-7 HAZIRAN SEÇIM SONUÇLARI- AK PARTI’NIN METAL YORGUNLUÄžU
7 Haziran seçimleri doÄŸu ve güneydoÄŸuda ki bazı arızi haller dışarıda tutulursa dürüst ve adil bir seçim olmuÅŸtur. Türkiye 1950’den beri güvenilirlik oranı yüksek seçimler gerçekleÅŸtiriyor. Son seçimlerde hile yapılacağına iliÅŸkin, yerel ve ulusal medya kuruluÅŸlarının ve kurumlarının seçim öncesi yaymaya çalıştığı tereddütlerin gerçekleÅŸmediÄŸi görüldü. DoÄŸrusu bu kuruluÅŸ ve kurumlar Türkiye’nin çok partili hayatın baÅŸlangıcından itibaren dürüst seçimler yaptığını biliyorlardı. Ancak kuruluÅŸunun birinci yılında 2002’de iktidar olan, o günden bu yana girdiÄŸi bütün seçimleri oyunu arttırarak kazanan AK Parti’yi seçim yoluyla yenemeyeceklerini düÅŸündükleri için seçimlerin ÅŸaibeli olduÄŸu yalanını yayarak seçim dışı yollarla iktidarı deÄŸiÅŸtirmeyi düÅŸünüyorlardı. Ancak AK Parti’nin seçimlerden tek başına iktidar çıkmayacağı anlaşılınca bu giriÅŸimlerinden vazgeçtiler.
7 Haziran seçimlerinde hile yapılacağı iddialarının hiçbir saÄŸlam temeli yoktu. “Ä°ftira at, iz bırakır” kabilinden, asla iyi niyet taşımayan operasyonel bir düÅŸünce idi sadece. AK Parti ve onun temsil ettiÄŸi kesimlere nefret duyan gözü dönmüÅŸ çevrelerin, AK Parti’nin muhtemel bir seçim zaferi halinde seçimlerin meÅŸruiyetine gölge düÅŸürmek için hazırlanmış bir tezgah idi. Seçim sonuçları Türkiye’nin diktatörlüÄŸe doÄŸru gittiÄŸi, hatta diktatörlükle yönetildiÄŸi tarzındaki algı oluÅŸturmaya dönük iddiaların da hiçbir gerçekliÄŸi olmadığını ortaya koydu. Dürüst ve adil seçimlerin yapıldığı bir ülkede diktatörlüÄŸün olamayacağı bilinen bir gerçekti. Seçimle gelenin, seçimle gittiÄŸi bir ortamda diktatörlük yeÅŸermeyeceÄŸi de biliniyordu. “Sandık demokrasisi, demokrasi sandıktan ibaret deÄŸildir”
diyerek, seçim dışı yollarla iktidardan kurtulmaya çalışan demokrat(!) geçinenlerin ne kadar cahil durumda kaldıklarını ortaya koydu seçim sonuçları. Demokratik sistemin ana omurgasının halkın seçimi olduÄŸu bir kere daha tescillendi. “Sandık demokrasisi” diyerek sandığı küçümseyenler sonuçlar kendi istedikleri biçimde gerçekleÅŸince mahcup bile olamayarak sonuçları sahiplendi. 7 Haziran sürecinde yazılan yazılar ve ortaya konulan düÅŸüncelerden yola çıkılarak hazırlanacak olan bir tez, Türkiye’nin aydınlarının ve entelektüel birikiminin kalitesi konusunda ufuk açıcı sonuçlar ortaya çıkardı.
Sistem gereÄŸi, son sözü seçmenin söylediÄŸi bir iklimde kimse seçmeni küçümseme, seçmene küsme ve seçmeni nankörlük ve benzeri kelimelerle iteleme hakkına sahip deÄŸildir. Seçimlerle ilgili dikkat çekici bulunan bu genel durumları belirttikten sonra seçimlerin hem birincisi hem de maÄŸlubu kabul edilen AK Parti’ye ve seçim sonuçlarına iliÅŸkin bazı deÄŸerlendirmelerde bulunabiliriz.
Seçimin Belirgin Bazı Özellikleri
1- Partiler seçime halktan iktidar onayı almak için girerler. Bu seçimde AK Parti’nin dışında iktidar olmak iddiası ile seçim kampanyası yürüten ikinci bir parti yoktur. CHP dahil bütün partiler stratejilerini AK Parti’yi iktidardan indirmek esası üzerine kurdular. Bu baÄŸlamda, partiler uygulanabilir halktan oy istemek yerine iktidar partisini yıpratacak söylemleri dolaşıma soktular.
2- Bu seçimler Türkiye de bugüne kadar yapılmış seçimlerden çok farklı olarak sadece içerinin seçimi olmadı. Bir yanda AK Parti’nin iktidarının devam ettirmesini isteyen bölge halkları vardı. DiÄŸer yanda AK Parti’yi iktidardan düÅŸürmek isteyen ve bu baÄŸlamda içeri ile kombine çalışan küresel güçler güçler ve medya vardı. Birincisi temenni ve dualarla sahnedeydi, ikincisi ise fiili yardımlarla ve iliÅŸkilerle durumu etkilemeye çalışıyordu. Dolayısıyla bu seçimler sadece içerideki hükümet deÄŸiÅŸimi ÅŸeklinde yorumlanamaz. Bölgesel bazda sonuçları, muhtemel geliÅŸmelere etkileri dikkate alınarak deÄŸerlendirilmelidir.
3- CHP uzun zamandan beri ilk kez sahici bir siyaset yapma teÅŸebbüsünde bulundu. CHP genellikle tabii müttefikleri olan ordu, hukuk kurumları ve üniversitelerin desteÄŸi ile seçimlere girerdi, dolayısıyla onların hassasiyetlerini dillendiren seçim kampanyaları yapardı. Ä°rtica, gericilik ÅŸeriat ve benzeri kavramlar seçim kampanyalarının vazgeçilmezleriydi. 2010 referandumu sonucunda CHP ile tabii müttefiklerinin arasındaki mesafe açıldığı, bahsi geçen vesayet kurumlarının etkisinin adeta yok derecesine düÅŸtüÄŸü, dolayısıyla birebir halkla yüz yüze gelindiÄŸi için CHP bu seçimde sahici siyaset yapma durumunda kalarak, iktidar olabilmek için doÄŸrudan halktan oy istedi. Bu
baÄŸlamda CHP, 7 Haziran seçimleriyle siyaset sahnesine avdet etti demek yanlış olmaz.
4- Kürt meselesi hiçbir zaman sadece iç mesele olmamıştı. Ancak bu seçim sonuçları Kürt sorununun öyle sadece etnik bir iç mesele olmadığını, bölgesel çatışmalar da devreye sokulan, hassaten Türkiye coÄŸrafyasına yönelik üzerinde ciddi hesapların yapıldığı bir dış mesele olduÄŸunu daha açık bir ÅŸekilde ortaya koydu. Bu da çözüm süreci dahil Kürt sorununa iliÅŸkin tüm konuların yeniden teenni ile ele alınmasını, gözden geçirilmesini, saÄŸlamaların yapılmasını gerektiriyor. 5- “Dünün güneÅŸi ile bugünün çamaşırı kurutulmaz” sözünün önemi bu vesile ile bir kez daha ortaya çıktı. Türkiye gibi hızla deÄŸiÅŸen, ÅŸehirleÅŸen ve orta kesimin çoÄŸaldığı hareket halindeki bir toplumda toplumun nabzının kısa aralıklarla tutulmasının elzem olduÄŸu anlaşıldı. “Dün sana çok ÅŸeyler yaptım” söylemi bugün ne yapacağını söylediÄŸinde anlam kazanıyor. Yani bugün toplumun istediÄŸini ve yapılması gerekeni söylerken bunu yapabileceÄŸinin delili olarak dün yaptıklarını söyleyebilirsin. Yeni bir vaat de bulunmadan dün yapılanları tekrar etmek baÅŸa kakmak gibi anlaşılma tehlikesini barındırıyor. Mevlana’nın söylediÄŸi gibi “Dün dünde kaldı cancağızım ÅŸimdi yeni ÅŸeyler söylemek lazım.”
AK Parti’ye Ä°liÅŸkin Gözlem ve DüÅŸünceler
AK Parti kendisinden sonraki iki partinin CHP ve MHP’nin toplamı kadar oy almasına raÄŸmen bu seçimin maÄŸlubu olarak ilan edilmiÅŸtir. Elbette tek başına iktidarı yitirmek bir baÅŸarı olarak nitelenmez. Ancak maÄŸlup ilan etmek te sorunlu ve aşırı bir deÄŸerlendirme belki. Seçim yoluyla iktidardan düÅŸürülmesi imkansız görünen bir partinin tökezlemesi, onun devrildiÄŸi, yere kapaklandığı ÅŸeklinde sevinçle, hayretle karışık aşırı bir yoruma tabi tutuldu rakipleri tarafından. Aynı ÅŸaÅŸkınlık burnu havada gezen, önü dolu çukuru görmeyen bazı partililer de var. Ahalinin mutlaka kendilerini destekleyeceÄŸi çünkü kendilerinden daha iyisinin olmadığı vehmi ve ‘kibri’yle hareket ettikleri için alınan sonuçtan dolayı ÅŸaÅŸkınlar. Partide, ÅŸaÅŸkınlıklarını ve kibirlerini, ahalinin nankörlüÄŸü söylemine vardıran -sayısı azda olsa- bir insan unsurunun varlığı da bir gerçek.
1- AK Parti tek başına iktidarı kaybetmiÅŸ olmasına raÄŸmen hâlâ Türkiye’nin birinci partisidir. Kendinden sonra gelen CHP ve MHP’nin toplamı kadar oy almıştır. Aynı zamanda diÄŸer partiler bölge partileri hüviyeti taşırken, AK Parti güneydoÄŸudaki ciddi oy kaybına raÄŸmen Türkiye partisi olma hüviyetini taşıyan yegane partidir.
2- Bu seçim AK Parti’nin geçici bir parti olmadığını ortaya koymuÅŸtur; %41 oy bütün olumsuz ÅŸartlara raÄŸmen bu partiye verilmiÅŸtir. Bu orandaki bir oy olaÄŸanüstü yanlışlar yapılmazsa AK Parti’nin Türkiye siyaset sahnesinin belirleyici bir unsuru olmaya devam edeceÄŸini göstermektedir.
3- AK Parti siyaset sahnesinin en önemli elemanı olma hüviyetini muhafaza etmesine raÄŸmen hakim parti olma durumunu kaybetti. Bu durumda Türkiye açısından önemli olduÄŸuna inandığımız baÅŸkanlık sistemi tartışmalarının fikri düzlemde deÄŸilse bile siyasi düzlemde gündemden düÅŸebileceÄŸini söyleyebiliriz. Bununla beraber CumhurbaÅŸkanı, halk tarafından seçilmiÅŸ bir kiÅŸi olarak siyasetin önemli bir aktörü olacak. Ancak siyasete direkt olarak müdahale edebilmesinin fiili imkanı en azından ÅŸimdilik görülmüyor.
4- Bu seçim sonuçları barajın iÅŸlevsiz hale geldiÄŸini açık bir ÅŸekilde göstermiÅŸtir. Zaten çok ta adaletli olmayan %10’luk barajın makul seviyelere çekilmesi teklifinin AK Parti tarafından gündeme getirilmesi siyaseten de hukuken de doÄŸru olur.
5- AK Parti’nin iktidarının ilk yıllarında sistemin güçleri ve kurumlarının yaptıkları haksızlıklara ezik bir dil ve
tavır ile deÄŸil üst perdeden yüksek sesle karşılık verilmesi istiskale uÄŸrayan kitlelerin gönlüne su serpiyor ve onlara güven aşılıyordu. Ancak 2010 referandumunun akabinde muktedir olmanın yolları açıldıktan sonra bu dilin kullanımı 30 yaÅŸ altı insanların önemli bir kısmına itici/hırçın geldi. Ve bu agresif dil siyasal rakipler tarafından ‘muktedirin otoriterleÅŸmesi’ olarak takdim edildi, maalesef kitlede karşılık buldu.
6- Yolsuzluk meselesi en yıkıcı söylemlerden oldu. 17-25 Aralık olaylarında kitle yolsuzluk olduÄŸuna inandığı halde, yolsuzluk iddialarının yolsuzluÄŸu önlemek için deÄŸil AK Parti’yi devirmek için bir silah olarak kullanıldığını gördüÄŸü için AK Parti’ye sırtını dönmemiÅŸti. Yani ehemmühim tercihini yaptı. Ehemmiyetli olanın, siyasetin dış saldırıdan, operasyonel giriÅŸimlerden korunması gerektiÄŸini düÅŸündü. Kitle AK Parti’nin daha sonra mühim olanın yani yolsuzluk iddialarının üzerine gideceÄŸini ümit etti ama beklenen olmadı, hep askıda tutuldu. Yolsuzlukla suçlananlar aklanma ihtiyacı duymadan toplumda dolaÅŸmaya devam ettiler. Bu tavrın, AK Parti’nin kitle nezdinde aldığı sonuçta önemli etkisi olduÄŸunu görmek gerekiyor.
7- Seçimlerde AK Parti karşısında, meÅŸru siyasal partilerin dışında, iç ve dış güçlerin oluÅŸturduÄŸu bir koalisyonun olduÄŸu yadsınamaz. Tarih sahnesine bir özne olarak dönmeyi amaç edinmiÅŸ, bu anlamda doÄŸruda yapmış olan bir partinin bu koalisyonların oluÅŸmasını sürpriz karşılamaması gerekir. Bunları kitleye ÅŸikayet üslubu içinde deÄŸil, bir özgüven içinde anlatması, kitleyi bilgilendirmesi gerekirdi. BeÅŸ sene önce kitlede karşılık bulan ‘ÅŸikayet üslubu’ ÅŸimdi aynı karşılığı bulmamıştır, bir nevi ‘iktidarsın, çaresini bul artık!’ diyerek biraz kayıtsızlıkla karşılanmıştır. AK Parti’ye yakın duran medya da bu koalisyonun ne olduÄŸu, kimlerden müteÅŸekkil olduÄŸu, ne yapmak istediÄŸini ayrıntılı olarak ortaya koyup kitleyi bilgilendirmemiÅŸtir. O da aynı ÅŸikayet üslubunu istisnalar hariç gayet laubali bir ÅŸekilde tekrar etmekten baÅŸka bir ÅŸey yapmamıştır!
8- Bu baÄŸlamda daha fonksiyonel, daha iÅŸlevsel, yol açıcı, ufku gösterici bir medya düzenine ihtiyaç olduÄŸu görülmüÅŸtür. Ä°nternet bilgilerinin ve siyasi demeçlerin ötesinde kamuoyu oluÅŸumuna katkıda bulunacak acar bir medya acil bir ihtiyaç olarak kendini göstermiÅŸtir.
9- Bu seçimin AK Parti açısından en önemli sonucu Kürtlerin oyunun AK Parti’den yüksek bir oranda gitmiÅŸ olmasıdır. Bu sadece AK Parti’nin deÄŸil, Türkiye’nin de sorunudur. Oyların yitirilmesinde, DoÄŸu ve GüneydoÄŸu Anadolu’da saÄŸlanamayan kamu otoritesinin imkan verdiÄŸi örgüt baskısının payı olduÄŸu söylenebilir. Ancak, yüksek oranlı oy kaybının tek sebebi deÄŸildir. Yoksa Urfa, Ä°stanbul, Ä°zmir’deki oy kaybı nasıl izah edilecek? Öyle veya böyle, bilinçli tercihle bir oy kayışı söz konusudur. Bu oyların doÄŸru analizinin yapılarak gerekli politikaların üretilmesi elzemdir. Bu kayıştan hareketle halka küsülemez. Sorumlu kiÅŸilerin, “Kürtler bu aÅŸamadan sonra ancak çözüm sürecinin filmini yaparlar” gibi yorumlarla, halkın demokratik tercihini karalayıcı, hiçe sayıcı tepkisel ifadeler kullanması bu oyların daha da kalıcılığına sebep olur.
10- Dış politika, Kürt sorunu, eÄŸitim ve hukuk sorunlarında siyasi karar mekanizmalarına tercihler sunabilecek düzeyli müstakil çalışma gruplarının oluÅŸturulması uygun olur. Sahici bir siyasetin oluÅŸumuna malzeme temin etmesi gereken bu mekanizmalar, bürokrasi karşısında siyasetçinin elini güçlendirecek, onu sadece makam gücüne mahkum olmayacak bir güce kavuÅŸturacaktır.
11- AK Parti Türkiye’yi tarihe özne olarak döndürme söylemi ile özgün bir yere sahiptir. Bu, partinin sıradan olmasını engelleyen önemli bir söylemdir. AK Parti karşısında oluÅŸan, büyük oranda dış unsurların etkin olduÄŸu koalisyon bu söylemin karşıtıdır.
AK Parti’yi bu misyonik söyleminden vazgeçirecek, bunun eylem düzeyine gelmesinin yolunu tıkayacak herhangi bir iÅŸbirliÄŸi veya ortaklık AK Parti’yi hadım etmek anlamına gelir. AK Parti açısından hiçbir getirinin karşılayamayacağı bir bedeldir bu. Asla kabul edilmemelidir.
12- Sayın cumhurbaÅŸkanı AK Parti’nin kurucu baÅŸkanıdır. Kitle nezdinde yaygın ve derin bir karşılığı vardır. Kim ne derse desin toplumsal bir güvene, karizmaya sahiptir. Son seçim döneminde sadır olan birtakım hatalarını tekrar edip durarak cumhurbaÅŸkanının itibarının zedelenmesine asla fırsat verilmemelidir, meÅŸruiyetine asla gölge düÅŸürülmemelidir, yeri saÄŸlam tutulmalıdır! Ayrıca AK Parti’ye emeÄŸi geçmiÅŸ sayın Abdullah Gül gibi deÄŸerlere gereken önemin verilmesi bir hakkaniyettir, vefadır. Karşı mukabelede hakkaniyetli olmalıdır. Unutulmamalıdır ki hakkaniyet kadim bir deÄŸerdir. Kadim deÄŸerler kalıcıdır. Onlara dayanan eylemler ve davranışlar kalıcıdır. Kadim deÄŸerleri dikkate alan, baÄŸlı kalan siyaset siyaset kavramına paha biçilmez bir deÄŸer katacaktır.
Sonuç
Normal ülkelerde, yani doÄŸru usulle seçimlerin yapıldığı, seçimle iktidarların deÄŸiÅŸtiÄŸi ülkelerde bir iktidar iki veya üç dönemde deÄŸiÅŸir. Bizde de olan budur. Üç seçim oyunu artırarak iktidar olan AK Parti, dördüncü dönemden de dokuz puanlık oy kaybına raÄŸmen birinci parti olarak çıkmıştır, ancak seçim sisteminin azizliÄŸiyle yüzde 41 oyuna raÄŸmen iktidar çoÄŸunluÄŸuna sahip olamamıştır. Beklenti yüksek olduÄŸu için bu normal durum çok anormal karşılandı. GörüldüÄŸü kadarıyla AK Parti bir metal yorgunluÄŸuna uÄŸradı. Ä°kinci yarıya yorgun ve aksayan unsurlarını revize ederek, ortak aklı devreye koyarak girdiÄŸi takdirde kaybettiÄŸine tekrar kavuÅŸacaktır.
Facebook Yorum
Yorum Yazın