bakılmaksızın da aynı ÅŸekilde geçerlidir. Aralık 2017’de, devlet tarafları yeni teknolojilerin riskleri hakkında bir dizi tartışmayı baÅŸlatmayı kabul etti. Bunlar önemli kuruluÅŸlardır, ancak daha fazla adım gereklidir.
BM Güvenlik Konseyi’nin beÅŸ daimi üyesi, diÄŸerlerini, gen düzenleme de dahil olmak üzere, sentetik biyoloji tekniklerinin muazzam pozitif potansiyelini vurgulayan güçlü bir beyanda bulunmaya davet etmeli ve yalnızca bu tür teknikleri yalnızca hayalet olmayan amaçlarla kullanma konusundaki kararlılıklarını yinelemelidir. Bu yeni teknolojilerin pozitif potansiyelini güçlendirmek, ihlal olduÄŸunda nelerin kaybedilebileceÄŸine dair farkındalığı geniÅŸleterek mevcut normları güçlendirebilir.
Her ÅŸeyden önce, ülkeler biyolojik saldırıları tespit etme ve tepki verme yeteneklerini güçlendirmelidir. Gen düzenlemesi daha yaygın ve hızlı bir ÅŸekilde yayılan patojenlerin oluÅŸmasına yardımcı olabilirse, o zaman uluslar, nereden geldikleri ve her yerde salgınları daha erken tespit edebilir. Gen düzenleme, yeni patojenleri etkinleÅŸtirirse, ulusların hızla yeni karşı önlemler üretme kabiliyetine ihtiyaçları vardır. Gen düzenlemesi biyolojik silahların daha gizli kullanımlarına izin veriyorsa, o zaman ulusların kökenlerini belirlemek için daha iyi teknikler gerektirir.
Sonuçta,
Hükümetler doÄŸru yönde ilerlemiyor. Biodefense ile ilgili Blue Ribbon Çalışma Paneli’nin Åžubat ayı raporu, ABD harcamalarının gerçek tehditlerle eÅŸzamanlı kalmayacağı konusunda uyardı. 2014 yılında Ebola’ya harcanan 5,4 milyar dolar gibi salgına karşı yanıtı çok önemlidir, ancak kaynaklar, salgınları ilk etapta önleyebilecek programlara da harcanmalı.
En son Beyaz Saray bütçesi, Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri’nin hazırlık ve müdahale programlarına 20 milyon dolarlık bir kaynak ayırması ve ortaya çıkan bulaşıcı hastalıklara yönelik programlarını 60 milyon dolar azaltmaktadır.
Bunun yerine, Washington ve diÄŸer hükümetler, maksimum etkililik için biyolojik savunma, önleme ve hazırlık bütçelerini korumalı ve koordine etmelidir. Stratejik olarak uygulanmış kaynaklar ve güçlü liderlik, salgınlara hızlı tepki vermeyi saÄŸlayarak hayat kurtarır, böylece hastalığın etkisini sınırlamaz, hiç kimse hiç bir zaman amaca yönelik bir saldırı yapmasa bile.
Facebook Yorum
Yorum Yazın