Beşiktaş ta Neler Oluyor ?

Hepinize bu sıcak yaz günlerinde merhaba...
Sezon bitmişken başka bir pencereden Beşiktaş'ı yazıp, geçmişten bugüne Beşiktaş'lılık duruşundan bahsetmek istedim.

1970'li yıllarda eniştem beni Fenerbahçe maçlarına götürür,1903'ten beri Beşiktaş'lı olan sülalemde bir fenerli çıkarmak istemiştir. Ben ise daha çocuğum ve çok şeyden habersiz eniştemle maçlara gidiyordum. Alt kattaki komşum abi ise profosyonel futbolcu olarak o da beni Galatasaray ve kendi maçlarına götürerek beni Galatasaray'lı yapmaya çalışıyordu. Kendimi eniştemden dolayı fenerli olacak gibi hissetmişken bu olay rahmetli babamın kulağına gitti. Tabii eniştem babamdan korkarak gizli bir şekilde beni fenerli yapmaya çalışıyordu. Bu olayı duyunca bana bir kış günü dışarıda lapa lapa kar yağarken maça gidiyorum ama sen de gel istersen dedi. Ben de ilk defa babamdan davet aldığımdan mutlulukla kabul ettim, hem Beşiktaş nasıl bir takımdı, taraftarı nasıldı? Bu sorulara cevap alacaktım. Maça gittik, Stad tezahüratlarla yıkılıyordu sanki. Ağzım açık kaldım. Devre arası herkes birbirinin hatırını soruyor, babamın gördüğü itibara da hayran kalmıştım. Taraftarlar birbirleriyle kardeş gibi yediklerini, içtiklerini hatta sıkıntılarını paylaşıyordu. Maç başlayınca da tek ses olarak susmadan destekliyorlardı. İçimden dedim bu takım şampiyonluğa oynayan Fenerbahçeden çok daha ateşli ve aile yapısında, bu nasıl bir aşk? O günden sonra çok koyu bir Beşiktaşlı olmuştum. Babamın da yemekte enişteme bir lafı vardı ki: Ben Beşiktaşlı ol demem, Beşiktaş’ı ve taraftarı göstermek yeter !

1980'lerde ise lise yılları Beşiktaş maçları ile geçti. Her maça gidiyordum. Deplasmanlara da babam götürüyordu. Artık ailem gibiydi tribündekiler. Derken kendimi grubun içinde stad dışında da beraber olan bir toplulukta buldum. Süleyman Seba'nın da desteğiyle numaralı tribünde Beşiktaş'ın aylık dergisini dağıtıyordum gönüllü olarak.

O dönemler şerefli ikincilikler, içimizi burkuyordu. Beşiktaşlı duruşunu o yıllar anladım. Fakat devir değişmişti. Herkes artık haksızlıklara ses veren bir yönetim istiyordu. Bir de isim transferler. Biz ise yıllardır amatör ruhlu bir takımdık. Memnun muyduk? Evet...Fakat bu şerefli ikincilikler, kaçan şampiyonluklar bizi çok yıprattı. Ben bile artık Süleyman Seba'nın kenara çekilip Kalkavan ve genç grubun görevi almasını istiyordum. Kötü giden bir sezonda, numaralıda dergi dağıtırken bizim Çarşı'nın çıkardığı Ahmet Dursun...Seba Gitsin... tezahüratı kapalıdan numaralıya kadar gelmişti. Ben de dayanamadım ve numaralıyı bağırttırmaya çalıştım. Bir süre sonra o dönem yöneticimiz Yılmaz Ekergil: Senin bunu yapman yakışır değil, sen yapma bari deyince. Haklısınız, dergileri bitirdikten sonra bir daha numaralıya gelmeyeceğim. Ama yönetimin değişmesi için elimden geleni yapacağım dedim.

Seba o dönem İhsan Kalkavan'ın önünü tıkasa da ondan sonraki dönemde çekildi. O dönem aslında kulübün bu günlerinin habercisiydi. Maalesef biz anlayamadık.

Serdar Bilgili dönemindeki 11 puan öndeyken kaybedilen şampiyonluk, Cem Papila skandalıyla başlayan oyunlar, bitmek bilmedi. Paralı başkan yönetimi gelmişti. Demirören..Beşiktaş hiç bu kadar kötü yönetilmemişti. Bitmiş futbolculara değerinin dört katı paralar verildi, paralar çar çur edildi. Tehlike geliyorum diyordu. Ama maalesef bir muhalefet çıkmamıştı. Kongre kulislerine girmiyorum, sayfalar alır. Borç batağı daha da vahim durumdayken bile, sesimiz duyulmamıştı.

Demirören bir enkazla bırakıp başka koltuğa geçti, Fikret Orman geldi. Kendisi kulüp çok kötü durumdayken bile Loca almamıştı! Dışarıda kalmıştı. Şimdi ise Demirören gidince başkanlığa tek aday oldu.'FEDA' projesi...Aslında bir diğer anlamda da 'VEDA' idi bu...FEDA' yı harekete dışarıdan da geçirebilirlerdi. Yıllarca neden sessizce izlediler? Rekorlar kıran basketbol takımına bir sponsor bulamadılar, tek tek de kaybettiler kadroyu...Yazık...Futbolu da kapalının ve taraftarın çoğunun sevmediği Samet Aybaba' ya teslim ettiler. Taraftarın tek aşkı olan Qaresma'yı silmekle başladılar.. Gidişat hiç iyi değil. UEFA ile iki ay önce görüşüp, hallettik sıkıntıları diyen ve bir ay sonra UEFA'dan men cezası alan bir yönetim...Şimdi  bir Seba olsa da gelse diyenler her gün artmakta. Ben ise sadece 'hakkını helal et Büyük Başkan Seba' demek istiyorum. Yıllarca gitmesi için bağırdığım için. Bu takım elbet sahipsiz değil, bu büyük taraftar sayesinde raya girecektir ama geçen zamandaki acılar hiç unutulmayacak.. İnşallah artık kişilerin değil, taraftarın kulübü olacak politikalara prim veririz. Aynı hataları yaşamayız. Türk futbolunun ilklerin takımı Beşiktaş'ın gücüne ihtiyacı var. Biz her zaman Beşiktaş isminin olduğu her maçta yer alacak, sonuna kadar destek vereceğiz. Bizim aşkımız kişilere değil Beşiktaş'a. Ne demiştik ' Sevinmek için sevmedik biz seni, sen yenilmişsin umurum da değil ki, şereftir bu yolda senle yürümek...Hep kolkola ..bir gün değil...her gün Beşiktaş.... '

Sevgi ve sağlıcakla ile kalın