© Teknik Elektrik 2017-2024

Mazlumların sesi oldu

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Erdoğan, New York'te Birleşmiş Milletler (BM) 66.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Erdoğan, New York'te Birleşmiş Milletler (BM) 66. Genel Kurulu'na hitap etti. Manifesto gibi konuşmayla mazlum hakların sesi olan Başbakan Erdoğan, Somali'den Gazze'ye, Keşmir'den, Ermeni işgali altındaki Yukarı Karabağ'a kadar gözyaşlarının dinmediği coğrafyalara dikkat çekti. Erdoğan konuşmasında satır başları ile şunları kaydetti:

 

BM SOMALİ'DE ACİZ KALIYOR

Uluslar arası toplumun da BM'nin de tarihi bir sınavdan geçtiği bir dönemdeyiz. Açık söylemek zorundaydım ki, BM bugün insanlığın umutlarını geleceğini tehdit eden korkulara galip kılacak bir liderlik sergileyemiyor. BM'nin ve uluslar arası toplumun acil sorunlar karşısında ne büyük acz içinde olduğunu geçtiğimiz ay Somali'de bizzat gördüm. Bir lokma ekmek ve bir damla su ihtiyacı karşılanmadığı için on binlerce çocuğun öldüğü "Somali faciası" uluslararası toplum için yüz karasıdır. Somali halkı dünyanın gözü önünde adım adım ölüme sürükleniyor... Bugün uluslararası toplum, orada yaşanan acıyı adeta bir film gibi kayıtsızca seyrediyor. Bugünkü Somali gerçeği, Afrika'yı yüzyıllarca hegemonyası altında tutan sömürgeci zihniyetin açtığı derin yaraları da ortaya çıkarmıştır. Açık söylüyorum. Somali'nin feryadını duymayan dünyada kimse barıştan, adaletten, medeniyetten söz edemez.

 

ADALET İÇİN FİLİSTİN TANINMALI

Dünyada hak ve adaleti hakim kılınmasının önündeki en büyük engel Arap-İsrail ihtilafıdır. BM'nin bu konuda bugüne kadar aldığı bağlayıcı kararlara İsrail uymamıştır. BM, Filistin halkının yaşadığı insanlık dramını sonlandıracak hiçbir adımı atamayacak kadar aciz kalmaktadır. İşgal altındaki Filistin topraklarında uluslararası toplumun tüm çağrılarına karşı devam eden yasadışı yerleşimler ile Gazze'ye yönelik abluka bu kapsamda en öne çıkan iki husustur. Barış için atılması gereken en önemli adımlardan birisi, Filistin halkının devlet olarak tanınma yönündeki haklı talebinin karşılanmasıdır. Türkiye, bugüne değin hiçbir devlete karşı hasmane ve çatışmacı politikalar izlememiştir. İsrail de bundan ari değildir. Ancak İsrail, kendisin dostça yaklaşan bir ülkeye vahim bir yanlış yapmış, bu yanlışını görmemekte ısrar etmiştir. İsrail taleplerimizi karşılayacak adımları atmadıkça bu tavrımız değişmeyecektir.

 

LİBYA, LİBYALILARINDIR

Libya'da Ulusal Geçiş Konseyi'ne başından beri her türlü desteği veren Türkiye'nin, bugün yeni Libya'ya Büyükelçisini gönderen ilk ülke olmasından da gurur duyuyoruz. Buradan Libya meselesinde bütün uluslararası topluma şu konularda hassas olması gerektiğini söylüyorum. Libya, Libyalılarındır. Libya'nın zenginlikleri Libyalılara aittir. Libya'da demokrasinin inşa edilmesi sürecinde, Libya'nın yurtdışındaki mal varlıklarının serbest bırakılması gerekir ki bir an önce kendi ayakları üzerinde doğrulsun. Varlık içinde yokluk çekmesinler.

 

ESAD YANLIŞ YOLDA

Orta Doğu coğrafyasında büyük bir değişim ve dönüşüm süreci yaşanmaktadır. Bu olayların başladığı ilk günden itibaren bölgedeki yönetimlere bir çağrıda bulunduk. 'Egemenliğin kaynağı millettir, milletin iradesidir. Milletin iradesine dayanmayan egemenlik meşru değildir. Kendi halkına silah doğrultan yönetimlerin devri kapanmalıdır.' Dedik Bu çağrımızın, Mısır, Tunus ve Libya'da makes buldu. Ancak, halen yanlış refleksler veren ülkeler olduğunu da üzüntüyle müşahade etmekteyiz. Bu bağlamda, Suriye'deki gelişmeleri özellikle yakından takip etmekteyiz. Suriye'de, halka karşı yapılan ve hepimizi derinden kaygılandıran eylemler üzerine, Suriye liderliğine defalarca gerekli ikazlarda bulunduk. Türkiye olarak biz, gerek Suriye'de gerek diğer ülkelerde, halkların demokratik taleplerini desteklemeye ve rejimleri bu yönde adımlar atmaya teşvik etmeye devam edeceğiz.

 

KARABAĞ UNUTULDU

Azerbaycan topraklarının yıllardır süren haksız işgali artık sona ermelidir. Yukarı Karabağ sorununun bu şekilde çözümsüz kalması kabul edilemez, uluslararası sorunlar kangren haline gelmeden çözümler bulunması, hepimizin siyasi ve ahlaki sorumluluğudur. Bu bağlamda, Keşmir ve şu anda adını sayamadığım pek çok dondurulmuş ihtilafın barışçıl çözümü için daha ciddi çaba gösterilmelidir. Bu yıl ev sahipliği yaptığımız BM En Az Gelişmiş Ülkeler 4'üncü Konferansı'nda kabul edilen İstanbul Eylem Planı'nın takibi konusunda da kararlıyız. En Az Gelişmiş Ülkelere yönelik olarak açıkladığımız ekonomik ve teknik işbirliği paketinin en kısa zamanda hayata geçirilmesine yönelik çalışmalarımız devam etmektedir. Ticaretten eğitime, tarımdan enerjiye kadar pek çok alanı kapsayan bu paket dâhilinde bu ülkelere yılda 200 milyon dolar tutarında yardım yapmayı planlıyoruz.

 

RUMLAR DURMAZSA GEREĞİNİ YAPARIZ

Kıbrıs'ta yarım asırdır devam eden sorunun artık adil, kapsamlı ve kalıcı bir çözüme kavuşması gerekiyor.Türk tarafı her zaman çözüm yönünde iradesini ortaya koymasına rağmen halen izolasyondan kurtulamamıştır. Ancak, Rum tarafının uzlaşmaz tutumu sürdüğü takdirde, Kıbrıs Türk halkının geleceğinin bu şekilde ilanihaye sürüncemede bırakılmasına artık daha fazla izin vermeyeceğimizi de vurgulamak isterim. Rum tarafının kendi başına deniz yetki alanları belirlemeye, bu alanlarda petrol ve doğalgaz aramaya kalkışması son derece sorumsuz bir davranıştır. Rum tarafının adeta bir kriz çıkarmaya yönelik hareketleri karşısında Türkiye sağduyu içinde hareket edecek, ancak haklarını da koruyacaktır. İlgili taraflardan beklentimiz, Rumların sadece Ada'da değil, tüm bölgede gerginliğe neden olabilecek bu girişimlerinin durdurulmasıdır. Aksi takdirde Türkiye gereğini yapacaktır.  yenişafak

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER