Nerimanov Bolşevik devriminden sonra Lenin ve özellikle Stalin’in ayak oyunlarının farkına varmış,1921 yılında halka vaat edilen bağımsızlığın boş fikirlerden meydana geldiğini anlamaya başladığında kendi siyasetinde de değişikler yapmaya karar vermişti. Sadece Azerbaycan’da merkeze karşı muhalefet etmek mümkün değildi. Çünkü Mikoyan’ın tabiriyle ‘Nerimanov öyle kuşatılmıştı ki, kendi nüfuzundan faydalanamıyordu.’ Merkez karşısında kendisine yönelen baskı ve muhalefetin arttığı bir dönemde gücünü kaybeden Nerimanov, Azerbaycan Halk Cumhuriyetinde tartışmalı ilan edilerek Ermenistan’a verilmesine itiraz etse de fayda sağlayamamıştı. ‘1 Aralık Beyanatı’ denilen ve gerek Azerbaycan gerekse Nerimanov’un siyasi hayatında bir dönüm noktası oluşturan süreç onun manevra imkânlarının da gittikçe tükendiğinin göstergesiydi.
Onun sosyalist ve komünist görüşlerinin bilhassa milli eğilimcilik prensipleri üzerinde kurulduğu daha onun Moskova’da Rusya hükümet teşkilatlarında çalıştığı devirde Sovyet Rusya’nın Türkistan’a karşı izlediği siyaseti eleştirmesinde kendini göstermekteydi. Nerimanov hatta ölümünden sonra Bolşevikler tarafından ‘Milliyetçi’ olarak takip edilmişti. Sovyet hakimiyeti geliştikçe Bolşevik merkezden Müslüman Komünistlere karşı mücadele arttı. Nerimanov ve onun Türk asıllı dava arkadaşları bütün Doğu’nun bağımsızlığını düşünmekteydi. Onlar bir dönem Pantürkist ve Panislamist olarak ‘suçlanmışlarsa’ da bu kavramlara verilen mana hiçbir temele dayanmıyordu. Onlar, Türk halkları arasında birliğin,bir arada ama kendine has yaşamanın taraftarlarıydılar. Sosyalizme giden Rus yolu ile Şark yolunun farklılıklarını açıklamaya, sosyalizmin prensiplerini Müslüman halkların özellikleri ile uzlaştırmaya çalışmaktaydılar.
Stalin’e ve Çiçerin’e karşı sert söylemleriyle meşhur Tatarıstan’da Stalin’in Doğu meselesi ile ilgili yardımcısı olarak çalışan Tatar Komünist Sultan Galiyev fikir itibariyle Nerimanov’a yakındı. Sovyetler Şark siyasetinin menfi tezahürleri açısından ‘Rus burjuvazisinin Rus proleterleri ile dengelenmesi Doğu insanının kendini azaltma’ diyen Galiyev Komünistlerin ileri sürdüğü pek çok görüşün aleyhindeydi. Düşünce yönünden Nerimanov ile aynı düzlemde olan Galiyev, İslam’ın sınıf değil, sınıfları ortadan kaldırdığı için komünizme uygun olduğunu, ancak bu siyasetin hayata geçirilmek istenmediğini belirtiyordu. Ona göre Rusya’da ezilen mazlum Şark halkları birleşmeli ve Turan yaratılmalıydı. Bağımsız Türk Cumhuriyetleri kurulmalıydı. Bakü’de Şark Halkları Kurultayından sonra Enver Paşa durumu değerlendirerek çıkış yolunu Rus emperyalizmine karşı mücadele gördü. Enver Paşa taktik açısından Galiyev ve Nerimanov da teorik bakımdan bu fikrin planlayıcıları oldular.
Galiyev 1924’de KGB’ye verdiği ikinci ifadede Sultan Mecid Efendiyev’i 1919’da Şark Komünist Halklarının II.Kurultayında tanıdığını, bir zamanlar aleyhdarları olup 1921’de Nerimanov ile birlikte kendilerine katıldığını belirtmişti. Nerimanov’u 1915’den itibaren şahsen tanıdığını söyleyen Galiyev 1920’de bu kişilerin hepsiyle yazışmıştı.
Mir Sultan Galiyev, 1929’da hapishaneden eşine gönderdiği şeylerin hepsini aldığını, bir dahaki gelişinde Neriman Nerimanov’un Stalin’e gönderdiği mektubu getireceği yükün içinde geçirilebilirse iyi olacağını yazıyordu.
Nerimanov, Sultan Galiyev ve başka Müslüman milli eğilimli komünistlerle birlikte Turar Rıskulov Müslüman Şarkında ihtilal sürecinin milli bağımsızlık istikametine yönelmesini savunmuşlardı.Rıskulov, Nerimanov ile birlikte Şark emekçilerinin Komünist Üniversitesitede ders vererek ihtilalin özelliklerinin dikkate alınmasını vurguluyordu.
Rıskulov’un milli devletçilik faaliyetinin esas mahiyeti Müslüman halkların milli değerleri ve özellikleri ile hesaplaşmaktı. Rıskulov, Türkistan halkları arasında birlik oluşması yönünde büyük çaba göstermişti.
Hüseyin Adıgüzel, Milli Komüminizm’in Öncüleri Neriman Nerimanov adlı eserinde Nerimanov ve Galiyev’in milli komünizm hakkındaki görüşlerinin ve bu şekilde düşünmelerinin normal olarak görülebildiğini belirtirken milli komünizmin her ikisi içinde bir ideal, bir ümit ve bir hayal olduğunu göstermektedir. Diğer taraftan bu fikir onları yorulmak bilmez savunucular haline geliştirmiştir.
Sabrınızı zorlayıp yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim. Nerimaov serisinin üçüncüsünde görüşmek üzere. Hoşça kalın…
Dipnot: Katkılarından dolayı Prof. Dr.Nesrin SARIAHMETOĞLU’na teşekkür ederim.
Facebook Yorum
Yorum Yazın