Alternatif Enerji Kaynakları

Çocukluğumdan beri hep bizi korkuturlardı. Petrol biterse ne yapacağız? 20. yüzyılın başlarında bulunan ve yüzyıl dünyayı sarsan; savaşlar çıkartan, ülkeler işgal ettiren petrol 21. yy da acaba biter mi diye hep endişelenmişizdir. 19. yy. sonunda 20. yy başlarında “sıcak çöllerdeki NEFT” diye şöhret bulan fakat daha sonra insanlık için ne kadar mühim bir keyfiyet taşıdığı öğrenilen petrol •21. yy’ın sonunu görebilecek mi idi?

Tabii ki insanlık ve canlı hayat arz yüzeyinde devam ettiği müddetçe •(ki kıyamet kopana kadar devam edecek) fosil atıklar ve buna bağlı petrol ürünleri olacaktır. Ama insanlığa gerekli olan enerji miktarının yanında bu fosil enerji kaynağı ihmal edilebilir bir enerji kaynağı olarak kalacaktır.

Bu halde hepimizin kafasına takılan konu petrole ya da diğer fosil enerji kaynakları olan doğalgaz ve kömür kaynakların bitiminden sonra “Ne yapacağız” sorusu idi. Hoş biz onyıllardır özelde Türkiye genelde de dünya insanı olarak bu endişeleri taşırken; Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın Taner Yıldız’dan bomba gibi müjdeli haberler gelmeye başladı. Önce 24 Ocak 2013’de Sayın Taner Yıldız; 2012 yılı içinde ülke sınırları içerisinde 57 petrol kuyusundan, yapılan sondajlar sonucu 11’inde petrol bulunduğu müjdesini verdi. 2013 yılında da petrol olarak Hakkari ve Şırnak’a odaklanacağını belirtti Sayın Bakan.

Tabii bu bilgi hemen akıllara şu senaryoyu getirdi yıllardır hafızalarımızın derinliklerinde olan; “Türkiye’de petrol var ama bize bu kuyuların üstünü betonla kapatmamız emrediliyor.” Acaba Lozan’da verilen sözler arasında Misak-ı Milli sınırları içerisinde petrol aramayacaksınız da var mı idi?

Neyse fazla derinlere inmeden Sayın Taner Yıldız’ın ikinci müjdesine kulak verelim; Konya Karapınar’da Maden Tetkik Arama Enstitüsünün (kurumunun) keşfettiği 1,8 milyar tonluk linyit rezervidir bu müjde.

Yine aynı günlerde Sayın Bakan bu linyit kömür rezervi için 8 milyar dolarlık bir yatırım yapılacağını ve bu yatırım sonucu Karapınar’daki kömür rezervinden iki Keban Barajı’na eşit olan yaklaşık 5.000 MW (megawatt) (Keban Barajı 2.400 MW) elektrik üretimi gerçekleştirileceğini ifade etti. Sayın Taner Yıldız bunu vaat veya sözde de bırakmayıp 15 Şubat günü BAE (Birleşik Arap Emirlikleri) ile 12 milyar dolar yatırımla Afşin – Elbistan’da 8.000 MW’lık elektrik santralinin yapımını içeren anlaşmayı imzaladı. Bu yatırımlarla bölgeden toplam 85 milyon ton/yıl kömür, karşılığında da 45 milyar kwh/yıl enerji üretilecek. Bu anlaşmaların hemen akabinde de çevreye duyarlı bir kömür işletmelerini bu bölgede (Afşin – Elbistan yöre havzasında) faaliyete geçireceklerini söyledi.

Şimdi bu iki müjde dahi Türkiye’nin önünü çok açmıştır. Yıllarca ülkeye nefes aldıracak iki müjdedir bu.

Bunlara ilave olarak yapılacak en büyük takviye tabii ki Nükleer Enerjidir. Mersin Akkuyu da Ruslara kurdurtulacak olan ve kısa sürede faaliyete geçecek olan bu nükleer tesisin hemen akabinde de ikinci nükleer tesis Sinop’ta üçüncüsü ise İğneada (Trakya’da) kurulması planlanmaktadır. Sadece Mersin Akkuyu’daki nükleer tesisimizin 4.800 MW kapasitesinde olacağını düşünürsek nükleer enerji üretiminin ve bununla kıyas yaptığımızda sadece Konya Karapınar’daki linyit kömür havzasının ne kadar büyük bir enerji kaynağı olduğunu öngörebiliriz.

Aslında ben bu iki müjdeyi verip diğer alternatif enerji kaynaklarını (bilhassa yenilenebilir enerji kaynaklarını) konu edinecektim ama sayfamız bu kadarına müsaade etti. İnşallah bu konuya gelecek ay 31 Mart sayımızda devam edelim, kısmetse.