SEKTÖRÜMÜZDEN KAYAN YILDIZ İSMAİL GÖKÇE İLE RÖPORTAJ
RÖPORTAJLARSayın İsmail Gökçe bize kendinizi kısaca tanıtır mısınız? 1978 Denizli doğumluyum, ilk orta eğitimimi Denizli’de tamamladım, sonrasında üniversite eğitimim için İzmir’e gittim.
1978 Denizli doğumluyum, ilk orta eğitimimi Denizli’de tamamladım, sonrasında üniversite eğitimim için İzmir’e gittim. Üniversite ve iş hayatı toplam 15 yılım İzmir’de geçti. Üniversite eğitimimi Dokuz Eylül Endüstri Mühendisliğinde tamamladım. Evliyim ve 3 yaşında bir oğlum var.
2000 yılında o zamanlar ismi Metesan olan Schneider Elektrik Çiğli tesislerinde Planlama Mühendisi olarak işe başladım. 3,5 senelik planlama deneyimi sonrası askere gittim. Askerden önce konuştuğumuz gibi askerlik sonrası soluğu tekrar Metesan’da aldım, bu sefer kendimi Metod Bölümünde buldum. Yeni kurulan bir bölümdü ve en önemli görevi o dönemde başlattığımız Yalın Üretim Projesi idi. Ben 2 yıl boyunca Metod Bölümünde hem Yalın Üretim Proje Müdürlüğünü yürüttüm, hem de SAP, 6 Sigma gibi projelerde etkin olarak destek vermeye çalıştım.
2006 yılında yeni görevime Yurt Dışı satış sorumlusu olarak başladım. 2007 ortalarında ise ailevi nedenlerden dolayı memleketim Denizli’ye dönmem gerekti. Denizli’de mesleğimle ilgili 1-2 firma ile anlaşmıştım ve bu nedenle istifa etmiştim ki yönetimin bana önerisini değerlendirmek, Schneider Elektrik’ten ayrılmamak bana daha cazip geldi ve satış hayatı ile tanıştım. Bugüne kadar 4 sene içinde sırasıyla Denizli - Antalya, İzmir ve son olarak Bursa’da Bölge müdürü olarak görev yaptım. Geçtiğimiz günlerde de sizinde yayınladığınız şekilde Aktaş Holding’de Satış Yöneticisi olarak yeni görevime başladım.
Elektrik sektörü ve Schneider Elektrikte sanırım 11 yıl geçirdiniz. Bu 11 yılı bize özetler misiniz?
11 yılı özetlemek çok zor. Anlatılacak o kadar çok şey var. Çok güzel ve şanslı bir dönem geçirdiğimi düşünüyorum. Sağ olsunlar Schneider Elektrik’te ki yöneticilerim bana kendi gelişimim için bir çok fırsatlar verdiler ve sanırım ben bu fırsatları çok iyi değerlendirdim. Şöyle bir geriye baktığımda 11 yıla, ancak bu kadar iyi olabilirdi diyorum. Bir çok bölümde çok farklı deneyimler edindim. Yöneticilerim bana bu sorumlulukları bana verirken çekinmediler, ben sorumlulukları üstlenirken çekinmedim. Zaten benim iş felsefemde “görev teklif edilmez, tebliğ edilir” vardır, bu güne kadar bana verilen her şeye evet dedim. 2007 yılında ayrılırken “kal, Satış temsilcisi ol” dendiğinde de aynı bakış açısı ile baktım ve kaldım.
Aktaş Holding’e geçiş sürecinde aynı yaklaşım yapılmadı mı?
2007’de ayrılma kararımı verdiğimde o dönemde Alper Tuncer’e bağlı çalışıyordum ve Alper Bey’in bana kal demesinde ki temel sebep gideceğim firmaları çok beğenmemesi idi. Aktaş Holding’e geçme kararını Schneider Elektrik’te ki son amirim Bora Bey’le paylaştığımda ise Bora Bey kararımı sorguladı ve benim adıma doğru bir karar olduğuna inandığını hissettim. Açıkçası benim en büyük kaygım yanlış anlaşılmaktı, çünkü ben Schneider Elektrik’te hep memnun çalıştım ve her görevimi büyük bir memnuniyetle yaptım. Tek sıkıntım aile düzenimi kuramamaktı. Her pazartesi sabahı işe 09:00’da varmak için sabah 04:30’da kalkmam gerekli idi ve ben uykusu ağır olan birisi olmama rağmen saat çalar çalmaz yataktan fırlardım, hiç geç kalkmadım, bazen saat bile çalmazdı
ve işime zamanında varırdım. Bir kez olsun bıkkınlık hissetmedim. Hangi güç bunu bir insana yaptırabilirdi ki! Sadece Şirketin yapısı ve işleyişi açısından çok fazla inisiyatif alamadığımı düşünüyordum ve daha fazla inisiyatif alabileceğimi, güzel işler yapabileceğimi hissettiğim için Aktaş Holding’e geçme kararı aldım. Benim için Turhan Bey’in “senin için iyi olan bizim içinde iyidir” sözü yeter. Allah razı olsun onlardan hem çalıştığım dönem için hem de ayrılık sürecinde ki yaklaşımları için
Dediğim gibi güzel bir dönem geçirdim, Metesan’ın Schneider’leşme döneminde bulunduk, sürekli olarak bir mücadele ve meşguliyet içinde olmamız gerekti, çok fazla görev ve sorumluluğu almamız gerekti, çok günler sabahlara kadar çalışmak zorunda kaldık, hep mutlu çalıştık. Bunda çalışma arkadaşlarımızın ve amirlerimizin katkıları çok büyük. Turhan Bey’in, Alper Bey’in, son olarak çalıştığım Bora Bey’in şirkette yarattığı iklim müthiş. Şirketin insanı saran bir havası var. Bu nedenle ayrılma kararını almak çok zor oldu.
Burada 9 yıl boyunca çalıştığım Sayın Alper Tuncer’e ayrı bir parantez açmak isterim. Üzerimde çok büyük katkısı olduğuna inandığım, iş hayatımda ki babam olarak gördüğüm, beni benden fazla düşündüğünü hissettiğim bir insan. Çok şey öğrendim kendisinden, sadece işle ilgili değil. Alper Bey öğretileri, felsefesi olan bir insan. Bana hep “bizi çok iyi yetiştirdiler, biz de sizi yetiştiriyoruz, sende bundan sonraki nesilleri yetiştirmek zorundasın” derdi, bunu defalarca duydum ve hep bu gayrette oldum. Bir çok çalışma arkadaşım onların adına kariyer planı yapmama şaşırmışlardır, bende ki Alper Tuncer mirası bu. Rakibe geçmenin hata olduğundan bahsetmiştir, bende bir gün Schneider Elektrik’ten ayrılırsam mümkünse farklı bir sektörde çalışayım derdim, Allah’a şükür öyle oldu, otomotiv sektöründe kariyerime devam etme şansım oldu. Nasipse bir gün iş değiştirme durumum olursa Aktaş Holding’e rakip olmayan bir iş sahası olacaktır.
Benim inancım iş hayatında temel kilit noktalardan birisi iş felsefesi, iş prensipleridir. Doğru felsefe ve prensipler uzun vadeli başarıları getirir ve ben bunları en iyi şekilde öğrenebileceğim kişilerle çalıştım ve alınması gerekenleri aldığımı da düşünüyorum.
Elektrik sektörünü nasıl değerlendiriyorsunuz? Özellikle Alçak Gerilimde hangi noktalara değinmek istersiniz. Zira okuyucu profilimiz genelde Alçak Gerilim mensubu.
Açıkçası sektör değiştirdiğim için dışarıdan biraz daha farklı bakma şansımda oluyor düşüncesindeyim. Türkiye’de ki alçak gerilim özellikle Anahtar - priz pazarını oldukça dinamik ve hareketli buluyorum. Sürekli aksiyon olan ve rekabetin bol olduğu bir piyasada mücadele ettiğimizi şimdi daha iyi görüyorum. Yerli üreticilerimiz iç piyasada ve dışpiyasada etkin satış politikaları takip ediyorlar. Dış piyasada ki yapılanmalarını tam olarak bilmiyorum ama umarım uzun süreli ticaret kurgusu hedefleyerek yurtdışı pazarlarında sadece distribütör üzerinden değil, kendi ofisleri ve personelleri ile iş yapısı kurduklarını umuyorum. Yurt içinde çok başarılılar, yerli üreticilerimize karşı pazarda mücadele vermiş olmanın çok şey kattığına inanıyorum.
Yerli üreticilerimiz gerçekten çok iyi noktalara geldiler ancak bayi yapısının bu hızın daha gerisinde kaldığını düşünüyorum. Bayilerimizin ise yerli üreticilerimize göre kendilerini tam olarak geliştiremediklerini düşünüyorum. Halen bir çok bayimiz kullandıkları programları sadece muhasebe programı olarak kullanıyorlar, stoklarını bilgisayar üzerinden görebilecek firma sayısı çok az. Aslında hemen hemen tamanının kullandığı programlar stoklarını görmeye analiz etmeye müsait, ama üzerine düşmek istemiyorlar.
Şimdiye kadar ki deneyimime dayanarak ister üretim ister ticaret şirketi olsun, bugün kendi şirketim olsa 3 noktaya çok önem verirdim, bilgi sistemleri, marka yönetimi ve yalın süreç yönetimi. Biraz önce bahsettiğim gibi yerli üreticilerimiz sanırım bu üç konuyu iyi yönetiyorlar ama bayilerimiz çok geride. Eğitim ve donanıma daha çok yatırım yapmak zorundalar. Çok az sayıda firmamız gerekli yetkinliğe sahip. Bu noktada üretici firmalarımız bayi kanallarını yetiştirme yolunda adım atmak zorundalar. Schneider Elektrik olarak biz bayi yönetici ve sahiplerine yöneticilik eğitimi aldırmıştık.
Yeni firmanız Aktaş Holding’ten bize biraz bahseder misiniz?
Yeni firmam Aktaş Holding 1938’den bu yana faaliyette olan bir firma. Holding merkezimiz Bursa’da. Türkiye’de 4, Brezilya, Çin ve Bulgaristan’da birer tane olmak üzere toplam 7 üretim tesisi, Almanya ve Kuzey Amerika’da ki Lojistik Merkezleri ile 87 ülkeye ürünlerimizin satışlarını gerçekleştiriyoruz. Türkiye piyasasında Pazar lideri, dünyada ise Pazar üçüncüsüyüz.
Şu ana kadar ki gözlemim Aktaş Holding’in tutkulu bir firma olduğu yönünde. Şirket vizyonumuz 2023 yılında Pazar lideri olmak. Açıkçası iş değişimimde beni en çok cezbeden de bu oldu. Bu hedefi yakalamak benim açımdan çok önemli, böyle bir hedefin parçası olacak olmak beni çok motive ediyor. Gördüğüm kadarı ile de şirkette ki tüm arkadaşlarımızda bu hedefe inanmış durumda. Beni en çok şaşırtan istisnasız tüm çalışanların hem şirkete hem de Sayın Şahap Aktaş bey’e çok yüksek düzeyde sevgi ve bağlılıklarının olması oldu.
Bursa’da görev yaptığım süreçte hem Aktaş Holding, hemde Şahap Bey hakkında olumlu şeyler duymuştum. Ama ne kadar olsa da insan işe başlayınca acabalar başlıyor, bende bu acaba süreci çok uzun sürmedi. İşe başladığımın ikinci gününde Arge bölümünde oryantasyonum vardı, oldukça sıkıcı sayılabilecek bir sunumu 2 genç arkadaşlarımız büyük bir coşku ve gözlerinin içleri parlar şekilde anlatınca tamam dedim açıkçası. Yanlış hatırlamıyorsam Mutlusan’ın sahibinin derginiz deki bir röportajında kalbi ile çalışan - tutku ile çalışan insanlar isterim gibi cümlesi vardı, bence Aktaş Holding’te bu insanlardan çok çok var. Umarım aynı Schneider Elektrik’te olduğu gibi Aktaş Holding’te de uzun yıllar hizmet verebilirim.
Son olarak eklemek istediğiniz herhangi bir nokta yada mesaj var mı?
Son dönemde ilginçtir bir çok kişide firmalarına karşı sitem görüyor, hissediyorum. Ben çalıştığım tüm süreç boyunca firmama karşı büyük bir bağlılıkla çalıştım, ayrılırken de amirlerimden müsaade isteyerek ayrıldım ve büyük bir saygı çerçevesinde yeni işime doğru yola çıktım. Geçtiğimiz iki ay içinde ne kadar doğru yaptığımı görüyorum. Benim herkese tavsiyem çalıştıkları firmaların kıymetini bilmeleri, sonunda ayrılık olsa da saygı ve sevgi çerçevesinde olmasına gayret etmeleri yönünde olur. Önemli olan güzel hatıraları güzel bir şekilde geride bırakmak.
Sizin aracılığınızla elektrik sektöründe ki tüm dostlarıma selamlarımı iletiyorum. Herkese karşı olabildiğince iyi niyetli yaklaşmaya çalıştım ama muhakkak birilerinin kalbini de kırmışımdır, bende yana herkese hakkım helaldir, umarım onlardan da bana bu vesile ile haklarını helal ederler.
İlginizi Çekebilir