MYANMAR ARAKAN
BENİM ŞEHİRLERİMMYANMAR ARAKAN NEREDE?
Myanmar, resmî adıyla Myanmar Birliği Cumhuriyeti ve ayrıca bilinen adlarıyla Burma ya da Birmanya, Güneydoğu Asya’da, Andaman Denizi ve Bengal Körfezi kıyısında, Bangladeş, Çin, Hindistan, Laos ve Tayland arasında yer alan ülkedir. Myanmar, Çinhindi’nin kuzeybatısında yer alır. Komşuları kuzeybatıda Hindistan ve Bangladeş, kuzeydoğuda Çin, güneydoğuda Laos ve Tayland’dır. Ülkenin güneybatı kıyıları Bengal Körfezi ile çevrilidir.
Myanmar’ın 7 eyaletinden biri olan Arakan Bangladeş-Burma sınırının 50.000 kilometre karelik bir alanında bulunur. Nüfusu 4 miyondan fazladır fakat bölgenin nüfüsü yaşananların ardından 1 buçuk milyona kadar gerilemiştir.
MYANMAR’DA İSLAMİYET
Çoğunluğu Budist olan Myanmar’da resmî makamlar, Müslümanların nüfusun % 4’ünü oluşturduğunu iddia etmektedirler. Ancak müslüman önderler bu oranın % 10 ile 14 aralığında olduğunu söylemektedirler. Müslümanların etnik köken dağılımı ise şöyledir: % 68 Hint, % 30 Myanmarlı, % 2 Çin asıllı. Müslümanların % 41’i Arakan bölgesinde geri kalanı ise ülkenin diğer bölgelerinde yaşamaktadırlar. Büyük çoğunluğu Hanefi mezhebindendir.
Hint asıllı Müslümanlar çoğunlukla başkent ve çevresinde yaşarken Bengal, Urdu ve Burma dillerinin karışımı bir dili konuşan Rohingyalar Arakan bölgesinde yaşamaktadırlar. Diğer Müslümanlara göre daha fakir olan Rohingyalar savaş, sürgün ve baskılara mâruz kalmışlardır. II. Dünya Savaşı’ndan sonra Arakan’da Müslüman devleti kurma faaliyetleri silâhlı çatışmalara ve hükümetin askerî operasyonlar yapmasına neden oldu. Binlerce Müslüman yurtlarından çıkarıldı ve camileri, okulları, evleri zarar gördü. Bunlardan geriye dönenleri Myanmar hükümeti ülkeye kaçak yollardan giren yabancılar olarak kabul etti1989 ve 1991 yıllarındaki operasyonlar sonucunda 250.000 Arakanlı müslüman tekrar Bangladeş’e sığındı ve ancak BMMYK’nın baskısı neticesinde 1992’de ülkeye geri dönebildiler. Müslümanların bir kısmı halen mülteci olarak Bangladeş’te kamplarda yaşamaktadır. Myanmar hükümeti Rohingyalar’a tam vatandaşlık hakkı vermeyi reddederek onların Myanmar vatandaşı sayılabilmeleri için vatandaşlık kanununa göre İngiliz işgali ve Hint göçmen akını başlamadan yani atalarının 1824 tarihinden önce ülkede yaşadıklarını ispatlamaya zorlamaktadır. 1948’den beri savaşan Müslümanlar ise 1999’da Arakan Rohingya Millî Teşkilâtı’nı ve 2000 yılında da Rohingya Dayanışma Örgütü’nü kurarak faaliyetlerini Bangladeş üzerinden sürdürmektedirler.
Ülkedeki müslümanlar arasında sosyal yaşamda ve dinî görevleri ifa etme hususunda farklı görüntüler sergilenmektedir. Hint asıllılar konuşma dili olarak Urduca’yı kullanırken yerliler Burma dilini kullanmaktadır. Hint asıllılar dini vecibelerine daha çok dikkat ederken yerliler ise eski Budist kültüründen gelen alışkanlıklarıyla karışmış bir dini hayat sürdürmektedir. Siyasî ve sosyokültürel açıdan da bölünmüşlük vardır ve her toplumun kendi derneği vardır.
ARAKANLILARA HİCAZ DEMİRYOLU MADALYASI VERİLDİ
Arakanlıların ifade ettiği Osmanlı bize madalya verdi sözlerini tarihçi Erhan Afyoncu, “Arakan’da katledilen Müslümanlar’ın dedelerinin Türkiye’ye yardımı” başlıklı yazısında Osmanlının Arakanlı Müslümanlara neden madalya verdiğini şöyle anlatıyor:”Osmanlı İmparatorluğu bizim zayıf zannettiğimiz dönemlerde bile dünyanın en önemli devletlerinden biriydi ve dünyadaki bütün Müslümanlar’ın şemsiyesi konumundaydı. Afrika’dan Asya’ya bütün Müslümanlar’ın gözü kulağı hilafetin merkezinde, yani İstanbul’daydı. Asya Müslümanları özellikle de Hindistan Müslümanları, hilafetin merkezi olduğu için Osmanlı İmparatorluğu’nu yakından takip ediyorlardı. Madagaskar’dan Myanmar’a kadar her taraftaki Müslümanlar halifeyle ilişki kurmuşlardı. 1870’te Birmanya’daki (Myanmar) Ava sultanının sadrazamı Osmanlı yönetimiyle ilişki kurmak için mektup göndermişti.
II. Abdülhamid döneminde Osmanlı’nın Asya’daki faaliyetleri neticesinde padişah Hindistan, Çin veMyanmar Müslümanları arasında popüler olmuştu. 1897’de Türk-Yunan Savaşı çıkınca Asya’daki Müslümanlar hemen yardım toplayarak Türkiye’ye gönderdiler. Savaş kısa bir süre sonra Osmanlı’nın zaferiyle sona erdi.Osmanlı İmparatorluğu’nda 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren birçok demiryolu yapılmıştı; ancak bunların çoğu Avrupalı sermaye çevreleri tarafından inşa edilmişti. Kutsal hac yolculuğunu kolaylaştıracak Hicaz demiryolu dünyanın dört bir tarafındaki Müslümanlar’ın yardımlarıyla inşa edildi. Başta Hindistan, Mısır, Rusya ve Fas’tan olmak üzere Endonezya’dan, Singapur’dan, Güney Afrika’dan, Tunus, Cezayir, İngiltere ve Amerika’dan bağışlar yapıldı. Hicaz demiryoluna yardım edenler arasında Myanmarlı Müslümanlar da vardı. Osmanlı yönetimi Myanmar’dan yardım gönderenlere Hicaz demiryolu madalyaları göndererek teşekkür etti.
BALKAN SAVAŞINDA BİZE YARDIM GÖNDERDİLER
II. Abdülhamid’in tahttan indirilmesinden sonra hükümdar olan Sultan Mehmed Reşad’ın tahta çıkışı; dünyanın her tarafındaki Müslümanlar’ın yanı sıra, Myanmar’daki Müslümanlar tarafından da telgraf gönderilerek kutlandı.
1911’de İtalyanlar’ın Libya’yı işgali üzerine dünyanın dört bir tarafındaki Müslümanlar’dan yardım gönderildi ve İtalya değişik ülkelerde protesto edildi.
1912’de Balkan savaşları sırasında Hindistan, Çin, Singapur ve Myanmar’daki Müslümanlar’dan maddi yardımlar geldiği gibi, sağlık eki¬pleri de teşkil edilerek Türkiye’ye gönderilmişti.
O dönemde Myanmar’ın adı Birmanya (Burma) idi. Birmanya’daki Müslümanlar topladıkları yardımları konsolosluk, Osmanlı Bankası ve Avrupa bankaları aracılığıyla Türkiye’ye gönderdiler. Örneğin, İbrahim Ali Molla ve Abdurrahman efendiler topladıkları 800 İngiliz lirasını Rangoon’daki fahri Osmanlı şehbenderliğine teslim etmişlerdi. Yine savaş yardımı olarak Birmanya Hilâl-i Ahmer’i, yani Kızılay’ı üyelerinden İbrahim Ali Molla ve Abdurrahman ve Cemal efendiler topladıkları 3000 İngiliz lirasını göndermişlerdi. Rangoon’un yanı sıra Birmanya’nın önemli şehirlerinden Mandalay’daki Müslümanlar da para toplayarak Osmanlı İmparatorluğu’na gönderdiler. Moulmein şehrindeki Müslümanlar da yardıma katıldılar. Birmanyalı Müslümanlar fakir ve ülkede azınlıkta olduklarına bakmadan ellerinde ne varsa Türkiye’ye yollamışlardı.”
“O topraklarda, buradan gitmiş insanların mezarlarına Fatiha okumak boynumuzun borcudur.”
ARAKAN’DA KATLİAM NASIL BAŞLADI ?
Rohingya’da müslüman azınlığa karşı başlatılan soykırım, Budist Rahiplerin 3 müslüman gencin üzerine attıkları iftiranın alevlenmesi ile başladı. Öncelikle 3 kişilik bir Budist Rahip grubu, 26 yaşındaki Burmalı bir kadına tecavüz edip ardından onu öldürdüler. Kadına tecavüz eden 3 kişiden birisi, kendisinin erkek arkadaşıydı ve kısa süre önce kadın tarafından terkedilmişti. Fakat aynı kadına tekrar geri dönmek istemesine rağmen, kadın tarafından reddedildi. Bunun ardından aynı kadın kendisine farklı bir erkek arkadaşı buldu. Bu durumu kaldıramayan eski erkek arkadaşı, yanına 2 kişiyi de alarak önce kadına tecavüz etti ve daha sonra da onu öldürdüler.Katil Budist Rahipler, öldürdükleri kadının cesedini, bölgede bulunan bir müslüman köyünün yakınlarına bırakıp kaçtılar. Cesedin bulunmasının ardından yetkili Budist Rahipleri ve Burma Hükümet yetkilileri kadının başına gelen hadiselerden ötürü müslümanları sorumlu tuttular. Neticede 3 tane masum müslüman genç tutuklandılar. Tutuklanan gençlerden bir tanesi dövülerek öldürüldü. Diğer ikisi de mahkeme tarafından ölüm cezasına çarptırıldı. Böylece hükümet, bir iftira vasıtası ile tüm dünyanın gözü önünde müslümanlara karşı bir soykırımın ilk tohumlarını atmış oldu... Bu hadiseyi takip eden aylarda, bir çok radikal rahip, Burma içerisinde ve dışarısında Rohingyalılara karşı bir anti-propoganda başlattılar. Burmalılara karşı kullandı slogan şöyleydi; “Rohingya Burmanın bir vilayeti değildir. Onlar Bangladeşten gelen illegal göçmenlerdir”... Daha sonra bu gösteriler, bir takım hükümet yetkililerinin katılımı ve desteği ile amacından saptırılarak çizgiden çıkmıştır.
SOYKIRIM NASIL BAŞLADI ?
3 Haziran 2012 – Arakan şehri güneyinde bulunan Toungup şehir merkezinde, 8 müslüman hacı ve yanlarında bulunan 2 otobüs muavini ve bir kadın, Budist Rahipler tarafından öldürüldüler. 5 kişi ise kaçarak canlarını kurtarabildi. Hadise olduğu sırada öldürülen hacılar Thandwe’deki Thetsa mescidindeki bir dini merasimden (islami/ilmi bir top lantı ya da münazara) dönüyorlardı. Hacıları taşıyan otobüs, dönüş yolundayken terörist Budist rahipler tarafından durduruldu. Durdurulan otobüsün plakası 7(Ga)7868’dir. Rahiplerden birisi kapıya gelerek “Hepiniz inin aşağıya” diye seslendi. Otobüs şöförü ve muavin müdahale etmek istediler, otobüste herhangi yabancı birisinin olmadığını söylediler. Buna rağmen budist rahipler ilk olarak onları dövmeye başladılar. Daha sonra otobüsün içine dalan Budistler müslüman hacıları döverek otobüsten dışarı çıkardılar.
Sayıları 300’ü bulan Budistler, müslüman hacıları yolun ortasına alarak ölünceye kadar dövdüler. Buna rağmen ne bir polis ne de bir hükümet yetkilisi olaya müdahale etmedi. Ne olay sırasında ne de olay bittikten sonra... Otobüs baskını sonrasında dövülerek Şehid Edilen müslüman hacılar...
Tam anlamıyla 7 Hacı adayı dövülerek şehid edildi. Ve bunlarla birlikte otobüste görevli olan bir karı-koca çift aynın şekilde dövülerek Şehid edildi.
Diğer 5 müslüman hacı bu katliamdan kaçarak kurtulmayı başardılar. Rahipler kazandıkları bu zaferi (...?) yola attıkları cesetlerin üzerlerine tuvaletlerini yaparak ve içtikleri şaraplarından dökerek kutladılar.
Buna rağmen hiçkimse tutuklanmadı ve bu katillere karşı herhangi resmi bir soruşturma dahi açılmadı. Cesetler aynı günün akşamında Thandwe de toprağa verildiler. Hacıların cesetleri cenaze için götürülürken... Bu elim hadisenin ardından ise, Burma hükümetinin verdiği destekle ve iç güvenliği tehdit ettikleri gerekçesi ile rahipler tarafından müslümanların köyleri baskına uğramaya ve yakılmaya başlandı...
Budist rahipler Burma güvenlik güçleri ile beraber gece vakti bir müslüman köyü yakıyorlar...Rahipler müslümanların evlerini yakarken, güvenlik güçleri rahiplerin emniyetini sağlamakla görevlendirilmişlerdi. Bir Burmalı güvenlik görevlisi gündüz vakti müslüman köyü yaktıktan sonra böyle resmedildi. Çıkan bu hadiselerde güvenlik güçleri ve Rahipler güruhu, Razak, Lalu ve Syed Ahmet köylerindeki evleri yaktılar. Müslümanların ticarethaneleri ve 150,000,000 Kyatlık ticari malları yakıldı. Sawmawna köyündeki bir cami ateşe verildi. 200 Rohingyalı evsiz kaldı. “Köylere giren güvenlik yetkilileri, köyün erkekleri tek bir meydana toplayarak onlarla gelecekteki durumları hakkında bir toplantı yapacaklarını söylediler. Evlerden çıkıp köyün dışında bir meydanda toplanan erkekler, orada bir grup tarafından oyalanırken diğer bir grup polis ve rahip köye girerek onlarca kadına tecavüz ettiler.”
“Günümüzde Arakanlı müslümanları koruyan hiç bir kuvvet yoktur. Maruz kaldıkları onca zulüm, tecavüz ve evlerinden çıkarılmaya karşı hiç bir koruyucuları bulunmamaktadır.
Buna rağmen Burma hükümeti tarafından, Rahiplerin ölcülük ettiği bu katliamı meşrulaştıran bir çok kanun tasarısı devamlı olarak kabul edilip yürütmeye konmaktadır. Hükümet destekli bu sistematik soykırım faaliyeti günden güne hıncını ve hırsını arttırarak devam etmektedir.“
MYANMAR ARAKAN'A MADDİ VE MANEVİ TÜM DESTEĞİNİZİ ESİRGEMEYİ UNUTMAYIN ORDA Kİ MUSTAZAFLAR BİZLERİN DESTEĞİNE İHTİYAÇLARI VAR...!!!
İlginizi Çekebilir