AVRUPA BİRLİĞİ DİYE DİYE

AVRUPA BİRLİĞİ DİYE DİYE


17 Aralık 2004’deki genel görüşmeler sonucu Türkiye’nin AB standartlarına uyduğu kabul edilerek müzakereler için bilindiği gibi 3 Ekim’e tarih verilmişti. O zaman bu tarih verilme olayı bir zafer gibi takdim edilmişti. Biz de ne Avrupa Birliği fanatikleri gibi zafer olduğunu, nede A.B’ nin fanatik karşıtları gibi hezimet olduğunu kabul etmediğimizi, bunun Türkiye’nin “Batılaşma Süreci”nin bir sonucu olduğunu belirtmiştik.

Şimdi Ak Parti hükümeti iktidara geldiği 3 Kasım 2002 den A.B den müzakere tarihli almak için olağanüstü bir çaba sarf etmiştir. Fakat AKP bu yüzden batıcı olmakla suçlanmıştır. Batıcı olmak iyimidir- kötümüdür bu ayrı bir tartışma konusudur. Buna başka zaman geniş bir şekilde gireceğiz. Ancak batılaşma veya A.B süreci mevcut iktidarın bir yeni politikası değildir. Türkiye’nin A.B’ ye 1987’ de en son Turgut Özal başvurmuştur. İlk başvuruyu da 1963 de Demirel hükümeti yapmıştır. Bununla da sınırlı değil, Türkiye’nin Batılaşma projesi Cumhuriyetin ilk kuruluş yıllarına, Devletin ana politikasına dayanmaktadır. Dahası var, Türkiye’nin Batılaşma politikası Tanzimat Fermanlarına 2. Mahmut’ lara dayanır. Dahası’ nı da söyleyelim: Türkiye’nin batılaşma politikası aslında Osmanlının politikası dır. Nasıl mı? Diyeceksiniz? 1299 yılında kurulan Osmanlı İmparatorluğunun hep hedefi Batı olmuştur. Osmanlı akıncılarının yönü hep Batı olmuştur. Hedef Avrupa topraklarıdır. Ve Gazi Süleyman Paşa’nın 1359’da Gelibolu yarım adasına ayak basışı ile başlayan Avrupa macerası 3 Ekim 2005 de Recep Tayip Erdoğan hükümeti ile yeni bir safhaya gelmiştir. Mevcut hükümet bu politikada çok başarılı bir dönemeç almıştır. Olaya Batılılaşma doğrumu-yanlış mı çerçevesinde bakmaz isek hükümet bu virajı çok başarılı almıştır. İnşallah müzakerelerde memleketimize hayırlı sonuçlar getirir.

Önceki yazılarımızda da belirtmiştik A.B standartları insanlık aleminin ulaştığı son noktalardır. Biz bu standartları aslında A.B istemeden sağlamalıydık. Bizim insanımız buna layıktır. Ama gelinen noktada bizi buna A.B. mecbur etmiştir. A.B’ nin zoru ile de olsa mevcut hükümetin bu kriter’ leri yerine getirmesi insanımız adına sevindiricidir



Sayı 58
Eylül 2005