KURUMSAL YAPILANMA İstanbul Deprem Master Planı’nın da; kurumlar arasındaki eşgüdümün sağlanması amacıyla kısa ve uzun vadede uygulanmak üzere iki farklı öneri geliştirilmiştir. Uzun vadede uygulanması istenen model hemen hemen oluşturulmuş olduğundan (AFAD); kısa vadede uygulanmak üzere önerilen model ile; yürürlükteki kanunları, kamu düzenini ve yapılanmayı çok büyük değişiklikler gerektirmeksizin devam ettirerek, aynı zamanda da mevcut sorunları aşan, daha verimli ve eşgüdümün etkili bir şekilde sağlandığı bir yapı kısa vadede hayata geçirilmiş olur. Kısa vadede uygulanması öngörülen modelde, hem merkezi hem de il ve mahalle düzeylerinde yeni yapılanmalar önerilmektedir(Şekil.7). Yeni İdari Modelin Temel İlkeleri
Afet öncesi ve sonrasında yer alan faaliyetlerde sorumluluk taşıması beklenen tüm tarafları içeren bir idari yapı olmalıdır. Merkezi ve yerel yönetim birimlerinin arasındaki yetki dağılımı, sorumluluk ve koordinasyon sistemleri çok net belirlenmelidir.
Önerilen Model
Türkiye ve diğer ülkelerdeki mevcut düzenlemeler incelendiğinde, Türkiye için oluşturulması düşünülen yeni idari modelin temel ilkeleri ise
a) Afet öncesi ve sonrasında yer alan faaliyetlerin bütünleştirilmesi,
b) Planlama ve denetimin birlikte ele alınması,
c) Karma bir yapı,
d) Merkezileşme,
e) Tüm ilgili birimlerin kararlara• katılımı,
f) Sade ve kolay anlaşılır bir yapı,
g) Farklı düzeyde örgütlenmeler,
h) Gönüllülerin katılımı ve esaslarının belirlenmesi, şeklinde olmalıdır.
Mevzuatın ve Afet Hukukunun Geliştirilmesi Sorunu
Mevzuatımızdaki sorunların ortaya çıkarılabilmesi için öncelikle, hukuk sistemi içerisindeki afet tehlike ve risklerini ilgilendiren mevzuatın gözden geçirilmesi ve ayrıca, yasal düzlemdeki yanlışlık, eksiklik ve boşlukların taranması yapılmalıdır. Bu doğrultuda özelikle planlama ve yapılaşma konusundaki düzenlemeleri konu alan tüm mevzuat ile merkezi ve yerel yönetimlerin konumu yeniden gözden geçirilmeli ve riskin azaltılması veya artmaması için gereksinim duyulan değişiklikler bir an önce yapılmalıdır.
Yasal mevzuattaki sorun ve yetersizliklerin dışında, en temel sorunlardan biri yasaların uygulanamama sorunudur. Bunun temel nedeni de yeni kurulan bazı kurumların kuruluş kanunlarında yer alan birtakım görev, yetki ve sorumluluk karmaşasının olması. Bu anlamda ilgili yasaların uygulanabilirliğinin sağlanması yönünde düzenlemelere, denetim ve katılım kavramlarına özellikle önem ve öncelik verilmelidir.
Afet Açısından Yasal Mevzuattaki Temel Sorunlar
a) Örgütlenme karmaşık olup, kurumların görev ve yetki karmaşası bulunmaktadır.
b) Merkez ve yerel arasındaki düşey ilişkiler hem yol gösterme hem de denetimin sağlanması açısından güçsüzdür.
c) Merkezin yetkileri ve rolü afetler açısından çok geniş kapsamlıdır, bunun yanı sıra temel görevi olan yol göstericilik ve denetim işlevlerinde pek çok yetersizlik söz konusudur.
d) Merkez afet konusunda olduğu gibi diğer konularda da envanter hazırlama ve plana girdi oluşturma konularında yetersiz kalmaktadır.
e) Risklerin belirlenmesi ve afet etkilerinin azaltılması konusunda yerel yönetimlerin yetkileri ve sorumlulukları yetersizdir ve üst kademedeki ilke, politika ve standart saptamadaki belirsizler nedeniyle yerel yönetimlerin yapabilecekleri görevlerde tanımsız kalmaktadır.
f) Merkezi yönetim tarafından, afetlerin azaltılması konusunda yerel yönetimi ve halkın katılımını yönlendirici, destek sağlayıcı Risk Azaltma Plan ve Programları sistemde yer almamaktadır.
Planlama
a) Planlama hiyerarşisi işletilememekte, yasa ve yönetmeliklerde plan tanımları, kapsamları ve ölçekleri arasında tutarsızlıklar bulunmaktadır.
b) Merkezi idarenin yerel ölçekli planlar üzerindeki vesayet yetkisinin çok güçlü olması ve bu yetkilerini parçacıl kararlar ile kullanması, planlama sisteminin işleyişini bozmakta ve sağlıklı gelişmenin önünde engeller oluşturabilmektedir.
c) Planlama sitemi, mevcut risklerin önlenmesi ve yeni risklerin yaratılmaması konusunda yetersiz kalmakta, kentsel dinamiklere cevap verememektedir.
d) Planlama, kimilerine rant yaratan kimilerini ise sınırlayan ve engeller koyan bir araç olarak görülmektedir.
e) Donatı alanlarının temini, afete duyarlı alanların yapılaşmanın engellenmesi gibi kamu yararı için gerekli alanları sağlama konusunda uygulama araçları yetersiz kalmaktadır.
f) Risklerin azaltılmasına yönelik uygulamaları sağlayacak ve finans imkanlarını yaratacak, uygulama araçları yasal düzlemde tanımsızdır.
g) İmar Affı Kanunu ve Islah İmar Planları, riski azaltma yerine risk yaratma ve riski kabul etmenin bir aracı olmakta, planlama hiyerarşisinin çalışmamasının, denetimin sağlanamamasının en büyük nedenlerinden birini oluşturmaktadır.
h) Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi Hakkındaki Kanun, hazine alanlarının riskin azaltılması ve diğer kamu yararı amaçlı olarak kullanımını ortadan kaldırmaktadır.
Yapılaşma
a) Yasal yapı yapma prosedürünün çok uzun ve zahmetli oluşu, bürokratik engeller yasal yollardan yapı yapmak yerine kaçak yollardan yapı yapmayı teşvik eder niteliktedir.
b) Sağlıklı ve etkin bir Yapı Denetim Sistemi, 1999 depremi sonrası yasal düzenlemelerde dahil olmak üzere geliştirilememiştir.
Çözüm Yolları
Yukarıda özetlenen sorunların çözümü için; öneri anayasa ve yasa maddelerinin gerekçeleri ile birlikte yer aldığı İstanbul Deprem Master Planı çalışması değerlendirilmelidir. Çünkü bu çalışma kapsamında; Anayasa ve İmar Mevzuatı ile ilgili 33 adet yasa taranarak,
a) İmar ve Şehirleşme Yasa Tasarısı
b) Yerel Yönetimler Yasa Tasarısı
c) Kat Mülkiyeti Yasası
d) Yapı Denetimi Yasa Tasarısı’nda yeni öneri maddeleri sunulmuştur.
Ayrıca, idari yapılanma ve imar mevzuatı çerçevesinde özellikle afet riskinin azaltılmasına yönelik olarak planlama ve yapılaşma sürecinin kavramsal çerçevesi tanımlanmış, somut yasa maddeleri önerileri şekline dönüştürülmüştür. Çalışma, farklı disiplinlerin kesişme alanlarında, uzman grupların ortak çalışmaları ile yürütülmüş olup, önerilen yasal değişiklikler genel prensipleri ile belirlenmiştir.
Diğer sayıda görüşmek dileği ile.
Facebook Yorum
Yorum Yazın