Son dönem bölgemiz de yaşanan savaşın ve terörün bizde çıkardığı yangınlar sebebiyle yaşadıklarımızı içselleştirip sanki bu bölgenin kaderi imiş gibi kabul etmemiz.Fransa’nın da yaşamış olduğu terör olaylarını görüp oh olsun birazda acıyı onlar da tatsınlar demek ve içten içe sevinmek gerçekten doğru mu? Ya da bu saldırıya sevinmek yerine üzülmek ve yas tutmamız mı gerekir? Olaydan sonra Fransa ve Avrupa’nın yaşadığı travma hali akabinde direkt müslümanları hedef alan tavırlar bu saldırıyı planlayan ve organize eden üst aklın ciddi hesaplamalar neticesinde yaptığını açık etmekte.
Belki çoğumuzun gözünden kaçmış olabilir Fransa’da yapılan bu eylem özellikle Hıristiyan camiasında kabul gören uğursuz sayılan 13.Cuma günü gerçekleştirildi. Cuma gününün hıristiyanlar tarafından uğursuz sayılmasının hikayesi ilk insanlara kadar gitmektedir. Adem babamız ve Havva annemiz cennete iken her şeye ulaşabiliyordu. Ancak onları yoldan çıkarmak isteyen Şeytan Hz. Adem’e kibri yüzünde diğer melekler gibi secde etmemişti. Bir gün Havva anamız ile Adem babamız şeytanın kandırması sonucu Allah tarafından yasak edilen meyveden yemişlerdir. Bu meyveyi yedikleri gün ise Cuma’dır. Böylece onların cennetten Cuma günü kovulması, bazılarına cuma gününü uğursuz kılmıştır. Ayrıca Hz. Nuh zamanında meydana gelen büyük sel Cuma günü gerçekleşmiştir. Hz. İsa Cuma günü çarmıha gerilmiştir.
Bazı ülkelerde kapılara 13 numarası verilmez. Bazı firmaların uçaklarında 13. koltuk sırası yoktur. Apartmanlarda ve otellerde 13. katın ismi farklıdır. Genellikle 12A kabul edilir. Son zamanlarda Nasa’nın insanla birlikte ay yolculuğunun 7. uçuşu olan apollo 13 ‘ün de başarısız olması bu sayıya bağlanmaktadır. Bu inanç artık korku hastalığı olarak literatüre girmiştir. Bu hastalığın adı ‘ triskaidekaphobia’ olarak bilinmektedir. Kimi toplumlar ise 13 sayısını uğurlu görmektedir. Örnek verecek olursak Meksika’da, Kelkit ve Germenlerde bu sayı kutsal kabul edilmektedir. Müslümanlıkta böyle bir inanç bulunmamaktadır. Bunun yanında İslam dini göre Hz. Adem Cuma günü yaratıldığı için Cuma gününe daha fazla önem vermektedir. Çoğu insanın şanslı sayısı 13 dür. İslam dünyası ise 13 sayısına önem vermektedir. Müslümanlar için önemli olan bazı olayların gerçekleşme tarihinden hareket ederek rakamlar toplanmaktadır. Örneğin Peygamberimiz Hz.Muhammed (s.a.v)’ın doğum tarihi 571 dir ve rakamları toplamı 13’dür.Farklı bir önek verecek olursak İstanbul 1453 yılında fethedilmiştir. Rakamları toplamı yine 13’dür. Dini açıdan yaklaşacak olursak, bunların İslam dininde karşılığı yoktur. Dinimiz hiçbir şeyi uğursuz saymamıştır. Fazla da 13 rakamına takılmadan iki değer sisteminin bu konuda da aynı düşünmediği ortaya koyduk.
Batı için temel problem medeniyetler çatışması ve Dünya Düzeninin Yeniden Kurulması kitabında da Hantington’un yumurtladığı ifade ile “Sorun İslami fundamantalizm değil İslam’ın kendisidir“. Bu açıdan baktığımız da batının İŞİD üzerinden verdiği savaş açıkca ortadadır. Fransa’da ölenlerin bin değil üçbin katı çok yakında Suriye’de ölmüştür.
Tekrar İŞİD üzerinden terör olaylarına dönecek olursak bu savaşı planlayanlar hiçbir ayrıntıyı kaçırmadan yapmış oldukları hesapları gerçekleştirmeye devam ediyorlar. Planladıkları sıcak savaşın yanında inceden inceden sosyolojik savaşın tüm argümanlarını kullanarak ayrıştırmaya devam ediyorlar. Tüm bunlar olurken bizim cephede neler yapılıyor. Dünya’da stratejik bir miğfer oluşturan İslam coğrafyası, potansiyel bir jeopolitik güçtür. Geçmişten günümüze geliştirdiği argümanları tecrübesi ve oyun kurucu karakteri ortaya çıktığında doğru jeokültürel vahalardan beslendiğinde, etnik kimlikler üstü büyük dayanışmalar inşa etmeye oldukça müsait bir coğrafyadır. Potansiyel bir jeopolitik güç olan bu coğrafyanın, etnik alt kimlik hassasiyetlerini nötralize edecek ve daha üst bir kimlik etrafında, şuurlu ve inançlı bir dayanışmayı inşa edecek jeokültürel kaynaklara yönelmesi, karşı sosyolojik savaşın en stratejik unsurudur. Peki bunları biz ortaya koyabiliyormuyuz maalesef ortaya konan fotoğrafta Müslüman coğrafyanın her bir tarafa savrulmuş hali hiç iç açıcı değil. Peki bu savaşı nasıl kazanabiliriz dediğimizde önümüzde aslında çok fazla zorluk yok sadece toparlayıcı liderle kendi kültürel vahamızdan beslenip kendi değerlerimizi çok rahat ortaya koyabiliriz Allah’ın izniyle.
Hayırlı işler dileği ile Rabbim yar ve yardımcımız olsun
Facebook Yorum
Yorum Yazın