Önder Karaveli hocanın kafasındaki alternatiflerden birinin üçlü savunma olduğu ilk göreve geldiği maçlardan belliydi. Devre arasında da üçlü savunma formasyonları üzerine oyuncuları çalıştırdı. İlk yarıda Antalyaspor karşısında üçlü savunma, Beşiktaş’ın daha önceki maçlardaki savunma hatalarını tekrarlamamasını sağladı ancak hücumda Ghezzal yokken yaşanan kreatiflik eksikliğine de çözüm olmadı. Beşiktaş ilk 45’te tempoyu kendi lehine yükseltemedi, rakip savunmanın yerleşik dengesini bozamadı, hücum sürekliliğini tesis edemedi. Bu Guardiola’nın meşhur ‘Savunma biçiminiz, hücum biçiminizi belirler’ tespitinin ötesinde oyuncu kalitesiyle ilintili bir durum.
Beşiktaş’ın bu sezon genelindeki en büyük sıkıntısı sakatlıklar, hastalıklar, cezalar nedeniyle çok az sayıda maça ideal 11’iyle sahaya çıkabilmesi. Altay maçında da aynı sorun söz konusuydu. İdealin 11 sorununun yanı sıra Beşiktaş’ın maçlarda 90 dakikaya yayarak istikrarlı bir oyun oynayamamasının ana sebeplerinden birisi de hiç aynı anda kadroda fizik kondisyon seviyesi %100 olan hazır 16 oyuncunun yer alamaması. Beşiktaş yine aynı maç içinde 3 farklı takım kimliği sergiledi. İlk yarıda yeteri kadar üretken değildi.
Dengesiz, başıbozuk dolayısıyla ‘“doğaçlama”’ diye adlandırılan maçlar uzaktan zevkli görünür! Çünkü top bir o kalede bir bu kalededir! Oysa atletizm/antrenman merkezli oyun, daha çok pozisyon bulup daha az pozisyon verme ilkesi üzerine kuruludur. Maçın ilk devresinde Göztepe daha düzenli, Beşiktaş ise para/marifet parametresine ilkesi gereğince doğaçlamaya daha yakındı. Peki ama bu düzensizlik neden kaynaklanıyordu?
Bence, Beşiktaş’ın bir sonraki sezon için şimdiden kurguladığı düzen, yönetim/yazar/yorumcu ekseninde hegemonik bir ilişki oluşturmuş bu da Önder Karaveli’nin elini kolunu bağlamış görünüyor. Ne yazık ki Karaveli de bu duruma gerektiği gibi itiraz edip irade koyamıyor. Kerem ve Rıdvan’lı “gençlik oyunu” ön taraftaki tanıdık şöhretlilerle emilip, söndürülüyor! Hafta boyu Ghezzal/De Souza/Larin’in yokluğu üzerine kurulan kazanamama gerekçesi dün yine boşa çıktı. Ama kazanan her koşulda sadece ‘’sonucu analiz edenler’’ değil mi? Şaşırmayın, yine öyle olacak! Çok açık, Beşiktaş ‘“saha”da teknik ekibin yönetiminde gibi görünmüyor.
İki takım da bitkindi
Altay maçında gerek koşu kalitesi gerek pozisyonlara verilen reaksiyonlarda açık seçik görüldü ki, iki takım da bitkindi! Bu atletizm seviyesinden “izlenir oyun” beklemek zaten büyük lüks olur. Demiştim ya, “Altay Beşiktaş’ın kendisine bir şey yapmasını planlamış olmalı” diye... İşte o plan uzatmanın sonunda az kalsın devreye giriyordu, girmedi! Maç bitimi kendime sordum; “Ghezzal ile Teixeira ünleri dışında Beşiktaş oyununa ne katıyorlar acaba?”
Sonuçsuz enerji tüketimi...
Geçen yılki Ghezzal-Aboubakar- Larin üçgeni en az 5 oyuncuyu meşgul ediyordu. Onların skorerliği zaten işi bitirirken Atiba gibi ekstra adamlar da şölene katılıyordu. Bu sene bu tip bir taşıyıcı ikili ya da üçlü oluşturulamadı. Bu halde bütün çaba, sonuçsuz enerji tüketimi işi çözemeyince son dakikaya kadar maç ortada kalıyor. Dün de böyle oldu. Her şey hakemin bir yorumuna kaldı.
Facebook Yorum
Yorum Yazın