Danıştay aldığı bir kararla 2013 yılında fiiliyatta kaldırılmış olan Andımızın tekrar okullarda zorla okutulmasının hukuka aykırılığını bir kez daha tescil etmiştir. Malum Danıştay 8’inci dairesi, 19 Ekim 2018’deki kararıyla değişikliği iptal etmişti... Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ise Danıştay’ın bu kararını temyiz ederken, andın yeniden okutulmayacağı açıklanmıştı.
Cumhurbaşkanımız Erdoğan ise aynı günlerde yani 2018 sonlarında ‘’Bizim tek Andımız İstiklal Marşımızdır’’ diyerek fiilen son noktayı koymuştu... Hafızalarımızı zorlarsak o günlerde Cumhur İttifakı nı bile adeta parçalayacak tartışmalar yaşanmıştı. Sayın Cumhurbaşkanımızın ifadesi ile aslında konu kapandı zannediyorduk ama Danıştay’ın kendisine yapılan temyizi değerlendirip Andımızın zorla icbaren okutulmasının bir kez daha hukuka aykırı olduğunu ilan etmesine, tabandan olmasa da tavandan bazı cılız tepkilerin geldiğine şahit olduk. Hukukun bilhassa Danıştay gibi yüksek yargının verdiği kararı zorlamak, hem de milletimizin bir talebi olmadığı halde sanki varmış gibi bir hava estirmek ne kadar doğru?
Bir de nedir bu Andımız? Bilimsel olarak biraz üzerinde duralım mı? Kutsal bir metin midir? Kim yazmıştır? Hukuki ve örfi midir? Tartışmaya var mıyız? Yoksa bu da mı tartışmaya kapalı bir mevzudur? Tartışılması dahi teklif edilemez mi? Mademki bilimseliz o halde tartışalım: Bir defa Andımız denen metin tamamı ile şahsiyeti çok tartışmalı ve Atatürk’ün dahi sofrasından kovduğu şaibeli bir adamın yani Reşit Galip denen daha sonra intihar etmiş ırkçı bir meczubun yazdığı metindir. Yani bırakın bu metnin hukuka uygunluğunu sağlıklı bir aklın dahi ürünü değildir. Bakın Reşit Galip denen kuvvetle muhtemelen dönme ve Türk olduğu dahi tartışmalı bu şahıs Türkleri nasıl tarif etmektedir: Birinci Türk Tarih Konferansı’nda Türk ırkının özelliklerini “uzun boylu, uzun beyaz simalı, düz veya kemerli ince burunlu, muntazam dudaklı çok kere mavi gözlü ve göz kapakları çekik değil, badem gözlü bir ırk” olarak tanımlayan Reşit Galip, biraz daha ileri giderek “Müslümanlık: Türk’ün milli dini” adlı tezinde, Hz. İbrahim, Hz. İsmail ve Hz. Muhammed’in Türk olduğunu iddia edecek kadar şirazesi kaymış biridir...
Pekiyi ne zaman yazmış? Adeta Türklüğün vazgeçilmez unsurlarından biri olduğu dahi iddia edilen bu metin ilk defa ne zaman duyulmuştur? Onu da Atatürk’ün manevi kızı Prof. Afet İnan’dan dinleyelim mi? Prof. Afet İnan ‘Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler’ adlı eserinde onu şöyle anlatıyor: “1933 yılının 23 Nisan Çocuk Bayramı idi. O, heyecanla Çankaya Köşkü’ne geldiği vakit, Atatürk’ün yanında bana bir kâğıt uzattı ve şunları anlatmaya başladı. Sabahleyin ilk bayramlaşmayı kızlarımla yaptım. Onlara bir şeyler söylemek istediğim vakit, bir and meydana çıktı. İşte Cumhuriyetimizin 23 Nisan çocuklarına armağanı’’ dedi. Yani Reşit Galip efendik kızlarına bir 23 Nisan sabahı aşka gelerek yazdığı manzumeyi, daha sonra bütün öğrencilere mecburi olarak okutmak için 1933 yılında bir genelge yayımlatmış. 1972 yılında, yine bir genelgeyle Andımız’a eklemeler yapılmış. And, 29 Ağustos 1972 ve 1997 yılında 2. defa değiştirildi. “Öğrenci Andı”nın günümüzde bilinmekte olan metni Millî Eğitim Bakanlığı Tebliğler Dergisinin Ekim 1997 tarih 2481 sayısında yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığı İlköğretim Kurumları Yönetmeliğinin 10. Maddesiyle belirlenmiştir. Yani önce 12 Mart sonrası ara rejim hükümeti sonra da 28 Şubat ara rejim hükümeti yeni ve uyduruk tadilatlarla öğrencilerimize cebren okutulmaya devam edilmiştir. Yani kafatasçı, ırkçı ve faşist bir zorba olan Reşit Galip in ürünü bir metin daha sonraları da iki askeri faşist darbe sonrası bir de tadil edilip ilavelerle okutulmaya mecbur bırakılmıştır.
Peki, bu Andımız da çok mu kötü şeyler yazmaktadır ki bu kadar kesim tarafından kaldırılması veya okutulması tartışılmaktadır. Öncelikle usul olarak ele alalım. Dedik ya bilimsel olmak zorundayız. Zira ‘’hayatta en hakiki mürşit (yol gösterici) ilimdir.’’ diye boşa mı söylenmiş? Hepimiz ilköğretimden geçtik. Karda, yağmurda, güneş altında her hafta başlarken ve Cuma günü biterken okunması zorunlu olan (ki bence de okutulmalı) İstiklal Marşına ilaveten bir de her sabah okul önünde toplu merasimlerde bu Andımız denen metni zorla küçük yavrularımıza okutmak ne kadar doğru? Ben şahsen kendi adıma açık hava da veya her gün, ayakta ve açık hava şartlarında; zorla Kuran ı Kerim okutulmasını dahi sabah sabah çocuklarımıza uygun bulmuyorum.
Ne bu kardeşim? Zorla neyin dayatması bu? O zaman bir kaç metin daha uydurup onları da okutturalım çocuklara. Diyelim ki Andımız da yazan tüm cümleler çok doğru ve çok güzel! Her güzel olan şeyi zorla çocuklara sabah akşam okutacak mıyız? Bu bilimsel midir sizce? Dünyanın hangi gelişmiş ülkesinde benzer uygulama var? Sabah akşam çocuklara, George Washington’a ve Amerikalılığa ya da Çar 1.Petrove Rusluğa veya Bismark’a ve Almanlığa bağlılık yeminleri mi ettiriliyor? Kaldı ki zaten Andımız yasaklanmıyor ki? Sadece zorla okutulması kaldırılıyor. Canı okumak isteyen günde 5 vakit sabah akşam okusun ve Irkçı zorba ve İstiklal Mahkemelerinin hukukçu olmayan faşist üyesi Reşit Galip’in ruhuna üflesin. Onunda ruhu belki şad olur. Ama zorlama yok! Hangi devirde yaşıyoruz yahu? 2. dünya savaşı ile 1. Dünya savaşı arasında ki Faşizm dalgasının ulusları kavurduğu yıllarda icat olmuş bir metni 100 sene sonra dayatmak neyin nesi?
Daha muhtevasına girmedim bakın... Hatta girmeyi de çok düşünmüyorum...Hukuk kaidesidir ve ‘’Usul Esasa mukaddemdir’’ yani önce usul gelir... Tek parti zorbalığını bize hatırlatacak ve aslen kendini Türk hissetmeyen vatandaşlarımızı da sabah akşam incitecek bir metni süngü zoru ile mi okutacaksınız çocuklarımıza? İşte irtica budur! Geriye dönmek budur! Ha doğru bir usul olsa tekrar ihya edelim. Hem hukuku bu kadar zorlamakta ne oluyor? Hukuka da saygı duyalım. Bu anayasaya da aykırıdır. Zorla dayatma ile insanları ikna edemezsiniz.
Vesselam...!
Facebook Yorum
Yorum Yazın