Bilginin Üstünlüğü

Hep duyarız ya! Çağımız bilgi çağı. Bilgi en büyük servettir. Bilgi en pahalı sermaye elde edilmesi en zor ama en kıymetli varlıktır diye. Acaba gerçekten öyle mi? Yani ben farklı bir düşünce de olduğum için söylemiyorum. Bende aynı düşüncedeyim. Hatta aklıma hep şu söz geliyor. Emek en yüce değerdir. Yani emek de mi bilgiden sonra gelir diye soruyorum kendi kendime. Ama sonra diyorum ki bilgi de bir emeğin sonucu oluşmuyor mu? Bilgi de emekle inşa edilen bir hazine, bir kazanç.

Öyle ise bilmek bu kadar önemli olmalı. Hani Rabbin meleklere bir zamanlar demişti ki; "Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım" meleklerde" Aa! Orada bozgunculuk yapacak ve kan dökecek birisini mi yaratacaksın? Oysa biz Seni överek tesbih ediyor ve takdis ediyoruz" dediler. Rabbim "Ben sizin bilmediklerinizi bilirim" dedi. "Ve Adem'e isimlerin hepsini öğretti. Sen onları meleklere gösterip; Haydi iddianızda (davanızda) sadıksanız bana şunları isimleri ile haber verin" dedi. Dediler ki "Yücesin sen (Ya Rab) bizim Senin bize öğrettiğinden başka bir bilgimiz yoktur. Şüphesiz sen bilensin, hakimsin" (Bakara 30-31-32)

Şimdi ilk yaratılışı anlatan Bakara Suresinin bu ayetlerini de gördükten sonra; zannederim BİLMEK ile ve BİLGİ ile alakalı bir fikrimiz olmuştur.

Demek ki bilginin temeli Hz. Adem ile atılmış. Bilgi bu kadar eski ve Allah'ın sıfatlarındanmış. Öyle ise bilgi (veya ilim) sadece günümüzde değil tabir-i caizse Kalu Beladan beri kıymetli imiş! Ya da askerlikteki en önemli kalıplardan birisinin de "Muharebesiz (yani bilgisiz, habersiz)" muharebe (savaş) olmaz"

İşte bilgi veya bilmek böyle bir şey arkadaşlar