Geçtiğimiz günlerde yine bir cızıltı duyduk hepimiz “Eski Türkiye’nin” karanlık ve utanç dolu günlerinden… Hani şu bin yıl sürecek dedikleri sözde büyük oyunların artıklarından birinden geliyordu bu cızıltı. Rüzgâr nereden eserse oradan nemalanan, sözde gazetecilik adı altında her fırsatta toplumun değerlerine saldıran, aklınca dini değerleri ile alay eden, toplumun değer verdiği sanatçılara dahi en iğrenç şekilde saldıran, dertleri ne Cumhuriyet nede Türkiye olan bu dalkavuklar görevlerini layıkıyla yaptıkları için günümüz Türkiye’sinde de ne yazık ki önemli makamları işgal etmektedirler.
Beyaz Türk olmak için ömürlerini tüketen ancak hep bir gölge olarak kalacak olan memurlar hiç ummadık bir anda hiç ummadık konularda ahkâm kesip yine gündemi meşgul edip germeye çalışıyorlar.
Yukarıda belirttiğim alt seviye özelliklerle kimi yâda kimleri kast ettiğimi zaten anlamışsınızdır.
Efendilerinin gölgesinde, 28 Şubat’ta akıl tutulmasıyla kendisini kolluk görevlisi ilan edip “Kendime yeni iş buldum artık nerede başörtülü-sarıklı-cübbeli görürsem kolundan tutup karakola götüreceğim” diyen; kaba etinden uydurduğu “İslami Terör” (!) terimini köşesinde sık sık dillendirip kinini akıtan ve dönemin Türkiye Cumhuriyeti Hükumetini sözde bu terör örgütü dediği kesimle ilişkilendirende bunlar!
İslam devletlerine kin kusan ve Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Merhum Erbakan’ı bu islam ülkelerinin maaşlı adamı diye küstahça eleştirenlerde bunlar!
Meclise başörtüsüyle girdi diye milletin vekilini hadsizce yerden yere vuranlarda bunlar!
İslam adına ne görse rahatsız olup saldıranlarda bunlar, Ramazan ayında duyar kasıp Cübbeli hocalarımızla program yapan da bunlar!
Kürtçe şarkı yapmak gibi masumane bir hayali olan bu ülkenin öz evladı sanatçılara saldıranlarda bunlar, bugün alenen bölücülük yapan teröre destek veren asıl hainleri ekranlarına çıkaranlarda bunlar!
Görevini yapan polis memurlarına sinkaflı küfürler edenler de bunlar ekranlarında sözüm ona emekçi temsilcilerini oynatanlar da!
Bu tezatlarla dolu liste uzar gider. Bunların yalanlarla dolu haberlerine değinemiyoruz bile işin içinden çıkamayız.
Ellerine geçen her fırsatta halkın değerlerini yok sayıp topluma kin ve nefret pompalayarak suni gündemler oluşturan bu gölgeciklerin vızıltılarını en son bir sporcuya saldırırken duyduk.
Yazısının dikkate alınacak ve belki de meslek hayatı boyunca kurduğu tek ve en doğru cümle; “Cumhuriyet değerlerinin yılmaz bekçisi olduğuna inandığım Fenerbahçe Spor Kulübü’nün sorunudur, benim değil.”
Evet, ortada bir sorun yok ama olsa da bundan sana ne? Fenerbahçe hem Cumhuriyetin hem de milletimizin dini ve ahlaki değerlerinin yılmaz bekçisidir. Bu ucuz söz cambazlıklarıyla Fenerbahçe’ye yön tayin edecek son kişilersiniz.
Çünkü FETÖ’nün şike düzmecesine sahip çıkanlar da sizlersiniz bugün ekranlarınızda bu örgüte güzellemeler yapanları dolduranlarda.
Bizim futbolcularımız ister Cami önünde ister Sinagog önünde isterlerse de bir sığırın önünde fotoğraf çekip rahatça paylaşabilir. Senin devrin geçti artık. Fenerbahçe’de Cumhuriyetin gereği olan demokrasiye, insanların inanç- hak ve özgürlüklerine saygı duymak esastır. Bu zamana kadar da bunu idrak edememeniz Galatasaray Kulübünün sorunudur bizim değil!
Facebook Yorum
Yorum Yazın