Ben burada hayatını kaybeden tüm insanlarımızı rahmetle anıyor geride kalanlarına sabır niyaz ediyorum mevladan.
Yazımızın başlığını 2012’ye dikkat diye attım. Benzer başlıkları da 2008-2009 için atmıştım. 2007 yılı sonlarında ve 2008 başlarında da. Hatta hiç unutmam uluslar arası bir firmanın üst düzey yöneticisi ben 2009’da kriz beklemiyorum diye başyazı yazmıştı kendi dergilerinde, 2009-2010’da perişan olup geri çekildiler anahtar ve sigorta sektöründen.
Şimdi 2012 yılı da aynı 2009 gibi çok zor geçebilir. Biz temenni etmeyelim. İnşallah yanılalım da ama görünen köyde kılavuz istemiyor derler.
Avrupa’da önce Yunanistan sonra da İtalya peşi sıra ekonomik olarak battılar. Bunları birkaç Avrupa ülkesi daha izleyecek muhtemelen. Bunlar Portekiz, İspanya ve hatta Fransa olabilir. Dünyanın en büyük iki ihracaatcısından biri olan Almanya bile eski gücünde değil artık. Buna mukabil Çin, Rusya, Hindistan hatta İran ekonomik olarak çok iyiler. Türkiye’de yükselen bu yıldızları takip ediyor ama 2012 global krizinden bizim de etkilenmememiz mümkün değil. Belki teğet geçecek belki biraz değip kaçacak. Evelallah tedbirli davranıyoruz ülke olarak. Ama hiçbir şey yokmuş gibi davranırsak yukarıda bahsettiğim uluslar arası firmanın durumuna düşeriz. Sattığımız ürünler ondan bire düşer. 2012 gerek dünya için gerekse ülkemiz açısından ekonomik olarak çok zor bir yıl. Ülkemiz ve yönetenleri bir cari açık tehlikesinin farkındalar. Evet bu cari açık her şeyin kötü olduğunu göstermez ama Türkiye bu ekonomik mikropla daha fazla yaşamamalı. Bilhassa enerji ithalatı sebebi ile bir türlü kapayamadığımız cari açık için iktidar ciddi önlemler alıyor ve alacakta. Tabii ki bu önlemler biraz halk olarak, esnaf ve sanayici olarak bizlerinde canını sıkacak. Biraz sitem edeceğiz haklı olarak hükümete. Ekim ayında olduğu gibi sigara, alkol gibi hep ajite edici zamlar olmayabilir. Bazen hayatımızı birebir etkileyen, canımızı sıkacak zamlar, vergilerde gelebilir. Ama bunlar hep teğet geçecek şekilde olur düşüncesindeyim. Gerek ferdi olarak gerekse toplumsal olarak yaşadığımız acıları da göz önüne alarak tedbirli olmalıyız. Nasıl Bankacılıkta 2001’de yaşadığımız felaketler ve bataklardan sonra aldığımız tedbirlerle dünyanın en sağlam bankacılık sistemine sahip oldu isek; cari açıkla alakalı alınacak tedbirlerle gayet sağlam ekonomik temellere sahip olunabilir.
Elektrik sektörünün yıllardır zaten konsepti değişmişti. Yerli yerindeki büyük sanayicilerimizin (Mesela geçen sayıdaki bahsettiğimiz sektörün büyük oyuncularının bu krizden etkilenebileceğini zaten beklemiyoruz. Bilhassa TOKİ ve büyük projeler komple bu sektörün büyük oyuncuları ile ticaret yapmaktadırlar) burada daha çok aracı toptancı veya bayi diyebileceğimiz esnaf firmalara çok dikkat ve tedbir düşüyor. Zira bu tip krizler en dipteki ile en üsttekini çok az etkilerken aracı toptancıları, KOBİ’leri daha çok etkilemektedir. Bu yüzden önceki krizlerden defalarca etkilenmiş tabiri caizse damdan birkaç defa düşmüş bir tüccar olarak acizane şu tavsiyelerde bulunabilirim.
1) Asla sermayelerinin üzerinde borçlanıp ticaret veya üretim yapmasınlar.
2) Şahsi çek yazarak mal alımı yapmasınlar (Bu perakende sektöründe istisna olabilir ama aracı toptancılık yapanlar asla şahsi çek kullanmamalı.)
3) Banka kredisinden veya faizli para transferinden (eskilerin tabiri ile yürüyen borçtan) şeytandan kaçar gibi uzak dursunlar. Mümkünse bankaların kapısından bile geçmesinler. Zira bankalar sadece kâra taliptir. Zarara asla ortak olmazlar. Banka kredisi kullanmaktansa dürüst ortak bulmanız daha evladır.
4) Müşterilerinize mal verirken; mutlaka onların öz sermayelerini göz önünde bulundurun. Asla onların kapasitelerinin üzerinde borçlandırarak onları da sizi de zor durumda bırakmayın.
Bu maddeler daha da artırılabilir. Ben bu kadarla kifayet ediyorum. Hepimize de acısız, şehitsiz, depremsiz bir ömür vermesini mevladan niyaz ediyorum.
Facebook Yorum
Yorum Yazın