OVP ile yol haritasını belirledik harfiyen uyguluyoruz
EKONOMİCumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Orta Vadeli Program ve 12'nci Kalkınma Planı ile gelecek 5 yıla ait yol haritamızı belirledik. Son 11 aydır da bu yol haritasını harfiyen uyguluyoruz" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Genel Kurulu'nda konuştu.
Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti;
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'mizin 80'inci genel kurulunun ülkemiz ve iş dünyamız için hayırlara vesile olmasını Allah'tan diliyorum. Bu güzel atmosferde bizleri bir araya getiren Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği yönetimine teşekkür ediyorum. Burada Türkiye için çarpan vatanperver yürekler var. Burada Türkiye için üreten, istihdam oluşturan girişimci ruhlar var. Burada milletimizin istikbali için çalışan, ter döken, inanmış gönüller var. Burada Türkiye Yüzyılı'nın inşası yolunda hiçbir fedakarlıktan kaçmayan millet ve memleket sevdalısı yol arkadaşlarım var. Türkiye'nin ve Türk ekonomisinin kalbi bugün bu salonda atıyor. Rabbim birliğimizi, beraberliğimizi ve muhabbetimizi daim eylesin diyorum. Bu vesileyle kuruluşundan bugüne kadar TOBB çatısı altında ülkemizin kalkınmasına, gelişmesine, güçlenmesine destek olan her bir kardeşime şahsım, ülkem ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum.
Milletin emanetini taşıyan bir siyasetçi olarak Türk ekonomisinin nabzının attığı TOBB Genel Kurulları'na iştirak etmeye her zaman önem verdim. Sizlerin burada dile getirdiği yapıcı eleştirilerden faydalanmaya gayret ettim. Dünyayı takip eden vizyoner ve ufuk sahibi siz kardeşlerimin katkılarının bizim nazarımızda daima özel bir yeri oldu. Meselelerimizi sizlerle konuştuk. Sorunlarımıza ortak akılla çözüm aradık. Engelleri sırt sırta vererek birlikte aştık. Siz bize yol gösterdiniz, yoldaşlık ettiniz, zor zamanlarımızda yanımızda durdunuz. Özellikle son dönemde oda ve borsalarımızın kapasiteleri müthiş arttı. Dünyanın en iyi ve en çok hizmet üreten ilk 3 oda sisteminden biri haline geldiniz. Biz de bu süreçte size daima destek olduk. Hedeflerinizi ve hayallerinizi gerçekleştirmeniz için önünüzü açtık.
Geçen sene milletimizin 60 yıldır içinde bir ukde olarak kalan Türkiye'nin otomobili Togg'u birlikte hayata geçirdik. Bugün yollarımızı aşındıran binlerce Togg'da siz kardeşlerimin desteği ve emeği bulunuyor. Çeşitli sabotaj girişimlerine rağmen Türkiye'ye kazandırdığımız Togg'un ne kadar stratejik bir hamle olduğu gün daha iyi anlaşılıyor. Elektrikli araç piyasası son bir sene içerisinde çok büyük bir ivme kazandı. Uzakdoğu ülkelerinin piyasaya agresif bir şekilde girdiklerini görüyoruz. Uzun yıllar sonra bu defa treni ve trendi kaçırmadık. Yerli ve milli markamız Togg'la hızla gelişen elektrikli araç sektöründe biz de varız dedik.
Biliyorsunuz o dönem sadece mali zorluklarla mücadele etmedik. Daha ziyade zihinlere kazınmış, öğrenilmiş çaresizlikle mücadele ettik. Daha emekleme safhasından itibaren projenin kolunu, bacağını kırmak için çok uğraştılar. Fabrikasından tasarımına kadar her şeyi eleştiri konusu yaparak projeyi itibarsız hale getirmek için her yolu denediler. Bugün milli savaş uçağımız KAAN ile ilgili neler söyleniyorsa, insansız hava araçlarımıza ve üreticilerine hangi iftiralar atılıyorsa Türkiye'yi ekonomide bir üst lige taşıyacak hamleleri baltalamak için kimler devreye giriyorsa, hepsine ve daha fazlasına elektrikli araç imalat sürecinde şahitlik ettik. Ama biz bunların hiçbirine kulak asmadık. Başkaları yapıyorsa biz niçin yapmayalım dedik. Başkaları üretebiliyorsa biz niçin üretmeyelim dedik. Sizlerin de gayretleriyle elektrikli araç teknolojisinde dünyadaki birçok ülkeye göre yerimizi çok önceden aldık. Bundan sonra da ülkemizin diğer projelerinde sizlerle birlikte çalışmaya, birlikte yol yürümeye devam edeceğiz.
TOBB mensuplarımızla en son geçen yıl 28 Mayıs seçimlerinden hemen sonra bir araya gelmiş ve hasbihal etmiştik. Bugünkü genel kurulu da 31 Mart mahalli idareler seçimlerine müteakiben gerçekleştiriyoruz. Son bir sene içinde ardı ardına yaşanan üç seçim iş dünyamızı çok yordu. 2023 yılı Türkiye ekonomisi açısından çok meşakkatli bir yıl oldu. Ülkemiz maalesef seçim atmosferinden bir türlü kurtulamadı. Yine bu dönemde başta Gazze krizi olmak üzere bölgemizde ülkemizi de doğrudan tekileyen çatışmalar patlak verdi. Tek başına seçim gündeminin bile bürokrasiyi, yatırımları, iş dünyamızın gelecek planlarını yavaşlattığı hakikattir. 31 Mart seçimlerinin de geride bırakılmasıyla inşallah 4 yıllık seçimsiz bir döneme girmiş bulunuyoruz. Bundan sonra asıl meselelerimize daha fazla odaklanabilecek, milletimizin gerçek gündemine daha fazla vakit ve kaynak ayırabileceğiz. Küresel ekonominin son 5-6 yıldır fırtınalı sulardan geçtiğini zaten sizler de biliyorsunuz. Salgının çok öncesinde başlayan belirsizlik iklimi Rusya-Ukrayna savaşı ve diğer bölgesel çatışmalarla daha da kesifleşti.
Dünyada son 50-60 yılın zirvelerine çıkan enflasyon atılan tüm adımlara rağmen ekonomiler için endişe unsuru olmayı sürdürüyor. Amerika ve Avrupa merkez bankaları enflasyonun ateşinin ne zaman düşeceğine dair halen net bir tarih veremiyor. Türkiye olarak küresel ekonominin genel seyrinden ve bölgemizdeki krizlerden maalesef biz de olumsuz etkileniyoruz. Tabi biz tüm bu dış faktörlerin yanı sıra 6 Şubat tarihinde ekonomimize maliyeti 104 milyar dolara ulaşan asrın felaketini de yaşamış bir ülkeyiz. 6 Şubat depremlerinde 53 bini aşkın insanımız hayatını kaybederken, 115 bin ticarethanenin aralarında olduğu 850 bin bağımsız bölüm kullanamaz hale geldi. Deprem bölgesinden gelen oda ve borsa başkanlarımız ne kadar devasa bir yıkımla karşı karşıya kaldığımızı çok daha iyi bilirler. Depremzede illerimizin toparlanması için verdiğimiz mücadelenin en yakın şahidi de yine bu arkadaşlarımızdır.
28 Mayıs seçimlerinden hemen sonra ekonomide güçlü bir ekip kurduk. Ardından Orta Vadeli Program ve 12'nci Kalkınma Planı ile gelecek 5 yıla ait yol haritamızı belirledik. Son 11 aydır da bu yol haritasını harfiyen uyguluyoruz. Mahali idareler seçimlerinde pek çok eleştiriyi göğüsleme hatta sandıkta bedel ödeme pahasına kararlı duruşumuzu esnetmedik. Vaatlerin havada uçuştuğu bu dönemde popülizme meyil etmedik. Daha önce de söyledim, şahsi ikbalimiz için ülkemize ve milletimize ilave yük oluşturacak hiçbir adım atmadık bundan sonra da atmayacağız. Hükümetimizin 31 Mart seçim sürecinde sergilediği özverili tavrın değeri inanıyoruz ki gelecekte daha iyi anlaşılacaktır. Bugün bize serzenişte bulunanlar inşallah yarın hayır dua edeceklerdir.
TOBB ile ve iş dünyamızın tüm kesimleriyle geliştirdiğimiz yakın diyaloğun ekonomiye de olumlu yansıdığını görüyoruz. Ekonomi programımızın neticelerini çeşitli alanlarda görmeye başladık. Geçen seneyi yüzde 4,5 gibi tahminlerimizin de üzerinde bir büyüme ile kapattık. Bu oranla Avrupa'da birinci, OECD ülkelerinde ikinci, G20'de ise dördüncü olduk. 2023 yılında milli gelirimiz 1 trilyon 119 milyar dolara, kişi başına gelir ise 13 bin 110 dolara çıktı. Dış talepteki zayıf görünüme ve depremin etkilerine rağmen ihracatta 255,4 milyar dolara ulaşarak cumhuriyet tarihinin rekorunu kırdık. Turizmde de hamdolsun iyi gidiyoruz. Turist sayısı yıllık yüzde 11,1 artışla 57,1 milyonu, turizm geliri ise yüzde 16,9 artışla 54,3 milyar doları buldu. Böylelikle tüm zamanların en iyi turizm performansını elde ettik. 2024 yılında hedefimiz 60 milyon ziyaretçi ve 60 milyar dolar turizm gelirini yakalamaktır. Bu rakamlara ulaşma konusunda ümitvarız. Turizmde yılın ilk 3 ayını rekorlarla tamamladık. 9 milyonu aşan ziyaretçi sayımızla yaklaşık 9 milyar dolar turizm geliri elde ettik. İlk 3 aylık rakamlara baktığımızda 2024 yılı turizm hedeflerimizle uyumlu gittiğimiz görülüyor.
Bizim için hayati önemi haiz bir diğer başlık istihdamdır. Vatandaşımızın işini, aşını koruması temel prensibimizdir. Ekonomimiz istihdam oluşturmaya devam ediyor. Mart ayında istihdam 32,6 milyon kişiye ulaşırken işsizlik oranı yüzde 8,6 seviyesinde gerçekleşti. İşsizlik oranı son 11 yılın en düşük seviyesine geriledi. Mart verilerinin bir başka özelliği 11 aydır işsizlik oranının tekli rakamlarda seyretmesidir. Burada yakaladığımız istikrarı inşallah perçinleyerek sürdüreceğiz. İşgücü piyasamızda ortaya çıkan arz-talep dengesizliğini de mutlaka gidereceğiz. Genç işsizliğin yüksek seyrettiği bir ortamda özel sektörümüzün personel bulamamaktan şikayet etmesi ortada bir sorun olduğunu göstermektedir. Özel sektörümüz eleman eksikliğinden dolayı işlerini büyütemez, hatta daralmaya giderken istihdam kapısı olarak devlete yüklenilmesi vahim bir hatadır. Sosyolojik kökleri de olan bu yanlıştan ülkemizi kurtarmamız gerekiyor. Siyasetten önce rızkını hem işçi olarak hem de ticaret yaparak kazanmış bir kardeşinizim. Rızkın 10'da 9'unun ticarette olduğu müjdesine kendi şahsi hayatımda bizzat şahitlik ettim.
İlginizi Çekebilir