Asker kışlasına, siyasetçi siyaset sahnesine dönmezse her şey mahvolur. Halbuki bizimkiler…
Mustafa Kemal Atatürk 1908 –Selanik
Evet merhum Örsan Öymen(1938-1987) 1986 yılında yazmış olduğu son kitabında Atatürk’ün bu sözlerine yer veriyor. 27 Nisan 2007 Cuma gecesi haber bültenlerinde Genel Kurmay Başkanlığının internet sitesindeki bildirisini görünce Örsan Öymen’in bu kitabını ve içerisinde verdiği Atatürk’ün sözlerini düşündüm.
Osmanlı İmparatorluğunun mirası üzerine kurulan Türkiye Cumhuriyetimiz kurulduğu günden bu yana Demokratik bir Cumhuriyet olma mücadelesi vermektedir. Cumhuriyetin kuruluşundan beri var olan CHP (Cumhuriyet Halk Partisi)’de bu demokratik olma mücadelesinde hep olmuştur. İlk kurucu genel başkan Mustafa Kemal Atatürk’ün olduğu CHP kendi içinden çıkan Serbest Cumhuriyet Fırkası ve Terakki Perver Cumhuriyet Fırkası denemelerini başarısızlıkla geçirirken 1946 seçimlerine kadar İsmet İnönü’nün başkanlığında adeta saltanat sürmüş ve Türkiye’yi tek başına yönetmiştir. 1946 seçimlerinde ise Dünya Demokrasi tarihinde görülmemiş bir Faşizm örneği göstererek “açık oy gizli tasnif ”yani herkesin göreceği şekilde oy kullanıyorsunuz. Kimsenin göremeyeceği biçimde oylarınız sayılıyor şeklinde bir seçim gerçekleştirmiştir. Bu seçimi aslında Demokrat Parti kazandığı halde CHP perde gerisi oyunları ile kendisini iktidar seçtirmiştir. Ama 14 Mayıs 1950’de mızrak çuvala sığmamış ve Demokrat Parti CHP’yi ezmiş ve iktidar olmuştur. CHP bunun üzerine 10 yıl boyunca darbe kışkırtıcılığı yapmış ve sonunda da muradına ermiştir. 27 mayıs 1960 da T.S.K yönetime el koymuş halkın seçtiği başbakan Adnan Menderes asılmıştır.
CHP’nin Demokrasi katili olması bununla kalmamış 60’lı-70’li-80’li-90’lı yıllarda da devam etmiş 12 Mart 1971 , 12 Eylül 1980, 28 Şubat 1997, post modern darbeleri hep CHP ve içine demokrasiyi sindirememiş sol çevrelerin kışkırtıcılığı ile gerçekleştirilmiştir. En son 27 Nisan muhtırası da yine CHP genel başkanı Sayın Baykal’ın darbe kışkırtıcılığı ile gerçekleşmiştir.
CHP hiçbir zaman demokrasiyi ve insan haklarını içine sindirememiş sözde sosyal demokrat bir partidir. Halbuki Avrupalı sosyal Demokrat partileri böylemidir. W.Brand’ların başını çektiği Alman sosyal Demokratları veya diğer Batılı-çağdaş sosyal demokrat partiler her zaman insan hakları ve hukukun üstünlüğünden yana olmuş, militarizme değil demokrasiye destek vermişlerdir. Halbuki CHP’nin başını çektiği Türk solu ve sosyal demokratları yanına başlarında Ateist veya Hıristiyan kökenli demokrasi ve insan hakları düşmanı sözde sivil örgütleri de alarak darbe kışkırtıcılığı yapmaktadır. Sayın Başbakanın tabiri ile 81 ilden bindirilmiş kıtalarla meydanı dolduran insan hakları ve demokrasi karşıtı mitingler düzenlenmiştir. Halkın seçtiği iktidar istifaya davet edilmiştir.Ama bunun cevabını büyük Türk milleti sandıkta verecektir. CHP’nin başını çektiği zihniyete 14 Mayıs 1950, 1965, 1983, ve 2002 de verdiği dersi Temmuz seçimlerinde de verecektir. Türkiye de anti demokratik cephe, hak-hukuk karşıtı cephe yani halkı koyun yığını kendisini elit tabaka gören cephe aslında her zaman demokrat cepheden hak ettiği cevabı almıştır. Ama bunlarda herhangi bir yüz, haya duygusu olmadığı için yine kışkırtıcılık yapmaya devam etmişlerdir. Ortalığı öyle bir gerip hukuku öyle sıkıştırmışlardır ki; Turgut Özal’ın 285 oyla , S.Demirel’in 245, Sezer’in ise 330 oy aldığı seçimde Sayın Abdullah Gül 357 oy aldığı halde Cumhurbaşkanı seçilememiştir. Bu demokrasi adına utanç vesikasıdır. Türkiye bu duruma nasıl düşürülmüştür. Bu hepimizin ayıbıdır. Milletin kendi evladı, milletin kahır ekseriyetine rağmen seçilememiştir. Türk milleti sandıkta bunun cevabını verecektir. Biz yine hayırlısı olsun bütün milletimize diyerek böyle anti-demokratik durumlar için Sezen AKSU gibi diyoruz ki;
O zaman şarkı söylemek lazım avaz avaz
O zaman şarkı söylemeli çığlık çığlığa
Facebook Yorum
Yorum Yazın