Toplumun tüm kesimlerinin etkilendiği 12 Eylül darbesi, adeta bir iç savaş denemesiydi. Aylarca gençleri birbirine kırdırdılar. Sokaklar, üniversiteler savaş alanı gibiydi. Ülkeyi öyle bir hale getirmişlerdi ki, halk darbeyi olumlu karşılayacaktı.
Meclis lağvedilip, anayasa askıya alındı. Sonra halkı sindirmek için yapılmadık kötülük kalmadı. İdamlar, işkenceler, sorguda yitenler, vatandaşlıktan çıkarılanlar, yasaklanan kitaplar, filmler ve hapse atılan siyasiler ile kapatılan partiler.
İki yıl boyunca darbeci generallerden oluşan Milli Güvenlik Konseyi’nin talimatlarıyla yönetildik. Ortam istedikleri kıvama gelince hazırlattıkları bir anayasayı, kendilerinin yargılanamayacağını yazan bir ek madde ile halk oylamasına sundular.
Oylama sonucu oldukça yüksek çıkmıştı. Bunu, halkın bir an önce normale dönme tercihi olarak da okuyanlar var. Darbeci General Kenan Evren, 1989 yılına kadar Cumhurbaşkanı oldu.
Halk ilk seçimlerde askerin kurdurduğu partiye değil, Turgut Özal’ın partisi ANAP’a oy verdi. Darbeler yüzünden çok acı çekmiş ve zaman kaybetmiş ülkemiz Özal’ın kalkınmacı politikalarıyla yeni bir döneme girdi.
Evren, emekli olup, resim yaptı, anılarını yazdı. Asla olanlardan pişmanlık duymadı. Yıllar sonra M. Ali Birand, 32. Gün Programında 12 Eylül belgesellerini yaptığında, olanların perde arkasını hayretle izleyecektik.
Ekrana çıkan Evren gururla şöyle diyordu: “Amerika, İngiltere, Fransa gibi bizim dost ve müttefikimiz ülkeler, bunu beklemişler. General Heckl bana söyledi, ‘Geç bile kaldınız’ dedi.”
Aynı dönemin CIA Başkanı olan Stanfield Turner ise şimdi de bize ders olacak şu açıklamaları yapıyordu:
“Soğuk savaş koşullarında Türkiye ile dostane ilişkilerimizi sürdürmek, bizim için insan haklarından ve kimin iktidar olduğundan daha önemli. Birinci öncelik iyi ilişkiler; hükümetin şekli ise ikinci sıradaydı. Herhangi bir ülkenin lideri, iyi bir adam olmayabilir, önemli olan bizim adamımız olmasıdır.”
ABD Milli Güvenlik Kurulu Uzmanı Paul Hense ise; “Bu darbenin olması olumluydu. Ertesi gün Washington’da bir rahatlama vardı. Memurlardan biri şöyle demişti: ‘Ankara’daki bizim çocuklar görevini yapmışlar.’” diyordu.
Bizde darbe olduğu sırada müzikal seyreden ABD Başkanı, görevin tamamlandığı notunu aldıktan sonra müzikali seyretmeye devam eder.
Bütün bunlara rağmen, biz hala dış mihraklardan söz ettiğimizde alay eden sıradan insanları bırakın, iktidara talip muhalefet adamları var. Ve maalesef şu twiti yazan ana muhalefet liderimiz var:
“12 Eylül darbesinin üzerinden geçen 40 yıla rağmen saraylarda saltanat süren tek adam rejimi, 12 Eylül ruhunu yönetim anlayışında yaşatmaya devam ediyor. 12 Eylül ruhunu ve tek adam rejimini tarihin tozlu raflarına kaldıracağız; cumhuriyetimizi demokrasi ile taçlandıracağız.” (K. Kılıçdaroğlu)
2010 Anayasa referandumu ile darbecileri yargılayıp mâhkum eden ve ABD destekli 15 Temmuz darbesini, tarihimizde ilk kez milletini sokağa çağırarak engelleyen “Tek Adam’a” söylüyor.
Aslında haklı; R.T. Erdoğan, bu konuda “Tek Adam”
Facebook Yorum
Yorum Yazın