Türk yargısı sadece Türk milleti adına karar vermelidir
GÜNCELCumhurbaşkanı Erdoğan, "Adalet sisteminin işleyişini güçlendirmek, yargıya ve kararlarına güveni en üst düzeye çıkarmak önümüzdeki dönemde de önceliğimiz olacaktır." dedi.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Sergi Salonu'nda yargı çalışanlarıyla iftarda bir araya geldi.
Buradaki konuşmasına tüm katılımcıları selamlayarak başlayan Erdoğan, adalet camiasının tüm mensuplarının Ramazanı Şerifi'ni tebrik etti.
Yurt içinde ve dışında görev yapan adalet mensuplarına da selamlarını gönderen Erdoğan, "Şehit Cumhuriyet Savcımız Mehmet Selim Kiraz başta olmak üzere vazife esnasında şehit olan adalet teşkilatımızın tüm mensuplarına Cenabı Allah'tan rahmet diliyorum." diye konuştu.
Program dolayısıyla Adalet Bakanı Abdulhamit Gül ve ekibine teşekkür eden Erdoğan, bu ayın tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını Allah'tan niyaz etti.
Erdoğan, bugün Türk adalet sistemini geleceğe taşıyacak tarihi nitelikte bir adım attıklarını belirterek, Adalet Bakanlığının uzun soluklu, titiz ve tüm paydaşların dahil edildiği bir süreçten sonra hazırladığı Yargı Reformu Strateji Belgesi'ni kamuoyuyla paylaştıklarını ifade etti.
"Adalette yaşanan gecikmelerin önüne geçmeyi hedefliyoruz"
Paylaştıkları paketin 2002'den beri adalet sisteminin eksikliklerinin giderilmesi yönünde hayata geçirdikleri reform adımlarının en son örneği olduğunu dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Göreve geldiğimizden itibaren infaz koruma memurlarının yıpranma paylarından mübaşirlerimizin genel idare hizmetine alınmasına, hakim ve savcılarımızın özlük haklarından modern adalet saraylarının inşasına kadar her alanda tarihi nitelikte iyileştirmeler yaptık. Son reform paketiyle yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığını güçlendirmeyi, hak arama yollarını genişletmeyi, hukuki güvenlik ve hukuk istikrarını korumayı, hepsinden önemlisi adalette yaşanan gecikmelerin önüne geçmeyi hedefliyoruz. Ana gayemiz, yargının bütün tarafları için güven veren ve erişilebilir adalet sistemini tesis etmektir. 82 milyon vatandaşımızın hiçbir engele maruz kalmadan, kalbinde hiçbir şek, şüphe duymadan adalet arayabileceği ve bu arayışına da cevap bulabileceği bir yapıyı milletimize kazandırmak istiyoruz. Adalet sisteminin işleyişini güçlendirmek, yargıya ve kararlarına güveni en üst düzeye çıkarmak önümüzdeki dönemde de önceliğimiz olacaktır."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin geçmişte adalet sisteminden kaynaklanan hata, gecikme ve tarafgirliklerin bedelini çok ağır ödemiş bir ülke olduğuna dikkati çekti.
Türkiye'nin adaleti tesis adına evlatlarının bir sağdan bir soldan dar ağacına gönderildiği çok acı günler yaşadığını anımsatan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Bu millet 'bebek davası', affedersiniz 'köpek davası' gibi uyduruk davalarla başbakan ve bakanların yargılandığı, asıldığı, şehit edildiği utanç sahnelerine şahit oldu. 17-25 Aralık sürecinde yaşanan hukuk katliamları ise yargının bir dönem oligarşik, hizipçi ve örgütlü bir yapının nüfuz alanına girmesinin can yakıcı ne yazık ki sonuçlarıdır. Türkiye'nin bir daha benzer hataları tekrarlama lüksü yoktur. Şüphesiz yargıya güveni perçinleyecek olan yegane faktör maşeri vicdanı ferahlatan doğru ve adil kararlar vermesidir. Bunun için her hal ve şartta Türk yargısı bir çıkar grubunun, ideolojinin, siyasi görüşün, vesayet odağının veya fraksiyonun değil, altını çizerek söylüyorum Türk milletinin yargısı olmalı, sadece Türk milleti adına karar vermelidir."
Erdoğan, bu hedefe ulaşılabilmesi için siyasetçilerle beraber yargı mensuplarına da önemli sorumluluklar düştüğüne işaret ederek, şu değerlendirmede bulundu:
"Hepimiz görevimizi en iyi şekilde yapacak, vatandaşlarımıza en kaliteli hizmeti sunmanın gayretinde olacağız. Her zaman ifade ettiğimiz gibi geciken adalet adalet değildir. Önümüze gelen her dosyanın içinde en az bir insanın hikayesi, en az bir insanın istikbali, geleceği ve kaderi bulunuyor. Vazifemizi icra ederken hukukun üstünlüğü ilkesine ve masumiyet karinesine leke sürdürülmemesi bu açıdan hayati önem arz ediyor. Ne tek bir vatandaşımızın hakkını yiyeceğiz ne de tek bir vatandaşımızın hakkının hukukun yenilmesine göz yumacağız. Kökeni, maddi durumu, siyasi görüşü, görünüşü ne olursa olsun 82 milyonun her bir ferdi için adaleti tesis etmenin gayretinde olacağız."
"Adalete olan güvenin sarsıldığı bir toplumda barış, huzur ve istikrar da kalmaz"
Özellikle cezasızlık algısının toplumda yaygınlaşmasına asla müsaade edilmemesi gerektiğini vurgulayan Erdoğan, "Böyle bir algının yaygınlaşması insanların adaleti mahkeme kapıları yerine başka yerlerde, başka güç odaklarında aramalarına yol açar, bu ise devletin ontolojik varlığına, yani bekasına yönelik en büyük tehdittir. Adalete olan güvenin sarsıldığı bir toplumda barış, huzur ve istikrar da kalmaz." dedi.
Türkiye'nin son birkaç yıldır gerek iç siyasette ve ekonomide gerekse dış politikada birbirinden önemli sınamalara maruz kaldığını hatırlatan Erdoğan, 6 yıl önce Gezi olaylarıyla fitili ateşlenen bu sürecin 17-25 Aralık girişimi, bölücü örgütün çukur eylemleri, DEAŞ terörü, 15 Temmuz darbe teşebbüsü ve ekonomik saldırılarla bugünlere kadar gelindiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
"Özellikle bir gerçeğin altını çizmem gerekiyor. Atlattığı her badirenin ardından ülkemiz yeni bir engelle, engelleme girişimiyle karşılaştı. Türkiye bağımsızlığını her alanda ilerlettikçe sabotajların dozu da arttı. Biz milli bekamıza yönelik kararları kendimiz verdikçe, milli menfaatlerimizi korumaya dair adımları Suriye'de, Irak'ta, Ege ve Doğu Akdeniz'de cesaretle attıkça bu tür teşebbüsler devam edecektir. Çünkü bu dönem muhataplarımızın büyük ve güçlü Türkiye'ye alışma, sindirme ve kabullenme dönemidir. Eski alışkanlıkları kısa sürede değiştirmek elbette kolay değildir. Ülkemize karşı gösterilen yersiz ve zamansız tepkilerin sebebi de budur. Türkiye'ye şaşı bakanlar, eski Türkiye'ye alışanlar maalesef yeni dönemin dinamiklerini okumakta, anlamakta, politikalarını bu yeni duruma adapte etmekte zorlanıyorlar. Biz er ya da geç yeni Türkiye'yi kabullenme sorununun içeride olduğu gibi dışarıda da aşılacağına inanıyoruz. Bu kabullenme dönemi atlatıldığında inşallah ülkemizin önünde yepyeni bir dönemin kapıları açılacak, Türkiye'nin bölgesel ve küresel konumu daha da güçlenecektir."
AA
İlginizi Çekebilir