Avrupa, bazı insanların hayallerini süsleyen, bazı gençlerimizin eÄŸitim için gittiÄŸi kısacası paranın ve parayı yönetenlerin baÅŸkenti olan Avrupa son zamanlarda ekonomik krizin içine girmiÅŸ ama dünyaya bunun olmadığını göstermeye çalışan bir Avrupa vardır. Dünyayı yüzyıllardır sömürgeci politikasıyla sömüren sömürdükleri ülkelerin dinlerini ve dillerini deÄŸiÅŸtiren Avrupa ülkeleri, son zamanlarda yaÅŸadığı ekonomik krizden etkilenmiÅŸ olmalı ki kendilerine sarı yelek denilen protestocuların ortaya çıkmış olduÄŸunu gördük. Gerçekten kriz Avrupa’yı etkiledi mi yoksa her ÅŸey birer oyun mu? YaÅŸananların Bretix den sonra ortaya çıkması ÅŸaşırtıcı deÄŸil mi? Ä°ngiltere’nin Avrupa birliÄŸinden çıkması ve Macron ’un Ä°ngiltere siz bir Avrupa ordusu kurmak istemesi acaba kimin hoÅŸuna gitmedi? Yoksa izlediÄŸimiz her ÅŸey oyun mu? Birilerinin kurduÄŸu bu oyun, acaba kim tarafından kurgulandı ve oynanıyor? Ya da gerçekten bizim göremediÄŸimiz kadar kriz büyük mü? Yoksa Avrupa halkına yaÅŸatılan o refah düzeyi bozuldu mu? Ä°ÅŸte tüm bu soruların cevabı içinde bulunduÄŸumuz dünyayı biraz daha dikkatli izlemekle cevabını bulabiliriz.
Aslında soruların cevabını çok fazla düÅŸünmeye gerek yok çünkü açıklanması mümkün. Basit düÅŸünmek gerekirse ülkemizde yaÅŸanan döviz krizi bizim için bazen iyi bazen kötü. Ama Avrupa için tamamen kötü. Neden derseniz Euro’nun ülkemizde deÄŸer kazanması Avrupa markalarının satışının durması demek oluyor. Mallarını dünyaya pazarlayamayan Avrupa, canlı para akışını durdurmuÅŸ olacak. Ve ürünlerini sadece iç piyasaya satan Avrupa içeriye para akışını saÄŸlayamayacaktır. Bu durum bize sadece içerideki paranın bir döngü ÅŸeklinde dönüÅŸünü gösterecektir. YaÅŸananları gören Avrupa, üretimini iÅŸçiliÄŸin ucuz olduÄŸu ülkelere kurma düÅŸüncesine kapılacak ve arayışlara girecektir. Arayışlara kapılan Avrupa diÄŸer bir yandan Euro’nun deÄŸerli olduÄŸu ülkelerden ithalat yaparak iç piyasaya daha ucuz ürünleri, kendi halkına sunmuÅŸ olacaktır. Bunların başında da Avrupa’ya yakın olan ülkemiz geliyor. Çünkü Avrupa’ya üretim yapmak ve Avrupa’yı yerli ve tamamen milli olan ürünlerimizi sokmak ülkemize daha fazla dövizin girmesine neden olacaktır. Ülkemizin Avrupa’ya yakınlığı ve coÄŸrafi konumunu göz önüne alırsak geçmiÅŸte ve bugün olduÄŸu gibi gelecek yıllarda da Avrupa’nın bize baÄŸlı kalacaktır. Çünkü yakınlığıyla ulaşım maliyetini ve kaliteliÄŸimizle de Çin’le rekabet etmemizi saÄŸlıyor. Çin ile rekabet etmemiz için hem ürünlerin daha ucuz ve daha kaliteli olması olacaktır. Ä°ÅŸte krizin çıkmasının nedeni Euro’nun deÄŸer kazanması ve ona ulaÅŸmanın giderek daha zor olması her ÅŸeyi açıklıyor aslında. Åžöyle düÅŸünün dünyanın en pahalı markasına herkes ulaÅŸamaz ama dünyanın en pahalı paralarından biri olan olan Euro’ya herkes ulaşırsa krizden kurtulacak olan Avrupa BirliÄŸidir. Neden derseniz dünyanın en pahalı parası olmak Avrupa’daki ürünlerinde dünyanın en pahalı ürünler kategorisine girmesi demek olacaktır.
Ä°ÅŸte Avrupa’daki krizi anlamanın basit anlatımı bu iÅŸte. Peki, Avrupa’da bahsedilen kriz varken bizim ne yapmamız gerekmektedir. Bize düÅŸen her zaman kinden daha fazla çalışmamız, sanayiye ve üretime ağırlık vermemiz olacaktır. Sanayiye ağırlık verirken tamamen yerli ve milli markalar çıkarmamız, Avrupa’da yaÅŸanan krizi ülkemiz olarak fırsata çevirmemiz ayrıca da Avrupa birliÄŸindeki fuar alanlarına yerli firmalar olarak ağırlık vermemiz, dövizin her zaman kinden daha fazla içeriye girmesine neden olacaktır. Unutmayın bir ÅŸeyin çok olması onun deÄŸerinin düÅŸmesine neden olması anlamına gelmektedir.
Avrupa’da yaÅŸanan krizin kendi medyasının ağırlık vermemesi ve bunu dünyaya servis etmemesi bizi bizim medyamıza ve felaket tellallığı yapanlara ders olmalıdır. Çünkü aynı durum ülkemizde yaÅŸanmış olsaydı, geçmiÅŸte olduÄŸu gibi ÅŸuanda da yabancı basın bizi manÅŸet olarak dünyaya servis edecek, ve Türkiye’ye yatırımları engellemek ve mevcut yatırımcıları kaçırmak için de ellerinden geleni yapacaklardı. Bunun örneklerini çok kısa bir zaman önce hep beraber tecrübe ettik zaten.
Aynı durum Fransa’da olduÄŸu halde dünya basını buna sessiz kalmış ve sanki hiç olmamış gibi üç maymunu oynamışlardır. Fransa basınında ne tek bir ekonomik kriz haberi nede sokak olaylarında yaÅŸanan vandalizm’i ve orantısız polis ÅŸiddetini görmeniz mümkün deÄŸil. Acaba Avrupa’da basın özgürlüÄŸü yok mu? Oradaki medyanın önce ülkesinin çıkarlarını korumasının yanı sıra, dünyayı yönetenlerin en büyük argümanlarından birinin de medya olduÄŸu aklımızdan çıkarmamalıyız. Evet, yanlış duymadınız medya dediÄŸimiz bu güçlü argüman ile insanların düÅŸüncelerini deÄŸiÅŸtirebilir ve algı operasyonları ile insanları kolaylıkla yönetebilirsiniz. Avrupa ve Amerikalılar bunu yüz yıldır baÅŸarı ile yapıyorlar da! Ülkemizde de bu cenahın azımsanmayacak bir kitleyi yönettiÄŸini söylemek ne yazık ki mümkün. Yapmamız gereken ise bilgiye ulaÅŸmamın çok kolay olduÄŸu günümüzde, haber kaynaklarımızı çeÅŸitlendirmek ve duyduÄŸumuz ve gördüÄŸümüz her ÅŸeye, araÅŸtırmadan inanmamak olmalıdır. Çünkü size ulaÅŸması kolay olan bilgi aslında çoÄŸu zaman gerçek olmayabilir.
Facebook Yorum
Yorum Yazın