© Teknik Elektrik 2017-2024

MÜSİAD İnşaat Çevre ve Yapı Malzemeleri Sektör Kurulu Başkanı Sayın Reha Yeltekin İle Sektör Hakkında Söyleşi

Sayın Reha Yeltekin, hem  Optimal Proje Yönetim şirketinin ortaklarından, hem de MÜSİAD İnşaat ve Çevre Sektör Kurulu Başkanlığını yerine getirmektesiniz. Okurlarımıza kendinizden bahsedebilir misiniz?

Ben, 1976 yılında Adana’da doğup, ilk ve orta öğrenimi Adana’da tamamladıktan sonra İstanbul’da üniversiteyi 1999 yılında tamamlayarak İnşaat Mühendisi oldum. Optimal Proje Yönetim şirketinin ortaklarından birisiyim vede dört adet daha Müteahhitlik sektöründe faaliyet gösteren İnşaat firmasının da ortağıyım. Ayrıca MÜSİAD İnşaat, Çevre ve Yapı Malzemeleri Sektör Kurulu Başkanlığı görevini yürütüyorum. Evli ve iki çocuk babasıyım. Genel olarak İnşaat Sektör Kurulunun yoğun faaliyetleri ile birlikte iş hayatının getirdiği yoğun ticari yaşantı çerçevesinde elimden gelen gayreti göstermeye çalışıyorum. 


Sayın Yeltekin, Türkiye’nin en köklü ve istikrarlı sivil toplum kuruluşlarından olan MUSİAD da önemli bir görev üstlendiniz. Üstelik Sayın Mahmut Asmalı gibi çok başarılı bir sektör kurulu başkanının halefi oldunuz. İşleriniz kadar bu görevde de mesai ve emek harcıyorsunuz. Bize anlatabilir misiniz MÜSİAD İnşaat ve Çevre Sektör Kurulu başkanlığı nasıl gidiyor? 

MÜSİAD, 2009 yılında üye oldum ve üyesi bulunmaktan her gün daha da artan bir şekilde gurur duyduğum çok önem verdiğim bir dernek. Bana göre de yeni Türkiye’nin yeni gücü sloganın altını gerçekten doldurmayı hak ediyor.  Gerek sosyal yaşantımın, gerekse manevi hayatımın önemli bir kısmını MÜSİAD’daki faaliyetlerin takibi ile tatmin olacak edecek şekilde yaşıyorum. İnşaat ve Yapı Malzemeleri Sektör Kurulu, derneğimizdeki 15 tane ayrı sektör kurulu içinde ki en çok üye adedinin bulunduğu sektör kuruludur. Bu durum tabiatıyla MÜSİAD içinde yapılacak faaliyetler ve çalışmalarla ilgili üzerimize önemli bir sorumluluk yüklüyor. Bu kadar büyük üye çoğunluğuna sahip büyük bir derneğin içinde büyük bir sektör kurulunu yönetmeye çalışmak beraberinde önemli derecede gayret gerektiriyor. Benden önceki İnşaat Sektör Kurulu Başkanlarımızdan Mahmut Asmalı Bey, bizim faaliyetlerimizdeki izleyeceğimiz yolu doğru şekillendirmede ve başarıyı yakalama çabamızda çok önemli bir rol üstlenen bir büyüğümüz. Gerek Sayın Mahmut Asmalı, gerekse ondan sonra ki İnşaat Sektör Kurulu Başkanı olan Burhan Özdemir Bey, sektörel faaliyetlerle ilgili başarı çıtasını oldukça  yukarılara taşıdılar. Hizmetleri ve faaliyetleriyle, üyeler arası ticareti arttırmaya yönelik çalışmalar, ikili ilişkiler, gerçekleştirilen yoğun programlarla, uluslararası ve ulusal seviyede düzenlenen panellerle, sektörün gündemine yön verme ve beraberinde Kamuoyu oluşturma gibi birçok önemli konuyu gündeme başarı ile taşıdılar. Onların arkasından, özellikle de Sayın Mahmut Asmalı’nın izinden gitmeye çalışmak ve bu başarı çıtasını daha da yukarıya taşımak açıkçası kolay değil. Halihazırda,  çalışmalarımızı daha da verimli yürütme hususlarında kendisine danışarak hareket edebilme imkanını bulup, İnşaat Sektör Kurulunu başarı ile temsil etmeye çalışıyoruz. Yoğun üye sayısına sahip Sektörümüz, ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik pozisyonlar içinde bile bir lokomotif vazifesi görmeye devam ediyor diye düşünüyorum. 


Türkiye ve İstanbul’a baktığımızda adeta şantiye alanı gibi. Sürekli yeni ve  büyük projeler var. Sizce bu kadar projeler yapılırken nelere dikkat etmek gerekiyor. Herkesin bildiği Zeytinburnu’ndaki kuleler şehrin siluetini bozduğundan baya gündemde kalmıştı. Siz bu konuda neler söylemek istersiniz? 

İstanbul’ un ve Türkiye’nin şantiyeye dönmüş olmasını gayet normal karşılıyorum. Özellikle eski konutların deprem riski altında  bulunması ve insanlarımızın bugünkü yaşam tarzlarına, (bir evde birden fazla araba olması, insanların, yeni ve modern hayatın getirdiği birçok pozitif etkilerin eski binalarla karşılanamaması gibi) uymaması gerçeğinin bu konuya yol açtığını düşünüyorum. Kentsel dönüşüm ve en önemlisi de özellikle İstanbul ve Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğu gerçeği doğrultusunda, birçok konut, ticari veya Kamu Binasının yıkılıp yeniden yapıldığı gerçeği ile karşı karşıyayız. İnşaat ve gayrimenkul sektörünün bu kadar yoğun ilgi görmesinin altında bu neden olduğunu düşünüyorum. Bununla birlikte, gayrimenkul projeleri hayata geçirilirken, İstanbul gibi binlerce yıllık geçmişi olan bir kentin siluetinin bozulmamasını sağlayıcı çalışmalar yapılması gerektiği de bir bizce aşikârdır. Yapılarımızın eski ve dayanıksız olduğu gerçeği çok önemli ancak, yüksek katlı yoğun bir yapılaşmayı İstanbul’un kalbine bir hançer gibi saplamayı da uygun bulmuyorum. Dolayısıyla bu gibi hususlarla ilgili işlemlerin kamuda tek elden yürütülmesi gerektiğine inanıyorum. Bu tip kontrollü bir çalışmanın bahsi geçen görüntü bozukluklarına ve imar çarpık yapılaşmasına engel olacağına düşünüyorum. 


Burada hepimize bilhassa da sektör oyuncuları olan bizlere önemli görevler düşüyor. Bu işin ticaretini yapıyoruz ama bizlerden sonraki nesiller için de, İstanbul’un bir dünya harikası olmaya devam etmesi gerektiğini de unutmamamız çok önemlidir. Sonuçta İstanbul bir mega kent, dolayısıyla, yapılaşmayı ve imar mevzuatını dikkatli bir şekilde yürütmemiz gerekiyor. Bunun hayata geçirilebilmesi için de, hem sektörümüze, hem de kamuoyuna önemli görevler düşüyor. 


Malum bizim dergimiz Teknik Elektrik Postası elektrik sektörüne hitap ediyor. En çok da Karaköy Bankalar Caddesi’nde etkin. Bunun yanında 81 vilayete ağırlıklı olarak elektrikçilere dağıtılmakta. Elektrik sektörü inşaat sektörünün bir alt öğesidir. Onlarca kaleminden birisidir. Bir inşaat müteahhidi olarak elektrik sektörü hakkındaki düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?

Aslında ben İnşaat Mühendisi olmama rağmen benim için elektrik sektörü ile ilgili farklı bir  durum söz konusu; Boğaziçi Üniversitesi bünyesinde çalışıyorken elektrik idarelerinin binalarının depreme karşı güçlendirme işiyle başlayan daha sonra da uzun yıllar orta gerilim ve alçak gerilim elektrik tesis binalarının yapımı ile ilgili müşavirlik ve çalışma hizmetleri sunan bir meslek hayatı başlangıcım oldu. Daha sonraki zamanlarda konut ve ticari projeler geliştirme işine girdim. Elektrik sektörü o yüzden benim için inşaat sektörü alt başlığı olarak özel ve önemli bir yere sahiptir. İnşaat sektörünün, elektrik sektörüne ilaveten harekete geçirdiği 300’den fazla yan sektör olduğunu düşünecek olursak, elektrik başlığının bu kalemlerin içinde ki ilk sıralarda yer vereceğimiz önemli bir meslek alanı olduğunu düşünüyorum. Elektrik ile alakalı düşüncelerime gelince; derginizin genel olarak takipçileri olan elektrik sektör oyuncularının yapısı göz önüne alındığında sektörün inşaatın olmazsa olmaz bir parçası olduğu aşikârdır. Bununla birlikte, yeni yaşam tarzında insanlarımızın, internet kullanımı ve  elektrik-elektronikli aletlerinin kullanımının geçmişe göre çok daha fazla olması nedeni ile, gerekli network, kablo sistemleri, vb. gibi ürünlerin olabilen en üst seviyede imal edilmesi ve bunların sorunsuz ve arıza çıkarmayacak şekilde kaliteli işçilikle yapılarda montajının yapılması, büyük önem arz etmektedir. Ben, elektrik sektörünün binalardaki uygulamalarının yanı sıra, ülkemizin cari açığına büyük ve olumsuz oranda etki yapan enerji ithalinin de önemli bir konu başlığı olduğunu düşünmekteyim. Elektrik sektöründe özellikle tasarruflu tüketimi sağlayan, ledli imalatların ülkemiz genelinde daha çok kullanılmaya başlanması, bu tip malzemelerin kullanılmasına teşvik edilmesi ve söz konusu enerji tasarrufu sağlayan ürünlerin ülkemizde daha da çok üretilebilmesi çalışmaların yapılması gerekmektedir. Bunlarla ilgili üzerimize düşen de, gerek dernek kimliğimizle, gerekse İnşaat sektörü kimliğimizle bu konunun üzerine gitmeyi de kendimize önemli bir  görev olarak görüyorum.


İnşaat sektörünü hareketlendiren bir diğer sebepte Kentsel dönüşüm. Kentsel dönüşüm sizce hedefine ulaşabilecek mi? TOKİ hakkındaki görüşlerinizi öğrenebilir miyiz?

Malum kentsel dönüşüm sadece İnşaat sektöründe değil, halkımızdan her kesimin, finans çevrelerinden, siyasi partilere, hükümetten, bürokratlara kadar tüm kamuoyunun gündeminde olan ve  ülkenin bana göre terörden bile öncelikli bir sorunudur. Zira kentsel dönüşümün hayata geçirilebildiği yerlerde, teröre kaynak sağlayacak insan profili oluşmasının önlenebileceğini düşünüyorum. Konuya  ana hattıyla şöyle bakıyorum; İnşaat Mühendisi olarak, Türkiye’nin, deprem riski gerçeğiyle yüzleşmesi gereken bir coğrafyada olduğunu unutmadan, binalarımızın depreme dayanıklı olması şarttır. Bu nedenle işin ucunda insan hayatı olduğundan bu konu, Türkiye’nin en önemli gündem maddesi olmaya  devam etmelidir. Ülkemizdeki mevcut yapı stoğunun önemli bir kısmı, son yıllarda inşa edilen kaliteli yapılara rağmen eski ve sağlam olmayan binalardan oluşmaktadır. Ne yazık ki Kentsel Dönüşümü, hem halkımızın hem de bu işi yapmak isteyen sektör oyuncularının sadece ticari kazanç kapsamında değerlendirmesi bu süreci tıkamaktadır. Bugün itibariyle Kentsel Dönüşümün Türkiye’ de yürümediğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Bir binanın yıkılıp aynı yerinde tekrar yeniden yapılmasına Kentsel değil, Binasal dönüşüm olarak adlandırılması gerekir diye düşünmekteyim. Kent kavramının içine girildiğinde daha çok bölgenin riskli yapılarının ortadan kaldırılması gerektiğine inanıyorum. Ben de bir sektör temsilcisi olarak, kentsel dönüşümün memleket meselesi olduğunu, konuyla ilgilenecek bütün kesimlerin öncelikle halkımızın, sağlam binalarda yaşamayı hak ettiğini ve bunlara ihtiyacı olduğunu unutmaması gerektiğine inanıyorum. Daha sonraki süreçte ticari kısımlara ait detayların göz önüne alınması gerektiğini düşünüyorum. 


TOKİ ile olarak, şunu söylemek isterim ki, beğenelim ya da beğenmeyelim dünyada tek başına 700.000 adet civarında konut üreten başka bir şirket ya da kuruluş yok. Meydana gelen bu önemli başarının oluşması beraberinde önemli bir bilgi birikimi ve beraberinde ciddi bir alt yapı getiriyor. Bu konudaki başarıyı gören diğer ülkelerden de TOKİ’ye kendi ülkelerinde benzer uygulamaları hayata geçirme talepleri geldiğini takip ediyoruz. Açıkçası TOKİ’nin yurt dışı açılımı, MÜSİAD olarak bizim de uzun zamandır takip ettiğimiz bir projedir. TOKİ’nin yurt dışı açılımı yapması gerektiğini, yurt dışında bizden bu bilgi birikiminin talebinde bulunan ülkelerin isteklerini yerine getirmemiz gerektiğini düşünüyorum. Bu işin hayata geçmesi ile alakalı üzerimize düşen hususlar için yoğun çalışmalar yürütmeyi sürdürüyoruz. İnşallah bu konuda Muaffak oluruz, zira Türkiye’nin hem 

kendi içinde hem de etrafında ki coğrafyalarda; mega ulaştırma projelerinden, konuta, ticari yapılardan, büyük alt yapı projelerine kadar tamamını başarı ile yerine getirebilecek mühendislik ve müteahhitlik kadroları ülkemizde mevcut durumdadır. Dolayısıyla, imkanlar dahilinde yurt dışı inşaat işlerini, TOKİ ana şemsiyesi altında toplamaya çalışmamız gerekmektedir. 


Son olarak Mavi İnşaat Kooperatif adında MÜSİAD üyelerine proje yürütüyorsunuz. Bununla neyi amaçladınız ve proje nasıl gidiyor?   

Mavi İstanbul konut Yapı Kooperatifi benim Başkanlığımda ve MÜSİAD İnşaat Sektör Kurulundaki arkadaşların yönetimi ile oluşturulmuş bulunan bir konut yapı kooperatifidir. Daha önce bu işlere ilk adımı atan Sayın Mahmut Asmalı’nın İnşaat Sektör Kurulu Başkanlığı zamanında İstanbul Avrupa yakası Ispartakule’de bir konut kooperatifi projesi hayata geçirildi. Sadece MÜSİAD  üyelerine özel olarak ve üyelerimiz hem ticari gelir elde etmesi için, hem de birlikte yaşama alanlarını oluşturabilecek bir proje konsepti oluşturulması için yapıldı ve çok şükür başarılı bir şekilde tamamlanarak daire sahiplerine teslim edildi. Bu projenin başarısı doğrultusunda aynı uygulama bu sefer Anadolu yakasında başka bir kooperatif tarafından yine MÜİSAD üyelerince hayata geçirildi. Bu projedeki dairelerin de inşallah bu yılın sonuna doğru anahtarları teslim edilecek. Başarılı olarak gerçekleşen ve birlikte olarak kaynaşma kültürümüzün neticesinde Sayın Genel Başkanımız Nail beyin de önemli destekleri ile biz de İnşaat Sektör Kurulu Başkanı olarak bu üçüncü Kooperatif diyebileceğimiz Kooperatifimizi kurduk. Kooperatifimizin sadece MÜSİAD üyelerine duyurusunu yaptık, sizinle beraber tabi medyaya da açılmış oldu bu anlamda. Sayın Mahmut Asmalı da şuanda kooperatifimizin danışma kurulunu yürütüyor. Bununla hedefimiz hem üyelerimize gelir getirici bir proje yapmak hem de MÜSİAD’a imkanlar dahilinde bir takım katkılar sağlamaktır. Halihazırda arsa bedeli için üyelerimizden para toplamalarını tamamlamış bulunuyoruz. Arsa alımı ile alakalı protokolü imzaladık ve kooperatif olmamız hasebiyle olabildiğince hassas ve dikkatli hareket ettiğimizden, arsa teminini tamamlayıp, bu yıl içerisinde ruhsatımızı alarak inşallah hızlı bir şekilde inşaatımıza başlamayı ümit ediyoruz. Bana bu röportaj imkânını verdiğiniz için de sizlere ayrıca teşekkür ediyorum. 


Saygılarımla,


İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER