Azeri Yazar,Doktor ve Siyasetçi: NERİMAN NERİMANOV - 3

Azeri Yazar,Doktor ve Siyasetçi:
Azerbaycan sosyal siyasi ve fikir tarihine mahsus bir yeri olan Nerimanov’un düşünce yapısı hakkında bugün ciddi tartışmalar yapılmaktadır. Bu tartışmalara katılanları, Nerimanov’u tam anlamıyla kabul edenler, menfi ve müspet yönlerini tahlil ederek onu objektif değerlendirenler, genellikle Nerimanov’da hiçbir müspet yön görmeyip onu kabul etmeyenler olarak üçe ayırmak mümkündür.

Nerimanov, bütün hayatı ve varlığı ile halka bağlı olmuş, bilinçli faaliyetini bağımsızlık ve ilerleme yolunda mücadeleye adamıştı. Fakat bütün şahsiyetler gibi o da bu yolda bazen yarattığı ütopyaya kapıldı, yenildi ve hatalar yaptı.

Ona sağlığında ‘Doğunun Lenin’i’ deniliyordu. Nerimanov çok nüfuzlu ve sevilen bir şahıstı. Bu sevgi halkın özgürlüğü ve saadeti için uzun, yorucu, sıkıntılı ve eziyetli bir mücadele neticesinde kazanılmıştı. Bununla birlikte Nerimanov’a karşı Merkez, Stalin ve onun Kafkasya’lı silah arkadaşları 1920-1923 yıllarında gerçek saldırı propagandasına başlamışlardı. Nerimanov, milli eğilim ile suçlanıyor ve milliyetçilik damgası ile tahkir ediliyordu.

Stalin, sevmediği veya potansiyel rakip olarak gördüğü lideri ortadan kaldırmak için çeşitli metotlar kullanarak gerginlik yaratıyor, dedikodular üreterek bu veya diğer kişiye karşı entrikaya hatta o kişinin en yakın dostlarını, silah arkadaşlarını dahil ediyordu.

Nerimanov’un Azerbaycan’dan uzaklaştırılmasını Kafkasya siyasetini yürütürken her türlü mukavemetin ortadan kaldırılması için gerekliydi. Stalin’in amacı Nerimanov’u hiçbir dayanak olmadan milli eğilimlerle suçlamak ve nasıl olursa olsun ona milliyetçilik damgası vurmaktı.

Nerimanov’a milliyetçi denilmesinin çeşitli sebepleri vardı. Çünkü o, ısrarla ihtilalci tedbirler hayata geçirilirken, Sovyet Rusya’nın tecrübesinin mekanik olarak Azerbaycan’a aktarılmamasını talep ediyordu. Rusya’da yapılan yanlış-lar, tahrifler burada olmasın diyordu.
 
Ona göre, halkın ve bütün aydınların Azerbaycan dilini koruyup  yaşatması, onun nöbetçisi olması gerekiyordu. Nerimanov bu yöndeki çalışmalarını daha sonra da devam ettirdi. O, edebi dilin çeşitli kollara ve lehçelere bölünmesine karşıydı. Nerimanov, 1922’de Türk dilinin Azerbaycan’da devlet dili ilan edildiğini söylerken hiç kimsenin onu ortadan kaldıramaya-cağını, bunu beceremeyeceğini belirtiyordu. Ona göre, Azerbaycan gerektiğinde kendi topraklarından, doğal zenginliklerinden vazgeçebilir ancak doğma dilinden vazgeçemezdi ve hiç kimsenin Azerbaycan’da bu dili gözden düşürmesine izin verilmeyecekti.

Ölümünden kısa bir süre sonra ona karşı yapılan saldırının ikinci aşaması başladı. Stalin, Nerimanov’un saygınlığını, hatırasını halkın hafızasından silmeye çalışıyordu. Bagirov, Nerimanov’u ihtilal karşıtı, burjuva milliyetçisi şeklinde adlandırarak onun faaliyetlerini öğrenmeyi ve eserlerinin yayınlanmasını yasaklamıştı. Fakat Nerimanov’u ne tarihten ne de halkın hafızasından silebildi. Halk, şahsiyete prestijin en kötü yıllarında bile onu unutmadı ve yaşattı.

Halkın siyasi ve milli şuurunu, vatanperverlik hissisini yükseltmek ve geliştirmekle onu bağımsızlık için mücadeleye hazırlamak fikri bu programın esasını oluşturuyordu. Nerimanov haklı olarak Azerbaycan realizminin taleplerine uygun fikrin eğitimcilik fikri olduğunu düşünüyordu.
 
Nerimanov’un şahsiyet ve faaliyetleri ile ilgili olmak üzere kullanılan iki belge Azerbaycan’da 1920-1923’deki siyasi durumu daha derinden ve iyi anlamaya ayrıca devrin ruhunu havasını hisset-meye imkan sağlar. Bu belgeler Sovyet toplumunun hayatında Stalinizmin daha sonra sebep olduğu terörün nedenlerinin anlaşılmasına yardım etti.

Nerimanov, Lenin’e Azerbaycan’da iki akım olduğunu haber verdi; bunlardan biri Bakü ve Azerbaycan bağımsızlığına kavuşunca bağımsız Sosyalist Sovyet Cumhuriyeti kurmak gerektiği olup, ikinci cereyan hiçbir cumhuriyetin gerekli olmadığı idi. Lenin, bu konuda açıkça bağımsız cumhuriyet kurulması fikrinin doğru olduğunu, ikinci fikrin ise müstemlekecilik (sömürgecilik) ve hatta ahmaklık olduğunu söyedi.

Merkezin Sovyet Azerbaycan’ının bağımsızlığı hakkında Lenin’in fikirleri ile uyuşmadığı bilinmektedir.
 
Nerimanov, Ocak 1925’de ölümünden birkaç ay önce o sırada 5 yaşındaki oğlu Necef’e yazdığı ‘rapor mektupta’ söylediği fikirleri daha da somutlaştırıl-maktadır. O, ‘Sevgili oğlum Necef!’ diye başlayan mektubunda Nerimanov, ‘Belki de sen bu satırları okuduğunda Bolşevizm olmayacak’ diyordu. Bunun da sebebini hakimiyete gelenlerin kibire kapılarak, kör olduklarını ve hükümdarlık etmeye başladıklarını yazmaktaydı.
 
‘Otuz yıllık edebi, sosyal ve ihtilalci hayatımda sadece bir gerçeği anlamadım. Bu gerçek Leninizm’dir’ diyen Nerimanov ömrünün sonlarına yakın artık inanmış olduğu Bolşevizmin geleceğinden şüpheliydi, Bolşevizmin gittikçe ideallerinden uzaklaştığını görmekteydi. Kendi hayat yolunu tahlil eden Nerimanov, insanın insan tarafından istismara karşı olduğunu her fırsatta dile getiriyordu.
 
Sonuç olarak Nerimanov, doğrularıyla yanlışlarıyla tarihi bir şahsiyetti. Bunun zorlukları ve gerilimlerle süren hayatı 55 yaşında sona erdi. Bugün çeşitli delillerle şüpheli ölümünün ardındaki sor perdesi tartışılmaktadır. Ölümünden sonra cesedinin yakılması ve acilen Kremlin duvarı önünde bir mezara defnedilmesi bütün bu soruları cevapsız bırakmıştır.

Ve Neriman Nerimanov serisinin sonu.. Tarihe ışık tutulmasına yardım ettimse ne mutlu bana. Bu seri yazısında bana kitapları ve fikirleri ile yardımcı olan Nesrin Sarıahmetoğlu’na çok teşekkür ederim. Sürç-ü lisan ettiysem af ola… Bir dahaki yazılarda görüşmek üzere. Hoşça kalın…