Kendimi bildim bileli birilerinin birilerine bir şeyler bağışladığını duyarım, görürüm, okurum ve bilirim. İnsanlar ya ölmeden önce mallarının bir kısmını istedikleri bir kuruma kalması için vasiyet eder ya da daha yaşarken o kuruma direk aktarır. Kimisi, bağışladıklarının gelirini ölene dek kullanır kimisi ise daha ölmeden bu gelirin o kurumca kullanılmasını sağlar.
Her zaman, bu bağışı yapanların çok yüce gönüllü olduklarını düşünmüşümdür ve insanın nefsine, hırsına ve iktidar gücüne hâkim olup da malından mülkünden vazgeçmesi kolay iş değil demişimdir.
En büyük emellerimden biri; eğer bir gün çok param olursa bir hastane odası yaptırmak (aslında gönlüm hastanenin tamamını yaptırtmak ister ama o kadar zengin olabileceğimin ümidi yok) veya adıma bir okul yaptırıp içinde binlerce evlada eğitim ışığı yakmak.
Şimdi şu bağış konusu da nereden çıktı diyeceksiniz. Son dönemde yeni işim gereği hiç bu kadar bağışçılarla ve bağışladıklarıyla ilgili olmamıştım. Özel bir vakfın bağışları ve bağışçıları ile ilgileniyorum. Ne zaman bağış yaptıklarından, bağışın şu anki durumuna kadar her şey ilgi alanımda. Doğal olarak bu kadar işin içindeyken bağışçıların özel yaşamlarını da öğrenmiş oluyorum.
İnanın ki bağışı yapan kişiler kesinlikle eli öpülesi, adının yıllarca yaşamasını hak etmiş gönüller. Gördüm ki, insanları bağışa yönelten birkaç ciddi durum var. Bunlardan biri, acının ardından bağışa yöneliş. Örneğin evlatlardan birini veya hepsini herhangi bir nedenden ötürü yitirmenin acısıyla adını yaşatabilme arzusu. Diğer durum da, geçmişte çekilen sıkıntıların başkalarınca yaşanmaması için gösterilen çaba.
Çalıştığım vakıf bu bağışlarla inanılmaz işler başarmış. Atılan her adım resmi ve belgeli. Yapılan her iş yasal ve bir o kadar doğru işlerde kullanılmış. Açılan derslikleri, onarılan laboratuarları, kurulan kütüphaneleri, kullanıma hazır hale getirilen öğretmen evlerini ve deprem ve benzeri afetlerdeki uzatılan yardım ellerini hiç saymadan tek bir rakam vermem bu işin ne kadar hayırlı olduğunu gözler önüne serecek: bu güne kadar 128 okul tüm ihtiyaçları ile yaptırılıp Milli Eğitim’e devredilmiş…
Unutmayın dostlarım; veren el alan elden üstündür…
Sözü çok olanın, yalanı çok olur imiş. Bu yazıda yalan yok.
Sayfalarca yazabilirim. Ne yazık ki yerim bu kadar. Yüce gönüllü olabilmemiz duasıyla şimdilik izninizle.
Aşk’ınız daim olsun, kötülükler ve telaşlar sizden uzak olsun da işleriniz rast gelsin...
Facebook Yorum
Yorum Yazın