Ben size dedim geçen ayki yazımda Berlin’e gideceğiz. Oraya Hakan Tanju Oktay ve Ankara Hilal Elektrik Necmettin Kutluca ile ben ( yani Reha Mirsad ) gidecektik ya!! Bizim sevgili patronumuz Mustafa Albayrak sürpriz yapıp gelicem demesin mi ? Ya bizim nedir bu patrondan çektiklerimiz. Yani ağız tadı ile bir maçı analiz edemeyecek miyiz? Ben de kızdım, ne kendimin ne de Hakan Tanju’nun resimlerini çekmedim. Sn Mustafa Albayrak ve onun kıymetli müşterisi Sn Necmettin Kutluca’nın bol bol resimlerini çektim. Onları yayınlıyorum. Ya arkadaşlar ben bu dergide muhabir veya fotoğrafçı değilim.” Ben başyazar altıyım” veya” Başaltıyazarım” hani çocukken misket oynardık ya! Birinci misket baş ikinci misket başaltı olur ya, bende bu derginin başaltıyazarıyım. Bana böyle fotoğrafçılık muhabirlik gibi daha pasif görevleri vermesine çok kızdım. Eğer ben böyle muhabir muamelerisi göreceksem yeni tekliflere açığım. Bakın yeri gelmişken patronumun bir de iyi yönünü söyleyeceğim de biraz gönül alalım. Benim patronum kesinlikle sansürcü değildir. Onun aleyhinde bile yazsam o bunu dergisinde yine yayınlar,demokratik ve sansürsüz bir yayıncıdır.
Şimdi ben Hakan Tanju ile önceden Berlin’e gittik. Yani Sn Mustafa Albayrak ve Necmettin Kutluca’dan önce…Onlar Hamburg’a gittiler 2 gün sonra bizim yanımıza Berlin’e geldiler. Tam stada gittik sevine ,sevine birde ne görelim bizim koltuklarda Mustafa Bey ve Necmattin Bey oturmuşlar bize de dediler resmimizi çekin bol bol. Tamam da kardeşim ben “Başaltıyazarıyım” ( Ne demekse ) ben oturup tribünleri yazacağım. Ben arkadaşım Necmettin Kutluca’nın maç esnasında yaptığı tezahüratları not edeceğim. Ama ne yazık ki patron ve arkadaşlarının fotoğrafları ile maç geçirdik. Ama ne maçmış be… 62.000 taraftar vardı. Berlin Olimpiyat stadında bunun 45.000 kişisi gurbetçi aslanlarla dolu idi sanki Berlin Olimpiyat stadına değil bizim Ali Sami Yen Stadı’na gelmiştik. Adeta yer sarı gök kırmızı idi. Gurbetçi ile Cimbom’un aşkı bitmeyen bir sevda idi. Hangi takım dünyada deplasmandaki maçına 45.000 kişiyi getirebilir. Evet hangi takım bu kendi sahasında 50.000 kişilik stadı doldurmaya benzemez. Bu Düsseldorfta 2003 Aralık’ında GS-Juventus ve 1989’da ki Köln’deki GS-Monoca maçının ( Prekazi’nin müthiş golünün olduğu maç) bir devamı idi. Bu maç Kopenhag 2000 17 Mayıs resitalinin tamamlayıcısı ama gelecek resitallerin de müjdecisi idi. Evet Berlin’deki tekrarlanan bu sevda bitmez. Gurbetçinin Galatasaray aşkı hep sürecek. Sadece Kadıköy’e gitmekle izah edilemez. Bu sene Kadıköy seneye başka köy. Bu inanç ve sevda bizi tekrar Avrupa şampiyonu yapana kadar. Peşindeyiz Berlin’de bile
Facebook Yorum
Yorum Yazın