Allah’ını Seven ’’Namaz Kılmasın’’

Hoş geldin ramazan ayı. İçinde Kur’an indirilen ay da Kur’an-ı okuyup faydalanmayı ümit ederek asıl konuya girelim.

Konumuz farz olan sabah namaz vakitleri ile alakalıdır. Son birkaç ramazandır malum ciddi tartışmalar oldu. Tartışmalar genelde sahur ve imsak vakti odaklıydı. İmsak vakti ile fecr (şafak sökümü) arasındaki yaklaşık bir saati aşan farktan konuşuldu. Ben bu tartışmalara girmeyip sabah namazın vakti ekseninde yaptığım gözlem ve çalışmaları sizinle paylaşmak istedim.

Nisa suresi 103 ayetinde cenabı Allah; ‘’Namazı kıldınız mı, gerek ayakta, gerek otururken ve gerek yan yatarak hep Allah’ı anın. Güvene kavuştunuz mu namazı tam olarak kılın. Çünkü namaz, mü’minlere belirli vakitlere bağlı olarak farz kılınmıştır’’.

Namazın belirli vakitlerde farz kılındığını söyleyen Kur-andan yola çıkarak sabah namazının Kur-an ve sünnet bütünlüğünden fıkhını öğrenmeye çalışalım.

Sabah namazın vaktinin ne olduğunu ve ne olması gerektiğini diyanet işleri başkanlığının http://www.diyanet.gov.tr/yayin/basiliyayin/ydinikavramlaryazdir.asp?id=475 adresinde yazılan tarifi okuyalım.

FECR:  Sözlükte "yarmak, bir şeyi ikiye ayırmak, fışkırmak, açığa çıkmak" anlamlarına gelen fecir, isim olarak güneşin doğmasından önce beliren tan yeri ağarmasını ifade eder. Türkçe'de şafak sökmesi, gün ağarması denilen bu olay, gece ile gündüzün birbirinden ayrıldığı vakittir. Fecr-i kâzip ve fecr-i sâdık olmak üzere iki türü vardır.
 
Fecr-i kâzip, yalancı fecr demektir. Fecrin doğuşundan önce, ufukta göğe doğru dikine yükselen aydınlık için kullanılan bir tabirdir.

Fecr-i sâdık, hakîki, gerçek fecir demektir. Gece karanlığının kaybolmaya başlayıp güneş ışığının belirtilerinin görünmeye başladığı, ufuktaki aydınlığın enlemesine, uzunlamasına ufka yayıldığı vakittir.

Hz. Peygamber, "ne Bilal'in ezanı, ne de ufuktaki dikine göğe doğru yükselen aydınlık sizi sahur yemekten alıkoysun. Işık şu şekilde (yatay olarak) yayılıncaya kadar yiyin." buyurmuştur (Buharî, Ezan, 13; Müslim, Sıyam, 39).
 
Gündüzün başlangıcı olan fecr-i sâdıkla, sabah namazının vakti girer ve imsak vakti başlar. (İ.P.)

Hanefi, Şafii, Maliki, Hanbeli ve hatta caferi Mezhebinde’de görüş diyanetle aynı olup muhalif değillerdir.

Kur’an-ı Kerim Bakara Suresi 187. Ayetinde ’’Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helâl kılındı. Onlar, size örtüdürler, siz de onlara örtüsünüz. Allah, (Ramazan gecelerinde hanımlarınıza yaklaşarak) kendinize zulmetmekte olduğunuzu bildi de tövbenizi kabul edip sizi affetti. Artık eşlerinize yaklaşın ve Allah’ın sizin için yazıp takdir etmiş olduğu şeyi arayın. Şafağın aydınlığı gecenin karanlığından ayırt edilinceye (tan yeri ağarıncaya) kadar yiyin, için. Sonra da akşama kadar orucu tam tutun. Bununla birlikte siz mescitlerde itikâfta iken eşlerinize yaklaşmayın. Bunlar, Allah’ın koyduğu sınırlardır. Bu sınırlara yaklaşmayın. Allah, kendine karşı gelmekten sakınsınlar diye, âyetlerini insanlara böylece açıklar.’’ Diyanet İşleri Meali

Yine aynı ayetin Elmalılı Hamdı YAZIR tercümesi şöyledir; ’’Ta fecrin beyaz ipliği siyah iplikden size seçilinceye kadar yiyin, için’’
 
Şimdi asıl mesele sahur vaktinin bir saat erken veya bir saat geç yeme içme meselesi olmadığını, sabah namaz vaktinin girip girmediği konusunu anlamaya çalışalım. Ben yukarıdaki ayet, hadisler ve yorumların doğru olduğunu, problemin bu günkü uygulamada olduğuna müşahede ettim. Bunu üzerine bizzat kendim gözlem yapmaya karar vererek şu soruları sordum kendi kendime!
 
Peygamber ve arkadaşları saat icat edilmeden önce imsak vaktinin mutlaka göreceli bir işaretin ardından tespit etmeleri gerekiyordu, nasıl gördüler ve ne gördüler? Çöldeki bir çoban, sabah namaz vaktini nasıl öğrenecek? Metropol şehir ışıkları fecrin ışıklarını örter mi? Fecri görmek için mutlaka filozof olmak veya rasathane olması mı gerekiyordu? Allah ayetinde ‘’sizce’’ dediğine göre muhatab benim ve bakmalıydım. Bu sorulara cevap vermek için 2 saatimi feda ettim, gözlem yapmaya karar verdim.

Ve 24.03.2013 tarihinde İstanbul Bakırköy sahilinde bir gözlem yaptım. Fecrin ne olduğunu ve neye benzediğini gördüm ve resimledim.


                                                         
Bu gözlem tarihinde diyanet imsak vaktini saat 04:27 olarak belirtmişti. Oysaki sol üstteki resimde manzara hala karanlık. Gecenin belirtilerinin tamamı mevcuttu. Namaz vakti girmemiştir. Saatin olmadığı bir ortamda çölde veya şehirde küçük veya büyük herkesin rahatlıkla görebileceği, anlayabileceği fecrin, orta resimdeki gibi namaz vaktinin girdiği vaktidir. Bu anı herkes müşahede edebilir ve anlayabilir. Çünkü cenabı Allah kendisine her gün için yapmamızı istediği bir ibadeti için bize zorluk istememiştir. Üst sağ resimdeki güneşin doğuşu olup sabah namazının bittiği vakittir. O andan sonra namaz kazaya kalır.
 
Açıklığa kavuşan meselede nasihatim şu olacaktır. Bizim ne bağla nede bağcıyla işimiz olmaz, biz üzüme bakarız. Sadece oruç vaktinden önce açıldığı zaman o orucun olmayacağı gibi, namazında vaktinden önce kılınacağı zaman geçersiz sayılacaktır. Benim yaptığım gözlemin aynısını herkes kendi evinden veya terasından bakmasını mutlaka tavsiye ediyorum. Ben buna, şuna uydum mazeretini kaldırsın. Her kişi kendi hesabını kendisi vereceği, hiç kimsenin kendi günah yükünü başkasına atamayacağını, atsa dahi kabul edilmeyeceğini kur’anımız şöyle diyecek:

‘’Hiçbir günahkâr başka bir günahkârın yükünü yüklenmez. Günah yükü ağır olan kimse, (bir başkasını), günahını yüklenmeye çağırırsa, ondan hiçbir şey yüklenilmez, çağırdığı kimse yakını da olsa. Sen ancak, görmedikleri hâlde Rablerinden için için korkanları ve namaz kılanları uyarırsın. Kim arınırsa ancak kendisi için arınmış olur. Dönüş ancak Allah’adır..(fatır;18)

Bundan hasep herkes bir gününün birkaç saatini feda edip gözlemini yapsın, kanaat getirene kadar araştırsın. Ve bu işi birilerini boynuna atmasın. İşinizi garantiye alacak bir yöntemde söyleyi verelim, umulur ki doğruya isabet ederiz. Tartışmalara girmeden Ramazanda sahuru bir veya iki saat önce keserseniz şayet, kesin problem olmaz. Ama namazı ezanın hemen ardında kılmayın. Ramazan İmsakiyesi güneş doğumu doğru. Güneşin doğuşunu baz alarak, güneşin çıkmasına en fazla 40 dakika alıp o aralıkta namazımızı kılarsak garantilemiş oluruz.

Allah’ını seven vakti girmeden namaz kılmasın. Heba olur, yazık olur.  İmsak vakti ve sabah namazı vaktinin arasındaki zaman aralığında; anlamak ve yaşamak için Kur’an-ı Kerim-i kendi dilimizde tercüme edilen Türkçe, Kürtçe veya Boşnakça’dan okumamızın en az Arapça kadar elzem ve zaruri olduğunu hatırlatmak istedim. Kendilerine kitap (Kur’an Kerim) gönderilenlerin, kitaplarını okumamakla kitapsız kalacaklarını, olacaklarını ve yaşayacaklarını unutmasınlar. Ramazanı Şerifleriniz hayırlı olması temennisiyle.