ESKİ ZAĞRA (Stara Zagora) BULGARİSTAN

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
ESKİ ZAĞRA (Stara Zagora) BULGARİSTAN

Eski Zağra (Bulgarca: Стара Загора, trl: Stara Zagora), Bulgaristan’ın Eski Zağra ilinin idarî merkezi olan bir şehir. Bölgenin ekonomik merkezi olmasının yanında Bulgaristan’ın altıncı büyük şehridir. Osmanlı döneminde nüfusun büyük çoğunluğu Türk olan şehirde günümüzde 15.000’e yakın Türk yaşamaktadır.

Coğrafya
Şehir, Eski Zağra Ovası’nda yer alır. Yukarı Trakya Düzlüğü’nün doğu kısmında, Orta Orman’ın, Sakar Dağı’nın, Manastır Tepesi’nin, Azizler Tepesi’nin ve denizden yüksekliği 137 metre olan Çırpan Tepesi’nin arasında uzanmaktadır. Sofya’dan karayoluyla 220 km, demiryoluyla 250 km’dir.

Şehrin bulunduğu bölgenin iklimi Akdeniz’den gelen sıcak hava dalgasıyla bir geçiş iklimi özelliği göstermektedir. Bölge, ülkede nadir karşılaşılan tropikal ağaç çeşitlerine ev sahipliği yapar. Sedir, incir, defne, nar, badem, cennet elması, servi. Yıllık ortalama sıcaklık 13 °C’dir (Ocağın ortasında 1 °C ve Temmuz’un ortasında 24 °C). Yıllık ortalama yağış miktarı 650 mm’dir.

Eski Zağra’nın yaklaşık 16 kilometre kuzeybatısında Eski Zağara Kaplıcaları ve 15 kilometre kuzeyindeki Yagoda (Çilek) köyünde başka bir kaplıca kaynağı bulunur.

Eski Zağra, ülkenin en büyüğü olan Trakya Bölgesel Belediyeler Birliği - RAO Trakya’nin merkezidir. Şehir, BB+ ile Standard & Poor’s’ın uluslararası kredi reytingi sıralamasında 4. Bulgar şehri olmuştur.

Tarih
Eski Zağra, Bulgaristan’ın ve Balkanlar’ın en eski şehirlerinden biri olduğu söylenmektedir. Geçmişte Eski Zağra şehrinin Beroe (Beroea, Beroia), Augusta Trayana, Vereya, Irinopolis, Boruy, Eski Zağra (Eski Zaara, Eski Zağara), Jeleznik (Zheleznik) olmak üzere sekiz adı olmuştur ve şu anki adı olan Stara Zagora 1971 yılında Tsarigrad’da düzenlenen kilise konsilinde kabul edilmiştir.

Şehrin tarihi MÖ 5.-6. milenyumdaki neolitik yerleşimlerle başlar. Eski Zağra etrafındaki neolitik yerleşimler Avrupa’daki en iyi korunmuş olanıdır. Bakır madeni ise Avrupa’da işletilmiş en eski madendir. Günümüz şehri Trakçada muhtemelen demir anlamına gelen Beroe adıyla Traklar tarafından kurulmuştur. Eski çağlarda madenlerden çıkartılan demir Eski Zağra’ya götürülüyormuş.

Roma imparatoru Trajan şehri yeniden inşa etti ve kendi ismini verdi: Ulpia Augusta Traiana. Roma İmparatorluğu döneminde orta ölçekli şehirlerden biriydi. Kendi parasını basmaya ve bunları İmparatorluğun en büyük ticaret ve ekonomi merkezlerine dağıtmaya hakkı vardı.[kaynak belirtilmeli]

İlk kez 717 yılında Arapların Konstantinopolis’i kuşatması sırasında, Han Tervel’in piyadelerle ve atlılarla İmparatorluğa yardım götürüp, 30.000 kişilik Arap ordusunu mağlup etmesiyle Bulgar Krallığı topraklarına girdi. Minnet duydukları için Bizanslar da Merkezi Beroe ile birlikte Zağra bölgesini Bulgarlara bırakmışlardır. Bulgarlar şehre Boruy (Beroe’nin değişik şekli ya da Eski Bulgarca’daki “Kale” anlamına gelen “Boru” kelimesi) demişlerdir. Daha sonra şehir kısa aralıklarla Bulgaristan ve Bizans arasında el değiştirmiştir. 784 yılında Bizans İmparatoriçesi İrina, şehri ziyaretiyle Genç Bulgar Devleti’nin saldırılarını engellemek için kale duvarları yeniletti ve şehre kendi ismini verdi: Irinopolis. Bulgar Çarlığı’nın Bizans’a yenilip yönetimine girmesinden sonra şehir Vereya diye isimlendirilmiştir.[kaynak belirtilmeli]

Osmanlı Devleti, 1372 yılında Koca Balkan Dağları’nın geçitlerine yakınlığıyla çok önemli bir stratejik pozisyona sahip şehri ele geçirdi. Çünkü geçitler bağımsız son Bulgar toprağı olan Tırnova Çarlığı’na gidiyordu. Osmanlılar farklı kültürlerden kalan engin tarihî mirasını görerek, şehri Zağra-i Atîk (Eski Zağra) diye isimlendirmişlerdir. 1530 yılı tahrir defterinde sadece Türkler’ in yaşadığı 18 mahalleli bir kaza olarak bahsedilmiştir. 1570 yılı tahririne kazada bir gayrimüslim mahallesi bulunmaktaydı. Sürekli olarak gelişim gösteren yerleşimde 1831 yılında toplam 18.368 kişilik nüfus bulunmakta olup, bunun 5.586’sını Türk, 12.782’sini de gayri müslimler oluşturmaktaydı. 1853’te çıkan bir yangında şehir büyük oranda tahrip oldu. 1858 yılında toplam erkek nüfusu 8.577 olup, bunun 3.277’si Türk, 4.205’i Bulgar, 645’i Çingene, 427’si Yahudi’ydi[7]. Osmanlı devri içinde, daha sonra şehrin ismi, günümüzde de kullanılan Stara Zagora olarak değişmiştir.

Osmanlı yönetiminde de şehir kültür ve ekonomi merkezi oldu. Şehrin adı Eski Zağra’lı Bulgarların isteği üzerine Bulgarca olarak 1878’den daha önce değiştirildi. Türkçe isme sahip hemen hemen bütün Bulgaristan şehir ve köy isimleri 1934 yılına kadar değiştirildi. 1854’te Eski Zağra entelektüelleri tarihte o bölgeden demir çıkartılmasını vurgulayarak şehrin adının Jeleznik (Bulgarcada “demiryolu”) olmasına karar verdiler (Beroe’den esinlenerek). Ancak bu isim uzun süre kalmadı; İstanbul’daki Kilise Konseyinin 

1870’te Eski Zağra’da Piskoposluk kurmasıyla, Osmanlı Devleti’nin resmî belgelerinde Türkçe isminin Bulgarca çevirisi olan Stara Zagora’nın kullanılmasına karar verildi.

Hamza Bey Camisi Müslümanlara verilmedi
Stara Zagora İl Mahkemesi, Eski Cami olarak bilinen Hamza Bey Camisi’nin Başmüftülüğe iadesi için neden olmadığına karar verdi.
Mahkeme kararında, Stara Zagora’daki Müslümanların söz konusu cami ve bulunduğu araziye sahip olduğunu gösteren delillerin bulunmadığı belirtildi. Stara Zagora’da ayakta kalan tek Osmanlı eseri olan Hamza Bey Camisi, şehirde yaşayan Müslümanların yıllardır burada ibadet etmek istemesine rağmen Dinler Müzesi’ne dönüştürüldü. 1409 yılında inşa edilen cami, komünizm döneminde uzun yıllar kapalı kaldı.

XVIII. yüzyılda bir ara Sofya’ya bağlanan ve gelişmeye devam eden şehir XIX. yüzyılda önemli bazı hadiselere sahne olmaya başladı. Bu yüzyılda XVI. yüzyıldaki nüfus yapısı tamamıyla değişmiş ve gayri müslim nüfus artmıştı. Nitekim 1831 yılında şehrin toplam 18.368 kişilik nüfusunun 5586’sını Türk, 12.782’sini ise gayri müslimler oluşturuyordu. 1853’te çıkan bir yangın şehre büyük zarar verdi. Bu yangında 1270 dükkân ve atölye, on iki cendere, beş han, üç hamam, iki mescid ve bir kütüphane ile bedesten tamamen yanmıştı. Nüfus da muhtemelen bu yüzden gerilemiş, ancak müslümanlarla gayri müslim gruplar arasında belirli bir nüfus dengesi sağlanmıştı. 1858’de on sekizi Türk, on ikisi Bulgar, biri yahudi mahallesi olmak üzere toplam otuz bir mahalle ve 2651 ev vardı. Bu evlerden 1632’si Türk, 833’ü Bulgar, 111’i Çingene ve 75’i yahudi ailelerine aitti. Toplam erkek nüfusu ise 8577 idi. Bunun 3277’si Türk, 4205’i Bulgar, 645’i Çingene, 427’si yahudi olup diğerlerinin milliyeti belli değildi. Ancak Türk nüfusunda giderek hissedilir bir azalma meydana geldi. Bu durumun muhtemelen bölgede baş gösteren siyasî olaylarla ilgisi bulunmaktadır. XIX. yüzyılın ikinci yarısında Eski Zağra’nın Filibe’ye bağlı olduğu dönemlerde bu azalma daha da arttı. Şehir 1875’te Rusya’nın Bulgarlar’a kurdurduğu ihtilâl cemiyetlerinin faaliyetleri ve 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı (Doksanüç Harbi) sırasında büyük tahribata uğradı. Bu olaylar esnasında Türk halkının önemli bir kısmı kendileri için daha güvenli olan iç kesimlere göç etti. Onlardan boşalan yerleri taşradan gelen Bulgar nüfusu doldurmaya başladı. Bu arada şehrin bedesteni Bulgarlar tarafından hapishaneye çevrildi ve daha sonra çıkan bir yangında ise bütünüyle yandı.

1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonrasında imzalanan Berlin Antlaşması ile (1878) muhtar bir Bulgaristan Prensliği ve Doğu Rumeli vilâyeti kurulunca Eski Zağra Doğu Rumeli vilâyetinin sınırları içinde kaldı. Ancak 1885’te Bulgaristan Prensliği Doğu Rumeli vilâyeti topraklarını sınırları içine kattı. Böylece Eski Zağra da bu prensliğe dahil oldu. Şehir 1887’de 16.039, 1892de 17.457, 1900’de 19.516, 1910’da 22.033, 1920’de 25.314, 1926’da 28.957 nüfusa sahip bulunmakta ve bu nüfus içinde yıldan yıla azalan bir Türk nüfusu yer almaktaydı. Özellikle 1945’ten sonra hızlı bir nüfus artışına sahne olan ve 1988’de nüfusu 156.441’e ulaşan şehirde çeşitli sanayi dalları bulunmakta olup pamuklu sanayii, kumaş, kimyasal maddeler, gübre imalâtı, tarım araçları, makine parçaları sanayii, sigara, bira ve konserve üretimi önde gelir. Sanayi tesislerinin ihtiyacı Stara Zagora hidroelektrik santralinden sağlanır. Şehrin içinde ve çevresinde üzüm, incir, badem ve nar yetiştirilir.


  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN
Erse Kablo Uzaktan Eğitim Sürecinde Öğrencilerin YanındaÖnceki Haber

Erse Kablo Uzaktan Eğitim Sürecinde Öğre...

Emir Timur - Ahat AndicanSonraki Haber

Emir Timur - Ahat Andican

Yorum Yazın

Başka haber bulunmuyor!

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar