Kürt ve Türk milliyetçilerinden oluÅŸan iki zıt kesimi, bir partide buluÅŸturan aynı ÅŸey olmadığı gibi, ayrılmalarına neden olan da aynı ÅŸey deÄŸildir. AK Parti, sırf bu açıdan bile bakınca, diÄŸer partilerden farklı.
7 Haziran seçimlerinde AK Parti oylarındaki dokuz puanlık düÅŸüÅŸün nedeni, büyük oranda HDP’ye giden Kürt oyları ve bir kısmının da MHP’ye giden milliyetçi oylar olduÄŸu görülüyor. Yeni seçmen kitlesini de hesaba kattığımızda, ciddi bir oy kaybından söz edebiliriz. Bununla beraber AK Parti, kendisiyle yarışında bu kez baÅŸarısız ancak seçimin, birinci partisidir.
Kürt ve Türk milliyetçilerinden oluÅŸan iki zıt kesimi, bir partide buluÅŸturan aynı ÅŸey olmadığı gibi, ayrılmalarına neden olan da aynı ÅŸey deÄŸildir. AK Parti, sırf bu açıdan bile bakınca, diÄŸer partilerden farklı. Bir ideoloji, kimlik ya da bölge partisi deÄŸil; hayır din partisi de deÄŸil. Hatta, muhafazakar (dini açıdan) görüntüsüne raÄŸmen Türkiye’nin en özgürlükçü partisi.
Askeri vesayete son verme, Kürt kimliÄŸini tanıma, andın kalkması, Ermenilerden özür, vakıf malları iadesi ve baÅŸörtüsü sorununu çözmek, yazıldığı kadar kolay iÅŸler deÄŸildi; iktisadi ve sosyal politikalardaki baÅŸarılarını hiç katmadan da, haklarını teslim etmek gerekir. Üç dönem Hükümet olması ise dünyadaki az örneklerden biridir. Bu oldukça yorucu ve yıpratıcı bir süreçti ve bazı hataları yapmak da kaçınılmazdı. Buradan yola çıkarak, bu seçimde giden Kürt oylarını anlamak için Diyarbakırlı bir taksi ÅŸoförü ile yaptığımız sohbeti paylaÅŸmak istiyorum. Elbette söyledikleri tüm Kürtler için geçerli deÄŸil ancak, önemli bir veri olduÄŸu kanısındayım. Elli civarı yaÅŸlarda, dindar, ekmeÄŸinin derdinde, üç çocuklu bir aile babası. Soru-cevap olarak aynen aktarıyorum:
Seçim sonuçlarını nasıl buldunuz?
Barajın geçilmesi, bizi sevindirdi ama AK Parti, tek başına iktidar olsa, ekonomi için iyi olurdu.
Kürtler, neden AK Parti’den vazgeçti?
ErdoÄŸan, Kürt sorunu bitti dedi; nerdeeeee bitti!
Ret ve inkar politikaları devam ediyor mu?
Yok, Allah razı olsun, çok doÄŸru iÅŸler yaptı ama ÅŸimdi; Kürt sorunu yoktur, devlet müzakere yapmaz, masa yok deyince… Zaten Anayasa da yok, güvenimiz sarsıldı.
BaÅŸka?
ZerdüÅŸt dedi, “bunlar” ZerdüÅŸt, biz Müslümanız..
HDP çizgisini mi kast etti acaba?
( Onayladığım sonucunu çıkarmayın)
Ama onlar da Kürt, akrabamızdır çoÄŸu, incindik! GeçmiÅŸimiz öyle diye, incitmek mi lazım.. Kur-an’ı sallıyor, sanki biz Müslüman deÄŸil miyiz! Ooo meydanlarda ne alimler vardı!
HDP’nin ittifak ettiÄŸi yapılar ve bazı adaylar için ne düÅŸünüyorsunuz?
Oy almak için. Mecburdu ne yapsın! EÅŸcinseller de Allah’ın kulu, yazıktır, kadınlar hep onlara oy verdi.
Barajı aÅŸmak, bu kadar önemli miydi? (bağımsız da girebilirlerdi meclise)
Olmaz mı çok önemli çok. Çünkü ilk defa “biz” kendi partimizle girdik ve aÅŸmak istedik.
Sanki bu sizin için bir onur ya da haysiyet meselesi gibi hissettim tavrınızdan, öyle mi?
Evet, aynen öyle. Bize çok yüklendiler, HDP’nin üstüne çok gelindi; ErdoÄŸan ağır konuÅŸtu.
Demirtaş, ağır konuşmadı mı sizce?
Ama Erdoğan, Cumhurbaşkanı.
Karşılıklı tebessüm ve iyi dileklerle…
Onlar için, barajı aÅŸmanın, meclise girmekten daha önemli olduÄŸunu, bunun, hafızlarında en küçük olayla tazelenen, ceberrut devleti yenmek anlamına geldiÄŸini anladım ve daha önce algılayamadığım için bir özeleÅŸtiri yaptım içimden. “Ama ErdoÄŸan, CumhurbaÅŸkanı” derken de; kast edilenin yine, makamın tarafsızlığından çok (ki bu da vardır) yine hafızalardaki ceberut devleti hatırlatmasıydı.
“Sen barajı geçemezsin, benim istediÄŸim kadar varsın” diyen ve baskı kuran bir devlet algısı, ezilmiÅŸ insanın sosyal psikolojisini devreye sokarak, tehlike karşısında kümelenmelerine ve asabiyet/kavmiyet bağıyla, oy vermelerine neden olduÄŸu anlaşılıyordu. HDP ne demiÅŸ, Kürtler için ne yapacakmış, önemi yoktu. Ne söylendiÄŸinden çok, ne algılandığı önemliydi. (Kur-an’ın Kürtçe olması deÄŸil, sallanması gibi) ErdoÄŸan, devlet demekti, gönül kırıklığına ve güven kaybına neden olmuÅŸtu ona göre.
ErdoÄŸan’a gelince; milliyetçi gelenekten gelmeyen biri için bunu anlamak zordu. Çünkü, Kürt Sorununda inkar ve asimilasyona son veren de kendisiydi. Aynı dini hassasiyetleri paylaÅŸtığı Kürtlerin, milli duygularını hesaba katamadı. HDP de bunu çok iyi kullandı ve ErdoÄŸan’ı hedef alarak, onu sahaya inmeye zorladı.“Seni baÅŸkan yaptırmayacağız” diye sahaya çıkılması, “sen tarafsız olmalısın” söylemini çürütüyordu ama iÅŸe de yarayan akıllıca bir stratejiydi. Ancak; Kürtler için mühim olan bu eÅŸik aşıldığına göre, ÅŸimdi HDP’yi sadede çağırma vakti. Ä°ÅŸte orada, ne ideolojik olarak ne de ittifak ve söylemleriyle deÄŸerlendirildiÄŸinde ÅŸansı kalır. Bu yüzden medyası, mâlum medya taktikleriyle yarışıyor. Kendi halkını hafife alma gafletinde, tıpkı Türk versiyonu gibi.
CHP-MHP ikilisine gelince, onlar zaten bu sahada hiç çalışmadılar, oldu bitti idrak yolları tıkalı ya; ondandır, ondan!
Facebook Yorum
Yorum Yazın