Aynı Oyunlara Tekrar Tekrar Düşecek miyiz?

Son günlerde, başörtülü kadınlarımıza yapılan provakatif ve alçakça saldırıların, rastgele geliştiğini çok düşünemiyorum.


Milli- Atatürkçü kesimlerin Türkiye İttifakında, Sayın Erdoğan’a verdiği desteği ve oluşan “Tütün İskelesi” fotoğrafını bozmaya matuf olma ihtimali yüksek sanki.


Atatürkçülerle, mütedeyyin kesimin, şiddete dayalı kavgası en çok da FETÖ’nün hoşuna gidecektir...


Bu konuda herkesi sağduyuya ve kışkırtmalara pirim vermemeye, davet ediyorum.


Özellikle Gazinin “İstiklal ve Hürriyet benim karakterimdir” sözüne sahip çıkan arkadaşlarımızı…


Şu an da hudutsuz övgü ve hudutsuz sövgü de bulunan tüm arkadaşlarımızı, bilhassa sosyal medya da daha sağduyulu olmaya davet etmemiz lazım.


Mademki aynı gemideyiz?


Gemi yüzmeli altı delinmeden su almadan limanına varmalıdır.


O Liman; “2023 hedeflerimiz ve Büyük Türkiye”dir.


Soğukkanlı olmalıyız... Gündemi başkaları değil yine biz belirlemeliyiz..


Birbirimizi eleştireceğiz tabii ki!


Ama bu dövüşmeden ve sövüşmeden olmalıdır…


Bilim, tarih ve ortak vicdan esas alınarak, her türlü medeni tartışmadan korkmamalıyız.


Kavga küfür kafir yok ama.


Türkiye Barolar Birliği Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu ile Vatan Partisi Genel Başkanı Sayın Doğu Perinçek’in Türkiye ile alakalı her pozisyonda devletin ve başkanının yanında yer alması, on yıllardır “Atatürk Ticareti” yapan, başta CHP ve benzerlerini çılgına çeviriyor.


Bu, “Türkiye İttifakını” parçalamaya çalışıyorlar.


Başörtülü kadınlarımıza yapılan bu alçakça saldırıların, Milli Atatürkçü veya Milli Kemalist kesimlerle, İslami- Muhafazakâr ve mütedeyyin kesimlerin, kavgaya tutuşması ve bu büyük ittifakı parçalamak hedeflerini güttüklerini tahmin etmek-düşünmek, hiç de abartılı kabul edilmemelidir...


Bakın son günlerdeki gelişmeler çok enteresan.


Partisini eleştirdiği için, daha doğrusu milli davranıp, “CHP, FETÖ’ye teslim oldu, Fenerbahçe Spor Kulübümüz veya Milliyetçi Hareket Partisi gibi FETÖ ye direnemedi” dediği için CHP ve Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, hiç acımadan hemşehrisi ve eski Tunceli milletvekili olan Sayın Yılmaz Ateş’i partisinden ihraç edip kovdu.


Karşımızda ne kadar tahammülsüz bir şer cephesi var iyi tanıyalım…


Ak Partiyi kendi içerisinden üç yıldır arkadan vuran Sayın Mustafa Yeneroğlu’ nun istifa ettirilmesini en sert biçimde tenkit edenleri iyi izleyin.


Acaba aynı tepkiyi, Yılmaz Ateş’e acımayan ve tek eleştiri ile kovan, CHP’ye ve genel başkanına yöneltebilecekler mi?


Hiç sanmıyorum?


Çünkü aynı muameleye tabi olan, Sayın Prof. Suheyl Batum ve Sayın Birgül Güler Ayman’a da yapıldığında görmezden gelmişlerdi?


Yani, CHP ve benzer kesimler FETÖ’ye karşı mücadele bayrağı açan ve gerçekleri ifade eden her milli oluşumu, anından yerinde boğmakta ve mütedeyyin kesim ile kavga ettirmektedir.


Bunun en kolay yolu da, “Atatürk Ticareti” yapmak ve Müslümanları, o vasıta ile tahrik ederek, oluşan bu milli cepheyi sona erdirmektir.


Sonrası zaten kolay… “Böl… Parçala… Yok et…” taktiği!


Düşecek miyiz bu oyuna tekrar? Bir delikten daha kaç defa ısırılacağız Allah aşkına?