Gladstone
"Beşiktaş ülke puanı adına, Avrupa kupalarında Maccabi Tel Aviv ve Stoke City'e unutulmaz dersler verirken, aynı dönemde Fenerbahçe ve Galatasaray aralarında Volkan'a küfür edildi mi yoksa kendisimi küfür ettiyi tartışıyorlardı."
Gerçekten sözün bittiği yerdeyiz.. Kelimelerin bir araya gelip anlatamayacağı, izah edemeyeceği bir süreçten geçiyoruz.. Çok düşündüm, araştırdım, inceledim Beşiktaş'ı anlatabilecek, tarifleyecek bir tanım bulma peşine düştüm bu dönemde.. Ama ne mümkün benden önceki ve sonraki (Galatasaray ve Fenerbahçe'yi yazan yazarları kastediyorum) yazar ağabeylerimi okuduktan sonra bu bir şaka mı diye tekrar okudum ama şaka değildi ve Beşiktaş'ın Avrupa'yı fethettiği bir dönemde Volkan'ın küfür edip etmediği ettiyse nedenlerini araştırmak için bir araştırma komisyonu önerildi.. Öbür yanda Galatasaray'lı seyircilerin Volkan'a küfüretmelerinin sosyal ve psikolojik nedenlerini diğer bir yorumcu ağabeyimiz inceledi.. Bu noktadan sonra birşeyler konuşmanın anlamsızlığını net anladım.. Beşiktaş neyin peşinde diğerleri neyi amaçlıyor sorusunu zihnimde uzun uzun düşündüm ve şu sonuca vardım.. Artık Beşiktaş önüne bakmalı ve bu kirliliğin, kavganın içindeki oluşumları dikkate almamalı.. İnşallah bu yıl Avrupa'dan kupayla döneriz ve ligde de verebilecek en iyi mesajın şampiyonluk olduğunun bilincinde hareket ederiz.. Karanlığın kazandığı her dönem toplumu daha da gerecektir..
Beşiktaş'ın İsrail'de işi zordu.. Özellikle Maccabi Tel Aviv'in taraftarıyla barışma maçı olarak bu müsabakayı görmesi işimizi daha da zorlaştırmıştı. Ama Beşiktaş ruhu bu maçı uzatmalarda lehimize çevirdi.. Quaresma'nın jenerik golü Avrupa'da kupa kapılarını sonuna kadar açtı.. Özellikle Macccabi'nin Kiev'le hem evinde hem deplasmanda berabere kalması, Beşiktaş'ın ekmeğine yağ sürdü.. Bir taraftan kazanılan 6 puan diye diğer taraftan rakipten alınan 4 puan, Maccabi'nin bize istemeden de olsa bir armağanıydı..
İngiliz ekibiyle İnönü'de oynadığımız maç destansıydı. Stoke City grup 1.si olarak bir üst tura çıkmak istiyordu ama karşısında Halkın Takımı Beşiktaş vardı.. İlk yarıyı yenik kapamamıza rağmen 2. yarıda Kartal tarifsiz bir oyunla Stoke City'i İnönü'nün çimlerine gömdü.. Maçtan sonra, Beşiktaş grup lideri olarak kura çekimlerine seribaşı çıktı.
Cuma günü kurada çektiği Portekiz ekibi Braga ve sonrasında Lazio - Atletico Madrid galibiyle oynayıp çeyrek finale çıkabilecek Beşiktaş.. Dikkat çekilecek konu, Beşiktaş'ın ortalama 3 günde 1 maç oynadığıdır.. Avrupa maçlarının şubat ortalarına kadar ara vermesi işimizi kolaylaştıracak. Ama bu yıl hem şampiyonluk hemde Avrupa kupasını hedef alan Kartal mazerete sığınmayacak sığınmamalıdır..
Türkiye'de futbol kültürünün özünü temsil eden Beşiktaş, diğer kulüplerimize de özellikle Fenerbahçe-Galatasaray önderlik yapıp onlarında önünü açmıştır. Özellikle futbolun kavga, iftira, haksız kazanç ve sadece sonuca odaklı bir oyun olmadığını duruşuyla diğer kulüplerimize göstermiştir. Futbol Galatasaray'ın geçen yıl yaşadığı gibi kötü dönemlerde 3000-4000 kişiye oynamak değildir. İyi zamanda herkes gelir, önemli olan kötü zamanda kulübe destek olabilme bilincidir. Taraftar maneviyatı olmayınca bu konuda bu kulübümüzü eleştirmek bile anlamsızdır. Öbür yanda futbolcu geleneği itici olan kulübümüz Fenerbahçe bu konuda Beşiktaş'ı örnek almalıdır.. Bugün taraflı tarafsız herkes Beşiktaş forması giyen futbolcuya saygı duyar.. Bunun en önemli nedeni o kutsal formayı giyen futbolcumuzun davranışları artık Beşiktaşlı duruşuyla çelişki oluşturmaması gerektiğinin bilincinde oluşudur.
Sonuç olarak Avrupa'sıyla Türkiye ligiyle sınanan kulüpler esas deneyimi ahlaki misyonlar yazarlar.. Bir maneviyat, bir kültür oluşturamayan kulüplerinde yerlerini alırlar.. Korkarım ben 2 kulübümüz "Volkan'a küfür edildi mi, yoksa bu şahıs küfür mü etti.." ikileminde asli görev ve sorumluluklarını unutmuşlardır.. Böyle sorularla boğuşmak yerine sağduyulu bir yapılanma onların lehine olacaktır.. Bunun için yapılacak tek şey Halkın Takımı Beşiktaş'ı takip etmeleridir..
Facebook Yorum
Yorum Yazın