Geçtiğimiz ay yazarımız Necmi Hilaloğlu bu konuya çok net olarak değinmişti. Ben aynı şeyleri tekrar etmek istemiyorum. Ama Suriye’de kanımız ve canımız akmaktadır. Sakın Libya ile kıyaslamayalım Suriye’yi. Libya’da Nato’nun hava desteği olmasa asla Kaddafi rejimi devrilmezdi. Libya ancak yerle bir edildikten sonra muhalifler Kaddafi rejimi devirebilmişlerdir.
Suriye’de durum çok farklı. Bir defa Rusya ve Çin’in vetosundan dolayı BM. Suriye’ye müdahale kararı alamamaktadır. Üstelik İran da Suriye’ye tam destek vermektedir. Bu şartlarda Suriye’nin savaşla, işgalle devrilmesi çok zor gözükmektedir. Orada mazlum insan kanının dökülmemesi gerekir. Bir defa muhalifler asla silaha ve şiddete başvurmamalılar. Şiddetin ve silahın âlâsı Suriye rejiminde vardır. Sivil masum gösterilerle ancak muhalefet yapılabilir. Aksi takdirde bugüne kadar katledilen beşbin kişiye yeni beşbinler ilave olabilir Allah korusun.
Burada yapılacak olan Suriye’ye ambargo uygulanması ve Dünya’da yalnızlaştırılmasıdır. Ekonomik, siyasi, sosyal, kültürel olarak tüm kaynakları kurutulmalı ve her yönden ablukaya alınmalıdır. Barışçı tüm yollar denenmelidir. Suriye muhalefeti de daha fazla kırılmadan gerekirse ayaklanmayı sona erdirmelidir. Dünya siyaseti ile işbirliği yapıp Suriye rejimi bu şekilde çökertilmelidir. Elleri dirseklerine kadar kanlı zalim Esad rejiminin hiçbir acıması yoktur. Daha fazla kan dökülmemelidir.
İşte arap baharı bunları getirmiştir. Yazımın başında bahsettiğim Roger Garaudy’nin tüm arap rejimleri çökecek sözüne katılıyor ve inanıyorum. Ama bu geçişler inşallah kansız olur. İnşallah en az zayiatla olur. Zira 1918 – 1922 yılları arasında adeta İngiliz komiserler tarafından cetvellerle çizilmiş sahte Ortadoğu ve Kuzey Afrika rejimleri halklarına (istisnalar hariç) sadece kan-gözyaşı ve zulüm getirdiler. Bunların yerine gelecek olan hiç olmazsa demokratik rejimler halka biraz nefes aldıracaktır. Artık tek kişilik diktatörlüklerin halklarına karşı söyleyebilecekleri yalan kalmamıştır. Ancak mazlum arap halkları bir zulümden kurtulurken başka zulme de düçar olmamalıdır. Kapitalizmin ve Emperyalizmin esiri olarak yeni hükümetler değil; bağımsız, bağlantısız kendi kararlarını başkentlerinde alabilen gerçek halk iktidarları kurulmalıdır. Arap Baharı’nın getireceği bu olmalıdır.
Facebook Yorum
Yorum Yazın