1939 yılında biraraya gelen Ermeni kökenli İrma Felekyan'la (namı diğer Toto Karaca) , bir Azeri Türkü olan Mehmet İbrahim Karaca resmi kanallara baş vurarak evlenmişlerdir.
1939 yılında biraraya gelen Ermeni kökenli İrma Felekyan'la (namı diğer Toto Karaca) , bir Azeri Türkü olan Mehmet İbrahim Karaca resmi kanallara baş vurarak evlenmişlerdir. Daha ozamanlar Cumhuriyet tarihinin ünlü tiyatrocularından sayılan bu çift , evlendikten 6 yıl sonra tek çocukları olan Muhtar Cem Karaca'yı dünyaya getirirler. Annesi ve babası sayesinde çocukluk yıllarında kulis tozu yutmuş olan Cem müziklede bu sıralar tanıştı. 5-6 yaşlarında annesi ve teyzesinin teşvikleriyle , yavaştan şarkı söylemeye başlamıştı. Ama Cem için asıl dönüm noktası 14 yaşındayken İzmir'deki , ahbablarının yanına gittiği o yaz olmuştur. Suadiyeli Nesrin adlı bir kıza aşık olan Cem , kızı etkilemek için "Johnny Guitar" adlı şarkıyı söyler. Fakat Nesrin'den çok annesi Toto Karaca'yı etkiler. Oğlunun müziğe olan yatkınlığını keşfeden Toto hanım , oğlunun müziğe yönelmesinde baş rol oynar. Robert Koleji'ni bitiren Cem "Dinamitler" adlı ilk grubunu kurar. O zamanların ünlü Rock'n Roll şasrkılarını seslendirirler. Daha sonra "Jaguarlar" adlı kurdu. Bu gruplada , kendi deyimiyle , papağan gibi Elvis Presley parçaları seslendiriyorlardı. Cem'e ilk büyük tepki çok yakınından , babsında geldi. Başından beri onun müzikle uğraşmasına karşı olan babası , onun hariciyeci olmasını istiyordu. Cem müziği bıraksın elinden gelen herşeyi yaptı. Sırf şevki kırılsın diye parayla adam tutup yuhalattı. Fakat bütün bunlar Cem'i daha da hırslandırıyordu. Sonunda babasıda pes etti. Fakat babasına göre müslüman mahallesinde salyangoz satmanın anlamı yoktu. Oğlunun Anadolu müziği yapmasını istiyordu. Askerlik günlerinde Anadolu gerçeğiyle tanışan Cem'in aklında bambaşka bir pencere açılmıştı. Döndüğünde bir süre tiyatroyla uğraştıktan sonra 1967 senesinde CEM KARACA VE APAŞLAR'ı kurdu.
( Apaşlar : Mehmet Soyarslan , Yalçınkaya Tümay , Timur Fildişi , Ahmet Tuzcuoğlu ve Cem Karaca)
İlk büyük çıkışlarını Hürriyet Gazetesinin düzenlediği Altın mikrofon yarışmasında seslendirdikleri "Emrah" adlı parçayla yaptılar. Sözleri Aşık Emrah'a ait olan parçanın bestesi Cem Karaca'ya aitti. Askerlikte karşılaştığı Anadolu gerçeği yavaş yavaş fikirlerine ve düşüncelerine yansımaya başlamıştı. Emrah'la elde edilen büyük başarı , Resimdeki Gözyaşları ve Bu Son Olsun gibi hitlerle devam etti. Fakat Cem'in kafasında daha değişik bişeyler vardı. Ayrıca grubun diğer lideri olan Mehmet Soyarslan'la devamlı fikir ayrılığı içindeydiler. Sonunda Konya Ereyli'sinde yaptıkları konserle ipler tamamen koptu.1969 yılında apaşlardan ayrılan Cem basçı Seyhan Karabay'la birlikte Kardaşlar grubunu kurdu. Artık kendisininde yaratıcılarından biri olduğu "Anadolu Rock" adlı müzik türü belirgin bir biçimde ön plana çıktı. Cem Karaca ve Kardaşlar bu dönem önemli bir çizgiyi sembolize ettiler. Toplumcu kimliği belirgin bir biçimde önplana çıkmaya başladı. Fakat Kardaşlar hemen başarıyı yakalayamadı. Büyük bir bocalama dönemi geçirdiler. Daha sonra Lümüne ve Dadaloğlu gibi parçalarla büyük bir başarı yakaldılar. Gençlik hareketlerinin hızla büyüdüğü bir dönemde , toplumsal değer yargıları hızla değişmekte ve yeni özgürlük talepleri aktif bir siyasi mücadeleyle hızla bütünleşmekteydi.Müzik artık güzel sanat olmaktan çıkıp , farklı bir görev üstlenmişti.
Bir süre sonra Cem Karaca ve Kardaşlar bir tıkanmanın eşiğine geldiler. Cem bir revizyonun iyi olacağını düşünerek 1972'de gruptan ayrıldı. O zamanlar Moğollarda solist olarak denenen Ersen'le yer değiştirerek dönemin efsanevi grubu Moğollar'a geçti. Müzik dünyasındaki bu ilginç değiş tokuş kamuoyunda uzunsüre yer buldu. Moğollar döneminde Kardaşlar'daki çizgisinden ayrılmadı. Yine Anadolu Rock tarzı eserler sundular. Namus Belası , Gel Gel , Obur Dünya gibi hit parçalarla büyük başarılara imza attılar. Cahit Berkay'ın Moğollar'a uluslararsı bir kimlik kazandırmak için Fransa'ya gitmesiyle , Cem Taner Öngür'ü de yanı alıp gruptan ayrıldı ve Dervişan'ı kurdu.
Dervişan'la birlikte Cem Karaca en radikal dönemini yaşamaya başlıyordu. Çalışmalarının neredeyse hepsinde dolaylı yoldan veya doğrudan bozuk düzene eleştirleri bulunuyordu. Politik baskının dorukta olduğu bu yıllar , dinleyenlerini bozuk düzene karşı bir kavgaya davet edip durdu. Bu dönem içinde değindiğim politik çizgiyi sürdüren başka müzisyenler olmasına rağmen , içlerinde müzikal açıdan en büyük misyonu Cem Karaca üstleniyordu.
Dervişan'dan sonra kısa bir süre Edirdahan'la çalıştı. 1979 yılında işlerinden dolayı Almanya'ya gitti. Bu dönemde Türkiye'de büyük siyasal çalkantılar yaşanıyordu. Ülkede bir kaos vardı. Hemen hergün adam öldürülüyordu. Halk bir kutuplaşma dönemine girmişti.Bunun üzerine 12 Eylül 1980 sabah saat 4'de ordu yönetime el koydu. Ülkede insan avı başlamıştı. Sağcısı solcusu olaylara karışan herkes yakalanıyordu. Cem Karaca Almanya'dan ülkede olan gelişmeleri kaygıyla izliyordu. Bu arada Almanya'da katıldığı 1 Mayıs töreninde ülke yönetimine karşı sarf ettiği sözler nedeniyle hakkında gıyabi tutuklama kararı çıkarıldı. Yapılan "geri dön" çağırılarına rağmen yurda dönmedi. Hatta babasının cenazesine bile katılamadı. Bu süreç içinde kendisiyle aynı davada yargılanan Selda Bağcan ve Melike Demirağ ile arasında kırgınlık yaşadı. Hatta anneside babasının cenazesine gelmedi diye oğluna tavır aldı. Ve sonunda vatandışlıktan çıkarıldı. Bütün bunlar olurken Cem Karaca Almaya'da sessiz bir bekleyişiçerisindeydi. 1987'de dönemin Başbakanı Turgut Özal'ın girişimleriyle yurda döndü. Dönüşü çeşitli spekülasyonlara sebep oldu. Politik çizgisindeki yumuşama ve bazı önemli değişimler bazı kesimlerin Karaca'ya bakış açısını değiştirdi. Fakat bunlara aldırmayan Karaca müzik hayatını sürdürdü.
Artık bugün Türkiye'de farklı bir ortam yaşanıyor.Bu baskı ve sömürünün olmadığı anlamına gelmiyor. Sadece düzenin görünümü değiştiği söylenebilir.Ancak Cem Karaca'nın 70'li yıllardaki radikal tutumundan uzak olduğu bir gerçek. Tüm bunlara rağmen Cem Karaca'nın Türk Rock tarihinde önemli bir kilometre taşı olduğunu gözardı edemeyiz. Bir çok parçasının uzun yıllara rağmen hala ilgi görmesi O'nun büyük bir sanatçı olduğunun en büyük kanıtı..
( Apaşlar : Mehmet Soyarslan , Yalçınkaya Tümay , Timur Fildişi , Ahmet Tuzcuoğlu ve Cem Karaca)
İlk büyük çıkışlarını Hürriyet Gazetesinin düzenlediği Altın mikrofon yarışmasında seslendirdikleri "Emrah" adlı parçayla yaptılar. Sözleri Aşık Emrah'a ait olan parçanın bestesi Cem Karaca'ya aitti. Askerlikte karşılaştığı Anadolu gerçeği yavaş yavaş fikirlerine ve düşüncelerine yansımaya başlamıştı. Emrah'la elde edilen büyük başarı , Resimdeki Gözyaşları ve Bu Son Olsun gibi hitlerle devam etti. Fakat Cem'in kafasında daha değişik bişeyler vardı. Ayrıca grubun diğer lideri olan Mehmet Soyarslan'la devamlı fikir ayrılığı içindeydiler. Sonunda Konya Ereyli'sinde yaptıkları konserle ipler tamamen koptu.1969 yılında apaşlardan ayrılan Cem basçı Seyhan Karabay'la birlikte Kardaşlar grubunu kurdu. Artık kendisininde yaratıcılarından biri olduğu "Anadolu Rock" adlı müzik türü belirgin bir biçimde ön plana çıktı. Cem Karaca ve Kardaşlar bu dönem önemli bir çizgiyi sembolize ettiler. Toplumcu kimliği belirgin bir biçimde önplana çıkmaya başladı. Fakat Kardaşlar hemen başarıyı yakalayamadı. Büyük bir bocalama dönemi geçirdiler. Daha sonra Lümüne ve Dadaloğlu gibi parçalarla büyük bir başarı yakaldılar. Gençlik hareketlerinin hızla büyüdüğü bir dönemde , toplumsal değer yargıları hızla değişmekte ve yeni özgürlük talepleri aktif bir siyasi mücadeleyle hızla bütünleşmekteydi.Müzik artık güzel sanat olmaktan çıkıp , farklı bir görev üstlenmişti.
Bir süre sonra Cem Karaca ve Kardaşlar bir tıkanmanın eşiğine geldiler. Cem bir revizyonun iyi olacağını düşünerek 1972'de gruptan ayrıldı. O zamanlar Moğollarda solist olarak denenen Ersen'le yer değiştirerek dönemin efsanevi grubu Moğollar'a geçti. Müzik dünyasındaki bu ilginç değiş tokuş kamuoyunda uzunsüre yer buldu. Moğollar döneminde Kardaşlar'daki çizgisinden ayrılmadı. Yine Anadolu Rock tarzı eserler sundular. Namus Belası , Gel Gel , Obur Dünya gibi hit parçalarla büyük başarılara imza attılar. Cahit Berkay'ın Moğollar'a uluslararsı bir kimlik kazandırmak için Fransa'ya gitmesiyle , Cem Taner Öngür'ü de yanı alıp gruptan ayrıldı ve Dervişan'ı kurdu.
Dervişan'la birlikte Cem Karaca en radikal dönemini yaşamaya başlıyordu. Çalışmalarının neredeyse hepsinde dolaylı yoldan veya doğrudan bozuk düzene eleştirleri bulunuyordu. Politik baskının dorukta olduğu bu yıllar , dinleyenlerini bozuk düzene karşı bir kavgaya davet edip durdu. Bu dönem içinde değindiğim politik çizgiyi sürdüren başka müzisyenler olmasına rağmen , içlerinde müzikal açıdan en büyük misyonu Cem Karaca üstleniyordu.
Dervişan'dan sonra kısa bir süre Edirdahan'la çalıştı. 1979 yılında işlerinden dolayı Almanya'ya gitti. Bu dönemde Türkiye'de büyük siyasal çalkantılar yaşanıyordu. Ülkede bir kaos vardı. Hemen hergün adam öldürülüyordu. Halk bir kutuplaşma dönemine girmişti.Bunun üzerine 12 Eylül 1980 sabah saat 4'de ordu yönetime el koydu. Ülkede insan avı başlamıştı. Sağcısı solcusu olaylara karışan herkes yakalanıyordu. Cem Karaca Almanya'dan ülkede olan gelişmeleri kaygıyla izliyordu. Bu arada Almanya'da katıldığı 1 Mayıs töreninde ülke yönetimine karşı sarf ettiği sözler nedeniyle hakkında gıyabi tutuklama kararı çıkarıldı. Yapılan "geri dön" çağırılarına rağmen yurda dönmedi. Hatta babasının cenazesine bile katılamadı. Bu süreç içinde kendisiyle aynı davada yargılanan Selda Bağcan ve Melike Demirağ ile arasında kırgınlık yaşadı. Hatta anneside babasının cenazesine gelmedi diye oğluna tavır aldı. Ve sonunda vatandışlıktan çıkarıldı. Bütün bunlar olurken Cem Karaca Almaya'da sessiz bir bekleyişiçerisindeydi. 1987'de dönemin Başbakanı Turgut Özal'ın girişimleriyle yurda döndü. Dönüşü çeşitli spekülasyonlara sebep oldu. Politik çizgisindeki yumuşama ve bazı önemli değişimler bazı kesimlerin Karaca'ya bakış açısını değiştirdi. Fakat bunlara aldırmayan Karaca müzik hayatını sürdürdü.
Artık bugün Türkiye'de farklı bir ortam yaşanıyor.Bu baskı ve sömürünün olmadığı anlamına gelmiyor. Sadece düzenin görünümü değiştiği söylenebilir.Ancak Cem Karaca'nın 70'li yıllardaki radikal tutumundan uzak olduğu bir gerçek. Tüm bunlara rağmen Cem Karaca'nın Türk Rock tarihinde önemli bir kilometre taşı olduğunu gözardı edemeyiz. Bir çok parçasının uzun yıllara rağmen hala ilgi görmesi O'nun büyük bir sanatçı olduğunun en büyük kanıtı..
Yorum Yazın