Amerika Seçimleri ve Cumhuriyetçi mi? Demokrat mı? Sorusunun Cevabı

Biraz seçim analizi yapalım. Hem de Dünya’nın en kolay takip edilebilen seçimi! Amerika Birleşik Devletleri’ni kastediyorum tabii ki.

Dünya’nın gözü önünde ve adeta canlı yayında şeffaf bir seçim izledik 6 Kasım 2012 tarihli. Bu seçimin önemi 2008’den fazla değilse bile ona yakın hatta aynısı kadardı. 2008 seçimleri U.S (Amerika) tarihinde ilk defa zenci bir başkanın başarısına ve iktidarına şahit olmuştu. Bu bir tesadüf mü idi? Veya Anglosaksonların üçüncü dünyanın ağzına bir parmak bal çalması mı idi? Yoksa devamı gelecek mi idi. Zenciler 1960’lı yıllardan beri verdikleri mücadelenin meyvelerini almaya başlamıştı. Ama bu bir defa da kalmamalı idi. Adeta kurumsallaşmalı idi. Öyle de oldu. Artık zencilerin Amerikan Halkı’nın tamamını yönetmesi olağan bir davranıştır. Bu konuda hiçbir kompleks kalmamıştır.

Benim asil üstünde durmak istediğim konu seçilen başkan’ın partisi yani Amerikan Demokrat Partisi. Mr. Barack Hüseyin Obama’nın bu partiden aday olmasıdır. Demokrat parti Amerikan Halkı veya tüm dünya için ne ifade etmelidir. Ya da Cumhuriyetçi Parti ile Demokrat Parti arasında ne fark vardır.

Geçtiğimiz ocak ayında (2012) dergimizin başyazarı Mustafa Albayrak’ın MÜSİAD’ın Yurtdışı Teşkilatlanma Çerçevesinde Amerika’da Washington D.C.’deki ziyaretlerinin birinde ATC (Amerikan Türk İş Konseyi) ne yapmıştı. Orada Direktör James Holmes (Aynı zamanda da 1992’de Grossman zamanında A.B.D.’nin Ankara’daki ikinci Büyükelçisi idi) ile sohbet etme imkanı bulmuştu. Hatta bu ziyaretin resim ve haberlerini ben de dergimiz Teknik Elektrik Postası’nda görmüştüm. Oradaki konuşmalarında Mustafa Albayrak Mr. James Holmes’e “Neden hep Demokrat Parti iktidarları gerek üçüncü dünya ülkeleri, gerekse İslam Dünyası ve bilhassa Türkiye için daha barışçıl ve dosthane gözüküyor da (en azında benim için) Cumhuriyetçi Partiden çıkmış Başkanlar daha savaşçı, işgalci gözüküyor diye sormuştu. (Reagan, Baba ve oğul Bush savaşçı ve işgalcilere örnek – Kennedy (1963), Clinton (1988 - 2000) ve Obama daha dosthane) Mr. James Holmes ise bunun tamamen bir tesadüf olduğunu Mustafa Albayrak’a söylemişti. ” Hatta hiç unutmam başyazarımız ona şu misali vermekten çekinmemişti; “Iraklı gazeteci ayakkabısını George W. Bush’a isabet ettirebilse idi Ortadoğu da buna üzülecek tek kişi bulamazdınız. Ama aynı ayakkabı Obama ya gelse idi milyarlarca insan üzülürdü. Zira Mr. Obama ezilmiş bir ırkın, rengin halkın sembolü olarak Başkanlık koltuğunda idi adeta. En azından
böyle algılanıyordu.”


Bu misal üzerine tercümeden sonra bayağı bir gülüşme olmuş aralarında. Burada benim işaret etmek istediğim şu ki Demokrat Parti’den çıkmış Başkanlar daha çok özgürlükçü, barış yanlısı iken (John F. Kennedy Türk dostu – Clinton’un Kosova’daki Arnavutları Sırp zulmünden kurtarmasını ve Obama’nın İslam Alemi ile Türkiye’ye özel önem vermesini, Bush’un işgal ettiği Irak’ı ve Afganistanı yavaş da olsa terk etmesini unutmayalım) Cumhuriyetçilerin daha emperyal bir politika izlemeleridir.

Ben Demokrat Parti geleneğini Türkiye’de de böyle görüyorum hep. CHP (yani Türkiye’nin sözde Cumhuriyetçileri) diyince aklıma 1950 öncesi yasaklar, baskılar ve tek parti diktatörlüğü gelirken, Demokrat Parti diyince de aklıma yasaların kaldırılması ve Menderes -  Özal - Erdoğan çizgisi geliyor. Bilmem yanılıyor muyum?