90’lardan itibaren gücünü iyi kullanan internet teknolojisi tüm sektörlerin kurtarıcısı oldu. Hızlı veri girişi, anında araştırma, para transferleri gibi birçok farklı alanda ihtiyacımızı gören internet adeta evimizin bir ferdi gibi oldu.
Hal böyleyken internetin gücünün farkında olan alan adı simsarları özellikle tanınış firmaların alan adlarını kullanarak haksız kullanımlara yol açmıştır.
Alan adları, hukukun birkaç dalında çeşitli hak ihlallerinin ortaya çıkmasına sebep olabiliyor. Örneğin haksız rekabete yol açabilir, birinin ismine tecavüz teşkil edebilir, marka hukukunun ihlaline sebep olabilir.
Alan adları bugüne dek en fazla “domain grabbing”ler ile gündeme gelmiştir. Birçok ünlünün, firmanın ismi alan adı olarak alınmış ve sonra bunlara satılmaya çalışılmıştır. Buna karşı isimleri alan adı olarak olarak alınanlar merkezi Cenevre’de bulunan WIPO gibi örgütler nezdinde başvurularda bulunmuşlar ve bazıları alan adlarının kendilerine transferini sağlamışlardır.
Dünya’da uluslararası alan adları ile ilgili yaşanan aksaklık ve ihtilaflarda başvurulması gereken kurum WIPO’dur. 2011 yılı sonunda ülkemizden WIPO’ya toplam 68 yeni dava başvurusu yapılmıştır. Bugüne kadar kayıtlı dava sayısı ise 323.
Özellikle internetin gücünün giderek artması ve bilinçlenmemiz bizi yapılan dava başvurularında ülke olarak 12.sıraya taşımıştır. Son günlerde konuşulan XXX uzantılı yetişkin içerikleri serbest kılan domain satışlarında ilk 20 günde 4 adet .xxx davası açılmıştır.
Sonuç olarak yazımızın başında belirttiğimiz gibi nasıl ki markamız bizim kimliğimizse artık alan adlarımız da bizim kimliğimiz durumundadır.
Günümüzün en etkin reklam, pazarlama ve tanıtım aracı olan internetin aynı zamanda firmaların prestij arenası olduğunu unutmamalıyız. Bu kadar önem arz eden bir ortamda alan adımızın bize hizmet ediyor olması çok önemli. Yıllarca emek vererek markalaştırdığınız firmanızın veya ürünlerinize ait alan adlarının farklı kişilerin elinde olması en büyük tehlikedir.
Markalarımızı korumak dileğiyle.
Facebook Yorum
Yorum Yazın