© Teknik Elektrik 2017-2024

Osmanlı Devleti Tarih (siyasi tarih) Yılmaz Öztuna

Modern bir tarih anlayışıyla kaleme alınmış ilk büyük Osmanlı Tarihidir. “Doğrusunu söylemek gerekirse bugüne kadar Türk Tarihi daha ne yazılmış ne de değerlendirilmiştir.”Türk Tarihi çağdaş tarih ilminin geri kalmış dallarındandır. Bunun sebeplerinden biri, Türklerin çok geniş coğrafya alanlarında yaşamaları, Atlas Okyanusu ile Büyük Okyanus, Kuzey Buz Denizi ile Hind Okyanusu arasında büyük devletler kurmaları, her milletle çok yakından temasları olmasıdır. Böylece Türk tarihinin kaynakları, çok çeşitli dillerde ve dağınık durumdadır. 


Eserin bir cildi, Osmanlı Devleti’nin Bir siyasi ve askeri tarihidir. İmparatorluğun zuhurundan çözülmesine kadar ki tablosunu vermektedir.


Bugüne kadar yazılmış Osmanlı tarihlerinin en tanınmışının müellifi olan Avusturyalı Baron von Hammer, eserinin 19 ciltlik Fransızca tercümesinin 1835’te münteşir önsözüne şöyle girer:

Osmanlı imparatorluğu, geniş bir imparatorluktur ve tarih bakımından sonsuz ehemmiyet arz eder... Bir devdir ki güçlü kolları aynı zamanda 3 kıtayı kavrar. Bütün imparatorluklar gibi bir gün düşerse, Asya, Afrika ve Avrupa kıt’alarında bırakacağı enkaz bu üç kıt’ayı kaplayacaktır. Osmanlı imparatorluğu bugün (1835) bile Bizans’ın şevketinin zirvesinde iken haiz olduğu genişlikten daha geniş ülkeleri elinde tutmaktadır. (Histoire de I’Empire Ottoman, I, Paris 1835, s. I-II)


Türk tarih incelemelerinin geri kalmasının diğer bir önemli sebebi, modern tarihçiliğin ve tarih metodunun Türkiye’de pek yakın bir geçmişinin olmasıdır. Batılı manada tarihçilerimiz geç yetişmiştir ve yetişenler de, Avrupa’daki meslektaşlarının araştırma imkânlarının önemli bir kısmından mahrumdur. “Tarihe içinden bakmak, yani ele alınan devrin şahıslarıyla haşır neşir olmak, devrin toplumunun bütün problemlerini, dünyanın o çağdaki bütün akım ve eğilimlerini bilmek, tarihçi için kâfi değildir. Ele alınan konuya tabir caizse, bir de yüksekten, zirveden bakmak lazımdır. Ancak zirve noktasından çevre üç yüz altmış derecelik bir görüşle görülebilir. 


Nihayet değer hükümlerinin o çağlara, o çağlardaki insanlığın durumuna göre verilmesi icap eder. Bu ölçüyü bulamayan tarihçi gerçek bir tarihçi değildir. “Bir tarihçinin bilgisi ile irfanını birleştirmesi gerekir. Bilgisinin yanında vicdanı ile de başbaşa olmayan bir tarihçi milletine olduğu kadar insanlığa da ihanet etmiştir. “Bugünü anlamak, gelecek için hazırlanabilmek için, sağlam ve doğru bir tarih bilgisi şarttır. Başarılı ve büyük devlet adamları, iyi tarih bilen adamlardır. Binaenaleyh tarih ilmi, insan cemiyetlerinin hayatında, belki ilk bakışta farkına varılamayan, önemli bir rol oynamaktadır. “Bir milletin tarihini en çok ve layıkıyla o milletin bilginleri inceler. Bu bütün milletler için böyledir. Onun için, Batı’da birçok Türk Tarihi uzmanı olmasına rağmen, asıl büyük iş, Türk tarihçilerine düşmektedir. Büyük Osmanlı Tarihi, “asıl büyük işi tek başına üstlenmiş, kitapları tarihin kendisi tarafından yazılan bir tarihçinin çığır açan eseridir.


Yılmaz Öztuna’nın Osmanlı Devleti Tarihi’nin elinizdeki bu birinci cildinde, Osmanlı Türk İmparatorluğu’nun siyasi ve askeri tarihi, ilmi çizgisinde okuyucuya sunuluyor. Siyasi tarihe ağırlık verilmiştir. Bu tarihi yapan kişiler, karakteristik ve tipik taraflarıyla canlı tasvirlerle anlatılmış, ne yapıp ne yapmadıkları, ne olup ne olmadıkları açıkça vurgulanmıştır.


Kitaptaki her cümle, bir bilgi yüklenerek kaleme alınmıştır. Fuzuli cümle, hatta kelime yoktur. Günümüz tarihçilerini ve okuyucularını ilgilendiren bahislere ağırlık verilmiştir. Her gelişme ve olay, geçmişe ve geleceğe, bugüne, hatta yarına atıflar yapılarak değerlendirilmiştir. Tarih ilmi ile ilgisi bulunmayan klişeleşmiş ideolojik telkinlerden şiddetle kaçınılmış, bu tip etkilenmelerden uzak kalınmıştır. Türk tarihinin en az yüzde ellisini Osmanlı siyasi ve medeni tarihi oluşturur. Osmanlı, Türk’ün 2700 yıldan bu yana yaptıklarının zirvesini ve estetik mükemmelliğini sergiler. Türkiye tarihinin en uzun ve en geniş dönemidir. Yenileşme tarihimize daha fazla yer verilmiş, yeterince yenileşememizin sebepleri üzerinde hiçbir şey saklamadan, açıkça durulmuştur.


Eser, Türkçe’nin olanca zenginliği ile kaleme alınmıştır. Uydurma ve çirkin kelimeler kullanılmamıştır. Gerçek bir tarih kitabının bir iki bin kelime ile yazılamayacağı aşikardır. Okuyucu, zengin bir dille karşılaşacak, bir zamanlar bilip şimdi unuttuğu çok kelime ve kavramı hatırlayacaktır.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER