Şu an aramızda kaç kişi nefes alabildiğinin fakında? Aramızda kaç kişi sabah uyanabildiğimiz anın kıymetini biliyor. Ne yazık ki bunun birçoğumuz farkında bile değiliz. Bunun olması gereken olduğunu düşünüp, aksi bir durumun olabileceğini ve kıymetini bilmemiz gerektiğini farketmiyoruz.
Bizler genelde yaşadığımız bir önceki günü düşünerek hayatımızı geçiriyoruz. Hep dilimizde” keşke” veya ”olsa” kelimelerini kullanıyoruz. Ya geçmişle boğuşuyor, ya da gelecekle ilgili hayaller kuruyoruz. Oysa ki yaşadığımız 1saniye önceki zamanı geri getiremeyiz. Oğlumun her geçen gün daha da büyümeye başlamsıyla bunun daha çok farkına vardım. Kaan sürekli ağlayan bir bebekti. Yaklaşık 3 yaşına kadar da bu ağlaması devam etti. Onun ağlayan ve huzursuz bebek olmasına o kadar odaklanmıştım ki, maalesef bebekliğinin güzel yanlarını göremiyordum. Biraz da çevremdekilerin de bunu sürekli dile getirmeleri Kaan’ın aslında ne kadar güzel ve sevimli bir bebek olduğunu görmeme engel oluyordu. Şimdilerde bebeklik resimlerine bakmak bana üzüntü veriyor, o anlarını kaçırdığım için. Aslında Kaan’ın epeyce tombik bir bebek olduğunu bile resimlerine bakınca görüyorum. Bunları görememiş olmama inanamıyorum.
Diyelim ki ergenlik döneminde çocuğunuz size tuhaf gelen, onaylamadığınız ve epeyce yadırgadığınız şekilde giyinmeye başlıyor. Sürekli onu normal giyinmesi konusunda baskı yapıyorsunuz. Hergün bundan onu vazgeçirmeye çalışıyor, sürekli söyleniyorsunuz. Sonra doğası gereği bu ergenlik dönemini atlattığında size uygun geldiği şekilde giyinmeye başlıyor. Ama ne yazık ki o arada geçen yılları kaçırdınız, farkında mısınız? O kadar söylendiniz ki, o kadar dışladınız ki O’nu, o dönemde O’nun yaşadıklarını kaybettiniz. Bunları göremediniz bile. Bir daha kesinlikle o yılları geri getiremezsiniz isteseniz de. İşte çocuğu ile anı kaçıran kişiler, daha sonra torunları ile anı yakalamaya çalışıyorlar. Bunun farkındalığına yıllar sonra varıp, torunlarına karşı daha hoşgörülü oluyorlar.
İçinde bulunduğumuz zamanı yaşarken ne geçmiş vardır, ne gelecek. Geçmişten ve gelecekten tamamen sıyrılmak… İyi- kötü hiç farketmez. Kahve içerken kafanız başka yerde mi, dün yaptığınız bir tartışmada mı, yoksa şu an yudumladığınız kahvenin tadının ne kadar güzel olduğunda mı?
Yaşadığımız her an geçmişte kalıyor. 2 dakika önce çok ilginizi çeken bir görüntüyü isteseniz de tekrar yakalayamazsınız.
Aslında bulunduğumuz zamanın içinde olmak, bunun farkında olmak, aynı zamanda yaşam kalitemizi artırıyor. Ruhsal olarak tedavi etmesini de sağlıyor.
İzmir’e ilk yerleştiğimde bir arkadaşımla telefonda konuştum. O kadar kötü durumdaydı ki, işsiz kalmış ve kredi kartı borçları içinden çıkılmaz hale gelmiş. Sesi çok kötüydü ve bir o kadar da karamsar. Israrla bize davet ettim. O’nun için değişiklik olacağını, kendisine iyi geleceğini söyledim ve onu ikna edebildim. Güneşli ve ılık bir gün… Küçücük olan bahçemizin verandasındaydık. Sohbetimiz boyunca hep O konuştu ve sürekli içinde bulunduğu çıkmazdan, sıkıntılardan söz etti. Buna yol açan sebeplerden bahsetti durdu. Sonunda dayanamayarak, bahçemizde yeni tomurcuk açan ve tam gözümüzün önünde duran çiçeği gösterdim, dibinde yaşam mücadelesinde olan karıncaları. Bunların farkında olup olmadığını sordum. Çok şaşırdı. Ne demek istediğimi anlamadı önce. Sürekli sorunlarından bahsederek, etrafında olan bitenin farkında bile değildi. İçtiği çaydan keyif bile almıyordu. Sadece geçmişte yaptıklarıyla hesaplaşıyordu. Zaten var olan sorunlarını bu şekilde sürekli yaşatarak kendini depresyona sürüklüyordu. O’nunla uzun yıllar görüşmemiştik, karşılıklı oturduğumuz bu parlak ve mis gibi havanın tadını çıkarmasını söyledim O’na. Kendi ellerimle yaptığım kurabiyenin şekerini aslında biraz fazla kaçırdığımı hatırlattım O’na. Geçmişte yaptığı hataları sürekli düşünmek, konuşmak sorununu çözmesine yardımcı olmuyordu ki…
Ağlamadan, gülmenin ne kadar keyifli olduğunu bilir miydik ya da yaşadığımız sıkıntıların aslında, yaşayacağımız aydınlık günlerin kıymetini bilmemize yardımcı olacağını…
Her insan uyandığında, o an sahip olduğu güzelliklerin farkında olarak başlamalı güne. Hayata bir teşekkürle başlamalı, şükretmeli. Sabah uyandınız, yanınızdaki eşiniz, yan odada uyuyan çocuklarınız nefes alabiliyorlar. Belki de sabah uyandığınız an mutfaktan gelen taze ekmek kokusu… Şu an var olan, yanınızda olan şeyler… iyi ki de varlar.
Hayatın hiçbir anını kaçırmamanız dileklerimle,
Facebook Yorum
Yorum Yazın