Geçtiğimiz ay değindiğim ve asıl yenilenebilir enerji kaynaklarını hedeflemekle beraber Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımız Sayın Taner Yıldız’ın peşpeşe verdiği müjdeler sonucu kömür ve petrol rezervlerindeki harika haberlerin geniş yer tutmasından dolayı yeterince bahsetmeye vakit ve sayfamızda yer bulamamamız hasebi ile bu sayımıza sarkıttığımız konumuza devam etmeye çalışalım.
Malumunuzdur ki (ben de hep tekrarlıyorum ve tekrarlamaya devam edeceğim zira konu hayati bir öneme haizdir) arz yüzeyinde veya içinde bulunan enerji kaynaklarından birincisi ve maalesef raiç olanı, kıymetli gözükeni fosil enerji kaynaklarıdır. Maalesef diyorum zira bu enerji kaynağı arz yüzeyinde çok sınırlıdır ve birkaç on yıllık ömürleri kalmıştır. Başlıcalarıda petrol, kömür ve doğalgazdır. Biz bunlara çok kabaca geçen ay değinmiştik. Ama asıl hedef enerji kitlemiz diğer enerji kaynağımız olan dünyada “renewable energy” ülkemizde ise yenilenebilir enerji olarak adlandırdığımız; sürdürebilir, tekrar edilebilir olan doğal enerji kaynaklarıdır.
Bu konunun üzerinde neden bu kadar çok duruyorum veya ülke olarak duruyoruz / durmalıyız. Zira bu konu yani yenilenebilir enerji kaynaklarından istifade ilk yatırım yapıldıktan sonra yıllarca onlarca yıl bedava üretim yapılabilecek enerji kaynaklarıdır.
Güneş, rüzgar, su, akarsu, dalga, jeotermal, atıklar (katı-sıvı-gaz), çer-çöp aklınıza ne geliyorsa bize doğada bahşedilmiş enerji kaynaklarıdır. Bu kaynaklar sınırsızdır ve kıyamet kopana dek elimizin altındadır dersek abartmamış oluruz. O zaman bu kadar mühim bir enerji kaynağını ve de sonsuz diyebileceğimiz enerji miktarını es geçmemiz millet ve devlet olarak mümkün olabilir mi?
Ülkemiz milli bir enerji seferberliği içerisinde olacaksa (ki olmaktadır da şuan) bu en çok ve en kalıcı yenilenebilir enerji kaynakları üzerinden olacaktır. Bunların en başlıcaları rüzgar ve hidroelektrik santralleri (RES ve HES) ülkemizde süratle yaygınlaşmış ve nerede ise istihab hakları tükenmek Üzeredir. Ya da fazla abartmamak için şöyle diyelim; gerek RES’ler gerekse HES’lerde bugüne kadar yapılan santraller – yatırımlar kadar bir o kadar daha yatırım yapılabileceğini şahsen düşünmüyorum. Belki jeotermal ve atıklarla ilgili mevcutlara ilaveten çok daha fazla yatırım yapılabilecektir. Ancak RES ve HES’lerde çok ciddi yatırımlar yapıldı. Belki daha da yapılacak. Mesela ülkemizde 2012 yılı sonu itibarı ile elektrik üretimi 57072 MWdır. Bunun %30’u yaklaşık doğalgaz ve LNG vs.dir. (En acı olanı da budur tamamen ithaldir) Yani her 100 birim elektriğin 30’nu doğalgaz ithal ederek öyle üretmişiz. Pekiyi bu üretim sayılabilir mi? Biz tavanda elektrik yaktığımızı sanıyoruz ama aslında doğalgaz yakıyormuşuz da haberimiz yok!!! Bu miktar 17164 MWdır.
Termik santrallerden; 5470 MW, kömürden 12395 MW (bu üretim daha da artacağa benzemektedir son bulunan kömür yataklarından sonra), jeotermal (bu önemli ama az, zira yenilenebilirdir) 162 MWdır, barajlı hidrolik 14745 MW, hidrolik (akarsu) 4875 MW, rüzgar ise 2261 MWdır. Rüzgar %4’üne tekabül etmektedir. Başlangıçta emeklemektedir daha. Yapılacaklar daha vardır ama ben burada bir şeye dikkat çekmek istiyorum. Bu da güneş enerjisidir (GES). Güneş enerji santralleri maalesef sıfır (0) mertebesinde sayılır 3 yada 4 MW bile değildir. Bu da haritada yer almamaktadır. Oysa Türkiye bir güneş ülkesidir. Türkiye’nin güneş enerji potansiyeli 350 milyar kW/h dır. Bu Türkiye’nin elektrik tüketiminin tamamından (üretimi değil dikkatinizi celbederim - tüketiminin) %50 daha fazladır. Çünkü Türkiye’nin elektrik tüketimi 242 milyar kW/h dır. Türkiye’nin üretiminin ise 57.000 MW olduğunu yazmıştık.
Biz ülkemizin güneş enerjisinden yararlanabileceği potansiyelin yarısını veya çeyreğini değerlendirirsek bizim ülke olarak enerji açığımız kalmaz. İthalata dur deriz ve cari açık nerede ise sıfıra iner. Çünkü diğer enerji kaynaklarında da durum hep iç açıcıdır. İyiye gitmektedir. Almanya’nın bildiğimiz kadarı ile güneş enerji üretim kapasitesi 40.000 MW’a dayanmıştır. Geçtiğimiz yılı yaklaşık 33.000 MW ile kapamışlardı. Almanya sadece geçen yıl ocak ayından kasım ayına kadar 7300 MWdan fazla olan yeni fotovoltaj sistemler kurularak elektrik hatlarına bağladı.
Şimdi yer darlığından burada bırakıp gelecek aya da söyleyecek, yazacak sözümüz olsun diyorum.
Alternatif enerji kaynaklarına gelecek sayıda da devam edeceğiz inşallah.
Facebook Yorum
Yorum Yazın