Üniversiteyi bitirdikten sonra ilk defa ailemden uzun süre ayrı kalacak olmanın verdiği bir burukluk ağzımdan mideme doğru ılık ılık akıyor. Tuzla piyade okulunun koridorlarında sınav saatini beklerken de sanki beynim kafatasımın içinde kaynıyor.Daha önce bu sınava giren arkadaşlarımdan duymuşum ya saçma sapan, ne için yapıldığı belli olmayan bir sınav olmasına rağmen, öğrencilikten kalma bir heyecan da yok değil hani.
İki saat civarında süren bir beyin cimnastiği şeklindeki soruları bitirip kanımda yükselen nikotin ihtiyacımı dindirmek üzere dışarıya kendimi attım. Sınavın sonucu kimsenin umurunda değil ya, herkes nerede ne şekilde askerlik yapacağını merak ediyor.Dışarıda da bir kaç ebeveyn, sınav nasıl geçti oğlum deyip evlatlarını sorguya çekiyor.Tuzla’ya yalnız gelmişim, beni bekleyen kimse de yok kapıda. Atladım arabaya, doğru caddeye. İçimdeki ses İstanbul’daki son günlerim olduğunu, kulağıma yol boyunca fısıldıyor.
Aralık ayının onunda gideceğimiz yer belli olacak ya önümde topu topu 3 yaşanacak İstanbul günü var. Nitekim aralığın onu geldi çattı, sabah buz gibi bir hava ve ben düştüm Tuzla yollarına. Yemekhane gibi bir yere aldılar bütün asteğmen aday adaylarını. Sıra ile A3 boyutlarında birer zarfı ellerine tutuşturuyorlar. Bir ara hülyalara dalmışım, ismimi gaipten seslendiklerini duyuyorum ama ben orada değilim ki. Ayaklarım geri geri giderken ben koca masaya doğru nasıl olduysa ilerledim ve zarfımı elime verdiler.
Üstünde yazan istikamet Eğridir dağ komando okulu teslim tarihi 11 aralık. Bu ne acele birader zarfı daha yeni aldık, sindirelim bir gün daha dinlenelim öyle gidelim diye içimden kadere,zihniyete küfür ede ede eve kadar geldim.
Rahmetli anam evde heyecanla bekliyor. Eğridir dağ komando okulu dedim ya, nedir ne değildir çok da bildiğinden değil ama yüzümdeki ifade ona sanırım nasıl bir yere gideceğimi yeterince anlatmış olacak. Hayırlısı oğlum dedi, onun da yüzü düştü.
O gece doğruca Topkapı terminalde beni Eğridir otobüsüne ufak bir bavulla beraber attılar. Yol kaç saat sürdü hatırlamıyorum ama gidene kadar gözüme bir damla uyku girmedi.
Eğridir terminalinde indikten sonra bir taksiyle Dağ komando okulunun nizamiyesine kadar geldim.Kapıda nöbet bekleyen askerlere yolu sorduktan sonra, buz gibi bir havayla ciğerlerime kadar üşürken, 500 metre civarında bir yolu uyur uyanık bir halde bitirip, kendimi binadan içeri attım. Sanırım millet benim gibi pek hevesli değilmiş ya da sadece benim gibi bir kaç kişiyi Eğridir’e çağırmışlar ki sırada pek kimse yok. Gizlidir yazılı zarfımı masada oturan yüzbaşıya teslim ettim. Yüzbaşı elindeki listede adımı bulduktan sonra, gözlerime tuhaf bir bakış fırlatıp ,Hoşgeldin dedi. İmzamı aldıktan sonra bir takım askeri elbise eldiven falan teslim ettiler. Yüzbaşı teslimatı tamamlattıktan sonra bana döndü, sen bir yere ayrılma, seninle işimiz var dedi. Hayırdır inşallah demişim farkında olmadan. Beni beş-altı dakika bekledikten sonra , hadi gidiyoruz dedi. Girişin üstündeki kata yüzbaşı önde ben arkada çıktık. Koridorun sonundaki bir odanın kapısını çalarak içeri girdik.Yüzbaşı içerde bekleyen binbaşıya beni tanıttıktan sonra selam verip ayrıldı. Dışarda hava eksi onbeş derece, odada ise termmometre artı 10 var yok ama psikolojik olarak hissettiğim, emin olun dışardaki kuru ayaz daha sıcaktır. Binbaşı, ben ayakta beklerken, elindeki evrakları bir dakika kadar okudu. Sonra da gözünü bana dikerek otur ayakta kalma dedi. Bu bir dakika içinde neler neler geçti aklımdan. Birisinin bana torpil yapıp binbaşıyı telefonla aradığından tutun, mimarlıkla ilgili bir iş için bana danışacaklarına kadar bir sürü saçma sapan düşünce.
Binbaşı sana bir kaç soru soracağım dedi. Ben de buyrun dinliyorum dedim.
Önüme bir dosya koydu, bu soruları çözmeni istiyorum. Allah Allah ne sorusu bunlar ???
Arkadaş dosyanın içinde iki sayfa 15 soru var ancak genel yetenek sınavı soruları bunlar???
Pardon dedim bunları neden cevaplamamı isiyorsunuz.?? Sen cevaplayabildiğini cevapla, cevapladıktan sonra söylerim dedi. Emir ediyor adam yapacak birşey yok.
Oturduk soruları çözdük. Yirmi yirmebeş dakika falan sürdü zaten.
Adam üşenmedi cevapları tek tek kendisi kontrol etti. Ben iyice pirelenmeğe başladım. Peki anlaşıldı dedi. Ağabey ne vardı, ne anlaşıldı??? Soran gözlerim kocaman açılmış binbaşıya bakıyorum.
Senin dedi Tuzla’da girdiğin test imtihanında cevapladığın soruların içerisinde beş tane özel soru vardı. Eeee lafı ağzımdan kaçtı işte. Burası asker ocağı ne biçin konuşuyorsun dedi Binbaşım. Özür diledik tabii.
Bu sorular kripto soruları idi diye devam etti. Şimdi senden cavaplamanı istediğim bu onbeş soru da aynı kripto...
Pardon kripto ne demek komutanım diye araya girdim.
Şifre evladım gizli şifreli mesaj göndermek için hazırlanan özel kodlar. Özel harf ya da rakamlardan oluşan seriler ve şekiller diye de devam etti.
Eee yani??
Türk Silahlı Kuvvetleri, yedek subay adaylarını formalite icabı mı sınav yapıyor sanıyorsunuz siz dedi.
O soruların arasına serpiştirilmiş kripto kodları da var. Bu soruları çözebilecek adam sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Bu dönemde de bir tek sen bu beş soruyu çözmüşsün. Biz de teyid etmek için burada bir sınav daha yapmış olduk ki, tesadüfen yapmadığın belli oldu, dedi.
Yani sonuç? Askerlikten muaf mı olacaktım??? Devam edecek....
Facebook Yorum
Yorum Yazın