Sabah saatinde, “Hakkınızı helal edin!” diye mesaj atan HurÅŸit Külter’in ailesi, Şırnak Emniyetine giderek, oÄŸullarının gözaltında olup olmadığını sorar.
Yetkililer böyle bir gözaltı olmadığını söylese de kimseyi inandıramazlar. PKK sitelerinde, Külter’in gözaltına alınıp, iÅŸkence ile öldürülmüÅŸ olabileceÄŸine dair haber ve mesaj hareketliliÄŸi baÅŸlar.
Mecliste soru önergeleri verilir; Ä°çiÅŸleri Bakanlığı, gözaltı olmadığını söylese de HDP’liler, sahte görüntüler eÅŸliÄŸinde yalanlarını sürdürürler.
Nasılsa bir inandırıcı tarafı olacaktı!
Doksanlı yıllarda, evlatları gözaltında kaybolduÄŸu iddiasıyla, her hafta Galatasaray’da eylem yapan anneler, bir süredir ara vermiÅŸlerdi. Çünkü onları dinleyen ve elini uzatan yeni bir devlet anlayışı ile tanışmış, bizzat ErdoÄŸan ve eÅŸi, annelerle görüÅŸmüÅŸ ve acılarını paylaÅŸmıştı. Akabinde de çözüm süreci ve açılımlar baÅŸlamış ve çok önemli eÅŸikler peyderpey aşılır olmuÅŸtu.
Aslında devletin elinde, bu annelerin önemli bir kısmının evlatlarının yine örgüt içi infazlara kurban gittiÄŸine dair itiraflar ve bilgiler vardı. Yine de o karanlık yıllarda devlet içindeki çetelerle örgütler arasındaki kirli iliÅŸkiler de biliniyordu.
Asit kuyusuna atılan cesetlerin, halkta yaratacağı travma nasıl aşılacaktı ki! Åžimdi saÄŸduyu sahibi çoÄŸu Kürt, birçok faili meçhulün aslında örgüt iÅŸi olduÄŸunu söylüyor. Bu konuda cesaret edip, isim verecek açıkça yazanlar da var artık.
PKK ve sol örgütler, kitleleri manipüle etmek için kendilerinin açtığı yaraları kullanmakta çok baÅŸarılılar. Gece kurtla, sürüye saldırıp, sabah çobanla göz yaşı dökecek kadar da ahlaksız ve vicdansızdırlar.
Külter’e dönecek olursak, sonradan da anlaşıldığı gibi sergiledikleri bu tiyatro ile, bölge halkının travmalarını kaşıyıp ajite ederek, yine kendilerine kurban olacak Kürt gençlerini ayartacaklardı. Bir taÅŸla birkaç kuÅŸ vurup, Cumartesi Annelerini de kullanmaya baÅŸladılar.
Suriye’de mafya faaliyetleri için bir kantonun tam sırasıydı. Özgürce siyaset yapmalarının önünün açılmasının da çok önemi yoktu. Tercihini hendek ve çukur kazmakta kullanan HDP belediyeleri ve buna destek olan vekilleri, iç savaÅŸa oynadılar. Kendi çocukları yurt dışında iken, yoksul Kürt çocukları, onlar mafya faaliyetlerini sürdürebilsin diye ölüme sürüldü. BaÅŸarılı bir algı yönetimiyle, halkla alay edercesine, bugün bu sorunun varlık nedeni olan zihniyetin temsilcileri ile kol kola geziyorlar. Hayır çözüm için deÄŸil. Tam tersi çözeni götürmek için.
PKK ile etkin mücadele, güçlü bir dış desteÄŸe raÄŸmen baÅŸarıyla sürerken, PKK’nın ÅŸehir yapılanması ve sözcüsü HDP, örgüte eleman saÄŸlamak için çeÅŸitli belediyeleri kullanmaya devam ediyor.
Devletin son yıllarca bölge halkına karşı olumlu tavırları ve yarattığı güvenin etkisiyle, Kürt anneler, çocuklarını bu örgüte kaptırmamak için mücadeleye baÅŸladı.
Ä°lk eylem 2014 yılında, yaÅŸları 15 ile 17 olan çocuklarının daÄŸa kaçırılması nedeniyle 14 annenin Diyarbakır Belediyesi önündeki eylemiydi. Kışanak, bu ailelere yardımcı olmadığı gibi, zabıtalar ya da örgüt üyelerince tartaklatıp, inkâra kalkıştı.
DemirtaÅŸ, “Kaçırılmadı, gönüllü gittiler!” deyince, anlı ÅŸanlı demokratlar ve barış havarisi kesilenlerden tek karşı ses duyulmadı. PiÅŸkinliÄŸin resmini çizmeye HDP doymadı ama sonunda hak galebe çalmaya baÅŸladı.
Ve 41 anne, yakaladı onları ensesinden!
“Kaç tane genç toprağın altında. Diyarbakır’da genç bırakmadınız; ya cezaevinde ya toprağın altındalar. ‘‘BaÅŸlarım sizin Kürdistan davanıza.” diyerek…
Facebook Yorum
Yorum Yazın