Avlonya (Arnavutça: Vlora, Modern Yunanca: Αυλώνας Aulónas), Arnavutluk’ın Avlonya ilinin merkezi olan şehirdir. Dıraç’tan sonra ülkenin en büyük liman kentidir. Ülkenin en eski kentlerinden biri olan Avlonya, Antik Yunanlar tarafından MÖ 6. yüzyılda kurulmuştur. Büyük bir ticaret merkezi olan Avlonya’da balıkçılık ve sanayi sektörleri gelişmiştir. Çevresindeki bölgede ise petrol, doğalgaz, yersakızı ve tuz üretilir.
Şehir “bağımsızlık kenti” (Qyteti i Pavarësisë) olarak da anılır.
Avlonya’da, Mimar Sinan’ın eseri olan tarihı Muradiye Camii, ve Neşat Paşaoğlu Camii bulunmaktadır.
Sasan adası ve Karaburun yarımadası ile çevrili bir körfezin kıyısında yer alır. Büyük ve güvenli limanı ile tarih boyunca önemini koruyan şehrin Antikçağ’lardaki ismi Aulon’dur. Daha sonra buraya Arnavutlar Vlorë, İtalyanlar Valona, Osmanlılar da Avlonya adını vermişlerdir.
Eskiçağ’lardan beri bir yerleşim merkezi olan şehir, muhafazalı limanı sayesinde Roma İmparatorluğu’nun yıkılışından sonra da ayakta kalmayı başardı. Ortaçağ’larda Avlonya hemen yakınındaki, sahile bakan 370 m. yüksekliğindeki dağın tepesinde yer alan Kanina Kalesi ile birlikte önemli bir geçit mevkii olarak ön plana çıktı. 1018’de ise Balkan içlerine doğru ilerleyen Normanlar’a köprübaşı vazifesi gördü. Daha sonra İtalyan Hohenstaufen ailesinin mülkiyetine girdi. Ardından Bizans ve Sırplar’ın, 1378’den sonra da İskenderiyeli Balşa beylerinin eline geçti. Nihayet 1417’de Osmanlılar ülkenin iç kesimindeki Berat şehri ve Kanina Kalesi ile birlikte burayı hâkimiyetleri altına aldılar. Bir yıl sonra Venedikliler’in şehri alma teşebbüsleri başarısızlıkla sonuçlandı. Osmanlı hâkimiyeti sağlamlaştırıldıktan sonra burada bir sancak kuruldu. Aynı adı taşıyan sancağın merkezini teşkil eden Avlonya, Osmanlılar’ın Adriyatik sahillerindeki ilk limanı olması sebebiyle ayrı bir önem kazandı. Burada bir tersane kuruldu, ayrıca Osmanlı donanmasının Akdeniz’de girişeceği harekâtlar için mühim bir üs haline getirildi. Kefalonya, Zaklisse (Zakynthos) ve Ayamavra’nın (Levkas) fethinde önemli rol oynadı. 1480’de Güney İtalya’ya sefere çıkan Gedik Ahmed Paşa hazırlıklarını burada tamamladı. 1492’de Himara isyanının bastırılmasında üs olarak kullanıldı. Üs vazifesi gördüğü son Osmanlı harekâtı, 1537’de Kanûnî Sultan Süleyman’ın bizzat idare ettiği Korfu (Körfez) Seferi oldu. Bu sefer sırasında Kanûnî bir müddet burada ikamet etti. Osmanlılar ayrıca şehrin civarında bazı düzenlemelerde de bulundular. İlk defa 1474’te şehrin yakınındaki Vijose nehrinin denize döküldüğü yerde oluşan bataklığı kanal açmak suretiyle kurutmaya çalıştılar. Daha sonra 1551’de aynı maksatla şehrin yanında hastalık kaynağı olan Terbufi bataklığına kanallar açtılar. Bu çalışmaya ait masrafları günlük olarak gösteren Muhasebe Defteri bugün Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde bulunmaktadır
XVI. yüzyıl Osmanlı tahrir defterleri Avlonya’nın nüfusu ve büyüklüğü hakkında önemli bilgiler vermektedir. Bu defterlere göre, 1506’da Avlonya’da 665 hıristiyan, doksan yedi yahudi hânesi olmak üzere toplam 762 hâne, yani yaklaşık 3800 dolayında bir nüfus bulunuyordu (BA, TD, nr. 34). Yahudiler ticarî bakımdan Venedikliler’le rekabet etmek için buraya yerleştirilmişlerdi. XVI. yüzyılın ilk çeyreğinde hızla gelişen Avlonya’da 1520’de 803 hıristiyan hâne yer alıyordu (BA, TD, nr. 99). Bunların büyük kısmı Kanina’dan gelip şehre yerleşmişlerdi. Hıristiyan hânelerin çoğu “tuzcu” statüsünde idi ve Avlonya’nın tuz yataklarında çalışıyorlardı. Ayrıca bunların arasında Osmanlı ordusunda hizmet gören gönüllüler de vardı. Bu özel statüleri onlara avârız ve cizye vergilerinden muaf olma hakkını sağladı. Bu tarihte yahudi hâne sayısı ise 531’e yükseldi. Bunların çoğu Kastilya, İspanya, Portekiz, Sicilya, Otranto ve Kalabria bölgelerinden kaçıp buraya yerleşmişlerdi. Böylece kısa sürede 6500’ü geçen nüfusu ile Avlonya Arnavutluk’un en büyük şehri oldu.
Osmanlı ordularının acı mağlûbiyete uğradığı Balkan Savaşı sırasında burası Arnavut milliyetçilerinin merkezi oldu. İsmâil Kemal Vlore’nin liderliğindeki Arnavut milliyetçileri, Avlonya’daki bir evin balkonundan bağımsızlıklarını ilân ettiler. Avlonya I. Dünya Savaşı’nın patlak vermesine kadar da Arnavutluk’un merkezi olarak kaldı. Savaştan sonra İtalyanlar burayı Balkanlar’a yayılmak yolunda önemli bir hareket üssü olarak gördüler. Fakat İtalyan kuvvetleri Arnavut milisler tarafından geri püskürtüldü. Milletlerarası anlaşmalar Avlonya’nın Arnavutluk’a iadesini sağladı. II. Dünya Savaşı’nda şehir geçici bir süre için tekrar yabancı işgaline uğradı ve bundan sonraki kırk yıl içinde süratli bir gelişme ve değişme dönemi geçirdi. Kasaba ve liman
tamamıyla modern hale getirildi. Osmanlılar’ın kurutmaya çalıştıkları Terbufi bataklığı verimli bir sahaya dönüştürüldü. Nüfus ise 50.000’e yükseldi. Şehir modernleştirilirken, İslâmî karakteri de yok edildi ve birçok dinî bina yıkıldı. Bu eserlerden bugüne çok az şey kaldı. Yalnız Kanûnî Sultan Süleyman Camii dikkatli bir şekilde restore edildi ve böylece şehrin eski İslâmî geçmişiyle ilgili tek görünür bağ bırakılmış oldu.
Avlonya’dan başlayarak kıyı boyunca gezi turuna başlarsanız Avlonya’ya bağlı bir çok şehir ve kasabayı ziyaret etmiş olur, muhteşem manzaralara ve tarihi yapıları görme şansına sahip olursunuz.
Bu şehir ve kasabalardan bazılarını aşağıya yazıyorum:
Saranda (Ayasaranda)
Aya Sarandi veya Ayasaranda (Modern Yunanca: Άγιοι Σαράντα; İtalyanca: Santiquaranta), Arnavutluk’un Avlonya ilinde bulunan bir şehir ve belediyedir. Ayasaranda, Arnavutluk’un Ayasaranda bölgesinin başkenti aynı zamanda turistlerin en çok ilgisini çeken tatil yeri.
Ksamil
Ksamil (Modern Yunanca: Εξαμίλιο[1]), Arnavutluk’un Avlonya iline bağlı Saranda belediyesinde bir köy ve idari birimdir. Nüfusu 2011 yılı itibarı ile 2,994’tür.
Ksamil 1966 yılında kurulmuştur. Sosyalist dönemde zeytin, limon ve mandalina üretimiyle bilinmekte olup yerli ve yabancı turistler tarafından en uğrak sahil beldelerinden biridir. Yakınlarında yer alan Ksamil Adaları’na bot ve tekneyle ulaşılabilmektedir.
Llogara Millî Parkı
Llogara Millî Parkı (Arnavutça: Parku Kombëtar i Llogarasë), Arnavutluk’un güneyinde Avlonya ilinde bulunan bir millî parktır. Park, 1966 yılında hükûmet tarafından koruma alanı ilan edildi.
Llogara Millî Parkı, 10.1 km²’lik bir alanı kapsamakta olup deniz seviyesinden 470 ile 2,018 metre yükseklikteki Llogara Geçidi’nin kuzey tarafındaki ormanları korumaktadır. Parkta birçok siyah çam (Pinus nigra) ağaçları, Boşnak çamı (Pinus heldreichii), Bulgar köknarı (Abies borisii) ve dişbudak ağaçları (Fraxinus) bulunmaktadır.
Porto Palermo Kalesi
Porto Palermo Kalesi (Arnavutça: Kalaja e Porto Palermos), Arnavutluk’un güneyindeki Himara’da yer alan bir kaledir. Arnavutluk Rivierası boyunca, Himara’nın birkaç kilometre güneyinde, Porto Palermo koyunda yer almaktadır. Huffington Post, Porto Palermo’yu 2014 yılında 15 keşfedilmemiş Avrupa destinasyonu arasında ilk sırada listelemiştir.
Zvërnec Adası
Zvërnec Adası (Arnavutça: Ishulli i Zvërnecit), Adriyatik Denizi’nde Arnavutluk’ait bir adadır. Ada, Narta Lagünü üzerinde yer almakta olup neredeyse tamamı uzun boylu çam ağaçlarıyla kaplıdır ve çok daha küçük bir adanın hemen doğusundadır. Zvërnec Adası, anakaraya 270 metre uzunluğunda ahşap bir köprü ile bağlıdır.
Ada, Bizans döneminden kalma iyi korunmuş 13.-14. yüzyıl Zvërnec Manastırı’nı içerdiği için turistik bir cazibe merkezidir. Adanın yanında aynı adlı bir köy bulunmaktadır.
Orikum
Orikum veya Paşalimanı (Arnavutça: Pashaliman), Arnavutluk’un Avlonya iline bağlı Avlonya belediyesinde bulunan bir şehirdir.[1] Şehrin nüfusu 2011 yılı itibarı ile 5,503’tür
Yorum Yazın