“Beşiktaş’tan başka bir takıma büyük demek , en azından Beşiktaş’a haksızlıktır.”
Yeni BJK’li Kaya YILDIRIM
NTV’de sayın Polat’ı dinlerken, Allah’ın bana verdiği en büyük hediyelerden birinin Beşiktaşlılık olduğunu fark ettim ve o süreçte içimi büyük bir huzur kapladı. Bir kulübün ve yönetiminin nasıl bir acizlikle kendisini dikkate almayan başka bir kulüple kıyaslayarak, çırpındığının canlı şahidi oldum o dakikalarda...Tek rakibim dediği kulübün her sıkıştığı anda imdadına yetiştiğini, “gurbet kupalarından” ve “lig maçlarından” biliyordum. Ama bu kadarını beklemiyordum doğrusu... O zaman diliminde Beşiktaş Tarihi’nden bir alıntı Ankaragücü – GS (0-8) maçını düşündüm, utandım... Ankaragücü kalecisinin yediği golleri tek tek hatırladım sayın Polat’ı izlerken... Ve dua etmem gerektiğini anladım. Nedeni basitti. Beşiktaş, şanını, şerefini ve onurunu herşeyin üstünde tutan bir kulüptü ve ben o görkemli kulübün bir taraftarıydım... Kulübümü farklı kılan neydi? Hatta nelerdi? Bilgisayarımın başına geçerek, o esnada NTV Programından da ilham alarak sıralamaya başladım.
1-) Beşiktaşlı olmak hayatı destansı yaşamaktır.
Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir kulüp ve taraftarına nasip olmayacak bir yaşamdır Beşiktaşlılık. Her maçından bir ansiklopedi oluşturabilirsiniz. Maç öncesiyle sonrasıyla ve müsabakasıyla... Beşiktaşlı müsabakayı karnaval havasında yaşar ve bir sonraki müsabakaya kadar yaşamının hazzı, mutluluğu ve lezzeti büyük oranda Kartal’a endekslidir. Taraftarıyla, yönetimiyle ve futbolcusuyla bir bütündür, bir ailedir Kartal... Aileden birisinin burnu kanadığında, bunu diğer bütün fertler hisseder. Mutlulukta ortak paylaşılır. Bu desansı hayat yaşam boyu sürer ve bu Beşiktaşlı da öyle hissedilir ki, yüzlerce kişi arasından Beşiktaşlıları kolayca ayırt edebilirsiniz.
2-) Beşiktaş bir hayat okuludur.
O günün anlam ve önemini tribünlerden öğrenirsiniz Beşiktaş Hayat Okulu’nda... HES’lere karşı görürsünüz doğayı yok etmeme adına, Peygamberimizin doğum gününü öğrenirsiniz kutlamalarda veya jandarmanın kuruluş yıldönümünü öğrenirsiniz afişlerde... Kısacası herşey ama herşey zihninize işler o mübarek mekanda...Dürüst , karakterli ve şerefli bir yaşamayı ilke edinir, yaşamının olmazsa olmazı kabul eder ilk gençliğine adım atarken... Her zorlukta, her mücadelede, her çilede, sabretmesi gereken heryerde Beşiktaş Hayat Okulu yetişir imdadına ve yol gösterir her döneminde Beşiktaşlılara...
3-) Beşiktaşlı duruşu hakkı, onuru ve adaleti temsil eder.
Beşiktaşlıysanız bir takım evrensel değerleri kabul etmişsiniz demektir. Beşiktaşlının haksız bir puanı, on şampiyonluğun kaybedilmesi maneviyatından daha fazla tahrip edicidir. Yıllar önce Halkın Takımı’nın elinden çeşitli oyunlarla aşampiyonluklar ve kupalar alınmıştı ve şerefli ikinciliklerle yetinmişti Kartal. Bunun zararı o dönemlerde halkımızın iki kulüpte taraftarlık bilincinden ziyade kümeleşmelere sebep olmasıydı. Taraftar maneviyatı olmadan oluşan bu kümeleşmeler sadece başarı odaklı olduğu için Türk futbolunda haksızlığın, adaletsizliğin ve onursuzluğun fitilini ateşlemiştir. Gelinen noktada da medya gücüyle, ekonomik güçle oluşturulmaya çalışılan kulüp kültürü temelinde bir maneviyat taşımadığı için başarısızlıkla sonuçlanmaktadır.
4-) Beşiktaşlılık kümeleşme oluşturmaz.
Kulüp kültürü ve taraftar ruhu baz alındığında, Türkiye’nin futbol sorununu anlamış oluruz. Beşiktaş dışında (Trabzon’u da sayabiliriz.) büyük diye tabir edilen kulüpler belli insanların oluşturduğu kümeleşmeden ibarettir. Bir ruhtan, maneviyattan bahsedemeyiz bu kümelerde. Bu yıl, 2 örnekten hareketle konuyu daha net anlayabiliriz. Ukrayna’nın Karpaty mahallesi gençlerinin gelip bizim kulübümüzü eleyebilmesi veya çok konuşulan ve elememizin Türk Milleti’nin onur meselesi yaptığı bir takımın (PAOK) bizi eleyebilmesi Türk futbol tarihinin en büyük 2 kara lekesidir ve bunlara muhatap olan kulüplerimizin bir kulüp kültüründen ziyade kümeleşmeyle oluşmaları bunu sağlamıştır. Beşiktaşlı iyi günde, kötü günde, kara günde,
(PAOK) bizi eleyebilmesi Türk futbol tarihinin en büyük 2 kara lekesidir ve bunlara muhatap olan kulüplerimizin bir kulüp kültüründen ziyade kümeleşmeyle oluşmaları bunu sağlamıştır. Beşiktaşlı iyi günde, kötü günde, kara günde, ak günde tribünleri doldurur. Çünkü maneviyat sadece başarıya endeksli değildir.
5-) Göz göre göre elinden şampiyonluklar alınmış olsa da, aynı çirkinlikle cevap vermez.
Beşiktaş Tarihi’ne bakmak, bu büyüklüğü anlamak için yol göstericidir. Yeryüzünün en kutsal kulübü Beşiktaş, tarihi boyunca, başarıları tezgah kurularak engellenmeye çalışılsada, bugün herkesin sonsuz sempatisini ve sevgisini kazanmıştır. Kümeleşmeler çözüldüğünde ki bu 2-3 yıllık Beşiktaş başarısına bağlıdır, herkesin haddini bilmesi kolaylaşacak ve gerçek güçlerini anlamalarıyla, kendilerinin daha iyi bir rekabet edebilecekleri, şaibeli durumlar oluşturmaya gerek kalmayacak anadolu kulüpleriyle işbirliği yapacaklardır. Bu durumda Beşiktaş’ta dünya kulübü olmanın sorumluluğunda, ülkesini avrupada yine yalnız ve gururlu bir biçimde temsil edecek ve dünya kulüpleriyle rekabete devam edecektir.
6-) Beşiktaşlı gündemi sürekli bir biçimde kendi çıkarına uygun değiştirmez.
Young Boys, PAOK, Karpaty ve ligde birçok müsabaka sonrasında, gündemin sürekli bir biçimde değiştirildiğini farkediyorsunuzdur. Bu gündem değişiklikleri yapanların kendi kanallarında ve bültenlerinde çok sık başvurulan bir durum olsa da ancak günü kurtarır. Acı sonu engelleyemez... Beşiktaşlı duruşunu bu ülkede tüm birimlerde etkinleştirmediğimiz sürece, sahte gündemler insanları hep meşgul edeceklerdir.
7-) Beşiktaşlılık liderlik özelliğinin zirve yaptığı duruştur.
Beşiktaş Hayat Okulu’nda zaman geçirmiş herkese büyük bir manevi sorumluluk düşmektedir. En basitinden bugün süper ligin teknik heyetlerinin birçoğu Beşiktaş Hayat Okulu rahlesinden geçmiştir. Bu okul, onlara müthiş bir karizma ve liderlik özelliği kazandırmış, Anadolunun çeşitli yerlerine dağılıp oralarda hizmete devam etmelerini sağlamıştır. Bu hizmet grafiğini, büyük diye tabir edilen diğer kulüplerden bekleyemeyiz. Böyle birşeyin olması pratikte mümkün değil. Çünkü liderlik ve karizma , ruh ve maneviyatla perçinleşir, güçlenir. Bu kulüpler futbolcularını genelde en verimli dönemlerinde, suni sorunlar yaratarak birçok vasıflarına ve liderlik özelliklerine zarar verip gönderme yoluna gitmişler ve sahipsiz bırakmışlardır.
Beşiktaş hayat okulunu okumuş futbolcular Anadoluya yayılıp hizmet ediyorlar
Beşiktaş -> RIZA ÇALIMBAY - ZİYA DOĞAN - SAMET AYBABA - ERTUĞRUL SAĞLAM -
MEHMET ÖZDİLEK
Fenerbahçe -> AYKUT KOCAMAN
Galatasaray -> ?
8-) Beşiktaş kendi değerlerini kutsal sayar ve onlara gereken önemi en üst seviyede verir.
Bunun içindir ki, bugün Türk futbolu emin ellerdedir. Sağlam, karakterli, onurlu, şerefli ve haysiyetli bir Beşiktaş topluluğu futbolu yönetmekte ve yönlendirmektedir. Bu topluluğun olmadığında oluşacak karmaşayı düşünün.
9-) Beşiktaşlı evrensel önem sıralamasına riayet eder.
Futbol evrensel önemde en öndedir ve global anlamda tek gerçek futboldur. Ticari işletmelerin veya yerel yönetimlerin ilgilenmesi gereken kürek, sutopu, yelken, atletizm gibi spor dallarını, futboldaki başarısızlığı gölgelemek için kullanmak etik değildir. Geçen yıl tüm Türkiye, sapancada Sayın Aziz Yıldırım ve Sayın Adnan Polat’ın kürek takımlarından madalya beklerken oluşturmuş oldukları görüntüleri görmüş ve bu görüntüler herkesi derin düşüncelere sevk etmişti. Futboldaki başarısızlıkları gölgelemek için yapılan bu tip faaliyetler çaresizliğin dışa vurumuydu.
10-) Beşiktaşlı kıskanmaz.
Halkın Takımı’nı kıskanma psikolojisiyle birleşen kulüp ve kimlikler televizyonlarda konuşan insanların oluşturduğu gülünç durumların yaşanmaması Türk futbolunun yararınadır. Bu kulüplerin ve yöneticilerinin Beşiktaş’ı kıskanmak yerine en büyük ve tek büyük olmasına alışmaları daha mantıklıdır. Zamanın birinde bir bilgeye “Yoksulluk kaç gün sürer?” diye sorduklarında, “40 gündür.” diye cevap vermiş. Peki “40 günden sonra nolur?” sorusuna gayet sakin cevap vermiş “Alışırsınız.”
Facebook Yorum
Yorum Yazın