Sürekli Vakıflar Tarihi Eserlere ve Çevreye Hizmet DerneÄŸi, Ayasofya’nın camiden müzeye dönüÅŸtürülmesine iliÅŸkin 24 Kasım 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararının iptali için 2016 yılında Danıştay’a dava açtı.
10 Temmuz 2020’de bu iptal kararı gerçekleÅŸtikten sonra, CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan imzalı kararname ile Ayasofya yeniden cami oldu.
Adnan Menderes baÅŸta olmak üzere, muhafazakâr çizgideki liderlerin bir hayaliydi bu. 1930’lu yıllar, yeni toplum modeli için katı adımların atıldığı dönemdi. Muhtemelen, müze kararı da dönemin uygulamaları kapsamındaydı. Ve 86 yıl sonra bu karardan dönülmüÅŸ oldu.
Ayasofya DoÄŸu Roma Ä°mparatorluÄŸu tarafından, ilk olarak 360 yılında ‘Büyük Kilise’ adıyla inÅŸa edilmiÅŸtir. Daha sonra birkaç kez yıkılan (Yangın ve ayaklanmalar gibi nedenlerle) Ayasofya, 537 yılında ‘Büyük Bilgelik’ adıyla yeniden yapılmış ve Ä°stanbul’un fethine kadar öyle kalmıştı.
Kralların taç giydiÄŸi ve zaferlerin kutlandığı Ayasofya, sarayın kilisesiydi. O dönemde Bizans Devleti tarafından farklı din ve inançlar yasaklanarak Ortodoks Hristiyanlık, devletin dini olarak ilan edilmiÅŸti.
1453’te Fatih Sultan Mehmet, Ä°stanbul’u fethettiÄŸinde oradaki halkın bir kesimi tarafından alkışlarla karşılanmış ve yeni DoÄŸu Roma Ä°mparatoru olarak kabul edilmiÅŸti. Çünkü Fetih sonrası, farklı inançlara karışılmamış ve ibadethanelerine dokunulmamıştı.
Ayasofya, Bizans Ä°mparatorluÄŸu için bir mabetten daha fazlası, imparatorluÄŸun bir çeÅŸit sembolü idi. Zira, Ortodoks Hristiyanlık üzerine ÅŸekillenmiÅŸ bir devletten bahsediyoruz.
Bu durumda Ä°slâm’ın en güçlü devleti olan Osmanlı’nın Ä°stanbul’u fethiyle, Ayasofya’yı mülkiyetine aldıktan sonra camiye çevirmesi son derece doÄŸal bir hak deÄŸil mi?
Endülüs Emevileri, Hristiyanlar karşısında savaşı kaybettiÄŸinde, Engizisyon mahkemeleri kurulmuÅŸ, tarihin en ağır iÅŸkencelerine maruz kalmışlardı. Camiler ve Ä°slam eserleri yok edilerek, insanlar, Hristiyanlığa zorlanmıştı. Bir ÅŸaheser olan Kurtuba Camii de minareleri yıkılarak Katedrale çevrilmiÅŸti. Hala da öyledir.
Fetihlerin, zafer ve yenilgilerin bir sonuçları yok mudur tarihte? Kaldı ki, Fetihten sonra Ayasofya’daki mozaik ve figürlere dokunulmamış, üzerini örtmekle yetinilmiÅŸtir.
Asıl 481 yıllık caminin ve fethin sembolünün, 1934 yılında hangi sebeple müze olduÄŸu sorgulanmalı. Ä°stanbul’un fethi, dünya tarihinde önemli yeri olan bir imparatorluÄŸun sonu, yeni bir dönemin baÅŸlangıcı. Sıradan bir ÅŸey deÄŸil; kaybeden için de kazanan için de...
Ä°stanbul ve Ayasofya konusu, medeniyetler çatışmasında egemenlik sembollerinden biri olmuÅŸtur. Sadece dini açıdan bakılsaydı, Ä°stanbul’da o dönemde yapılmış çoÄŸu kilise günümüze gelmez ve hatta son yıllarda onarılıp, korunmazdı.
Prof. Halil Ä°nalcık der ki; “Batı, Ä°stanbul’un fethini ve Ayasofya’yı hiç unutmadı.”.
Hristiyanların duygusal tepkileri, geçmiÅŸlerini, haçlı seferlerinde yaptıklarını, hatta günümüzde talan ettikleri coÄŸrafyaları anlamalarına vesile olsun.
Facebook Yorum
Yorum Yazın