Güldalı COŞKUN

Güldalı COŞKUN

Mail: yazarlar54@teknikelektrik.com

BARIŞ PINARI

Türkiye, uzun süredir ABD tarafından çeşitli bahaneler yaratılarak, Suriye’nin kuzeyinde oluşturulmaya çalışılan terör koridorundan rahatsızlığını dile getiriyordu.


Tıpkı Meksika sınırına asayiş nedeniyle duvar ören ABD gibi, sınırlarını korumanın doğal hakkı olduğunu tüm dünyaya anlatmaya çalıştı.


Ayrıca geçerli olan bir başka neden de Suriye’deki savaş yüzünden ülkemize gelen 4 milyona yakın mültecinin, geri dönmesi için orada oluşturulmak istenen bir güvenli bölge ihtiyacı idi.


Maalesef, demokrasiyi halkına çok gören Esed, protesto için toplanan sivil insanları helikopterlerle bombalattı. Buna sadece halk değil ordu içinde de tepki gösteren üst düzey komutanlar, ikiye bölündü.


Bu bölünme BAAS kafalılarla, buna kafa tutanlar arasında yaşandı.  Basiretsiz Esed, hem ülkesini mahvetti hem de çocuk kadın demeden binlerce insanın ölümüne, milyonlarca kişinin yerinden yurdundan etti.


Türkiye mültecilere kapısını açarken, her zaman olduğu gibi AB ülkeleri yine insanların işkenceden geçmesini, çocukların balıklara yem olmasını seyretmekle yetindi.


Bu arada PKK, Suriye’deki durumdan faydalanmak amacıyla, Türkiye’de iğne ile kazılarak gelinmiş noktayı heba etmeyi tercih etti.


Ciddi ciddi ABD’nin kendilerini Türkiye söz konusu olduğunda tercih edeceklerini sandılar. Bir tarafta terör örgütü, diğer tarafta Rusya veya Çin kozunu çok iyi oynayan, stratejik üstünlüğü olan bir NATO ülkesi.


Evet, Türkiye’nin güçsüz olması işlerine gelirdi. Çünkü son yıllarda, onların çifte standartını deşifre eden bir Türkiye var. Brezilya’yı nasıl etkisizleştirdilerse, benzer senaryoları bizim için de uyguladılar. Ancak başaramadıkları ortada.


Doğru olmadığı halde Avrupa ve ABD’de, “Türkiye, PKK’ya değil de Kürtlere saldırıyor.” diye medya organları algı yaymaya başladı. Bundan maalesef PKK’nın ne olduğunu bilen kişiler bile etki altında kaldı. 


PKK’nın o bölgeden birçok Kürt aşiretini sürdüğü, biat etmeyen Kürtleri tehdit ettiği kiminin Irak’a kiminin de Türkiye’ye kaçtığı ki bu sayı sadece Türkiye için 450 bin civarında olduğu bilinirken, yani aslında demografiyle asıl oynayanın PKK olduğu bilinirken, başka bir manzara ortaya koyulmaya çalışıldı.


Kürtlerin birçok açıdan rahat ve daha özgür olduğu tek ülke Türkiye iken PKK’nın ne İran ne de Suriye karşısındaki tavrını görmek istemeyenler de var ne yazık ki.


Aslında PKK’nın amacının Kürtlerin hakları için değil tam tersine, siyasi ve demokratik yollarla elde edilecek kazanımları da baltalamak olduğu ortada. Böylece dünya çapındaki mafya faaliyetleri için rahatça genç devşireceği istismar ortamını korumak istiyordu. 


Erdoğan, özellikle her konuşmasında, herkes geldiği yere dönecek ve oranın nüfus yapısıyla oynanmayacak diye belirtse de Kürtlerin bir kesimi bu konuda ikna olmakta zorlanacaktır.


Bir de kavramların içini boşaltan, PKK hendek de kazsa, bomba da atsa, çocuk ve kadınları da öldürse, üç maymunu oynayıp, operasyon başladığında da “Savaşa Hayır” diyen iflah olmaz “tanımsız cisimlerimiz” var.


Tabii ki savaşa hayır; kimse savaşa evet demez de bir suç örgütüne 30 bin tır ve 5 bin uçak dolusu ağır silahların verilmesine de hiçbir devlet göz yumamaz.


Hepimizin huzur ve refaha ihtiyacı var. Bu da cici sloganlarla değil, terör örgütlerini bitirerek olur.


Son dakika haberi ile noktalayalım. ABD ile anlaşma sağlandı. PKK, 32 km içeri çekilecek ve güvenli bölge TSK denetiminde oluşturulacak.


Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar