22 Temmuz 2007 Pazar günü yapılan ve Büyük Türk milletinin %84’lük gibi bir katılımı ile gerçekleşen Genel seçimleri geride bıraktık. Seçimler demokrasilerin bayramı olarak kabul edilir. 4 veya 5 yıl icraatta bulunan iktidarın karnesini görme ve muhalefetinde halktan adeta not aldığı bir bayram olarak…
Bu seçimlerin diğer seçimlerden farkı 27 Nisan Elektronik muhtırasının gölgesinde geçmesi idi. Bilindiği üzere son 3 Cumhurbaşkanının seçilmesinde 367 meclis yeter çoğunluğu istenmediği halde bu seçimde bu şart aranmış ve ezici meclis çoğunluğuna rağmen (352 milletvekili) Cumhurbaşkanını seçememişti. Bu durum siyasi bir drama olduğu halde bunu sanki AK Partinin bir eksiği veya bir ayıbı olarak göstermeye çalışan demokrasi dışı güçler ve onların sözde demokrasi içinde yer alan işbirlikçileri olmuştur.
Parlamenter hayatın vazgeçilmez unsuru olan siyasi partilerimiz CHP-DP-ANAP meclise girmeyerek demokrasiye ihanet etmiştir. Bu durumdan zevk almaya çalışan sayın Baykal ve diğerleri Büyük Türk Milletinden öyle bir siyasi şamar yemişlerdir ki sesi adeta Fizan’dan duyulmuştur. Benim bu olaylarda en çok üzüldüğüm kurucusunun bir demokrasi şehidi olan Merhum Adnan Menderes’in partisinin (DP) militarizmle işbirliği yapıp demokrasiye ihanet etmesidir. Ben ANAP’ı ve onun mihrap’ta mahli olmayan Erkan’ını ciddiye bile almıyorum. CHP ve onun AK Partinin uğuru olan lideri Baykal’ıda ciddiye almıyorum. CHP’de daha önceki aylarda yazdığımız baş yazılarda da belirttiğimiz üzere 1960-1971 ve 1980 darbeleri öncesi ile 28 Şubat 1997 post modern darbesi öncesi gerçekleştirdiği provakatif eylemlerle zaten her zaman militarizmle işbirliği yapmış ve anti demokrat kimliği mühürlenmiş(kesinleşmiş) sözde demokrat bir partidir. Yine sayın Başbakanın tabiri ile 81 ilden bildirilmiş kıtaların toplandığı sözde Cumhuriyet mitingleri ve onların perde gerisindeki düzenleyicileri de halktan gerekli cevabı almıştır. (Bkz. Teknik Elektrik Postası 77.sayısı Başyazımızda görünen köyü işaret etmiştik.)
Bu seçimlerin bize bıraktığı temel sonuçlar şunlardır.
1-) Halkın seçtiği partilere veya meclise dayatmada bulunmak halkımızın hoşuna gitmemektedir.
2-) Demokrasi dışı güçlerle işbirliği yapan siyasi parti ve onların liderlerini halkımız affetmemektedir. Onları sandığa gömmektedir.
3-) Halkımız çalışana sandıkta kıymet vermektedir. 1994 yılında göreve getirdiği İstanbul ve Ankara Büyük Şehir başkanlıklarını, 2007’ye geldiğimiz bu günlerde halen devam ettirmektedir. Bu iktidarı da 3 Kasım 2003’te % 34’le seçen milletimiz çalışmalarının karşılığını %47 ile ödüllendirmiştir.
4-) Halkımız kendi bağrından çıkan Türk Silahlı Kuvvetleri ve mensuplarını canından aziz sevmektedir. Evladını davul-zurna ile askere göndermektedir.ancak siyasete müdahil olmasını istememektedir. Türk Silahlı Kuvvetlerin de tıpkı diğer Çağdaş demokrasilerde olduğu gibi siyasetle ilgilenmemesini ve salt güvenlik için mesai harcamasını istemektedir.
5-) Büyük Milletimiz insan haklarına saygılı , hak ve hürriyetlerinden yana,özgürlükçü halkı ve değerleriyle çatışmayan iktidar ve liderler görmek istemektedirler.
Facebook Yorum
Yorum Yazın