İTO' dan 1 Kasım Yorumu
GÜNCELİTO Başkanı Çağlar, 1 Kasım seçimlerinden, 7 Haziran'a benzer sonuçların çıkması durumunda, koalisyon kurulabileceğine inanmadığını söyledi
İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı İbrahim Çağlar, 1 Kasım seçimlerinden, 7 Haziran'a benzer sonuçların çıkması durumunda, koalisyon kurulabileceğine inanmadığını belirterek, "Onun için mutlaka tek başına iktidar gelmesi lazım" dedi.
Çağlar, Fransa'nın Cannes kentinde düzenlenen ve Türkiye'nin onur konuğu olarak yer aldığı eğlence ve içerik pazarı fuarı "MIPCOM" sonrasında, basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
1 Kasım'da gerçekleştirilecek seçimlerin ardından ekonomik gidişatın nasıl olacağına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Çağlar, Türkiye ekonomisinin bu yılın 2. çeyreğinde yüzde 3,8'lik büyüme kaydettiğini anımsattı.
Çağlar, ekonominin yılın 3. çeyreğinde de büyük bir ihtimalle büyüyeceği öngörüsünde bulunarak Çağlar, "Bu kadar sıkıntı varken büyüyoruz. Geçmiş yıllarda yaptığımız çalışmaların meyvesini, bugün yiyoruz.
Ancak 2015'in son çeyreği veya 2016'nın ilk çeyreğinde aynı büyüme çıkar mı? Burası soru işareti. Çünkü bu arada bir duraklama yaşadık. O kadar çok siyaset konuştuk ki ekonomiyi konuşamadık. Artık bizim ekonomiyi konuşmamız lazım" ifadelerini kullandı.
Şu anda gerek kamunun gerekse de özel sektörün yatırımlarının ağırlaştığını belirten Çağlar, bunun gelecek yıl büyümesine bir kayıp olarak yansıyacağını söyledi.
Çağlar, büyüme rakamlarında sadece iç faktörlerin etkili olmadığına dikkati çekerek, dünyada da bir daralma yaşandığını dile getirdi.
Kendilerinin, 7 Haziran seçim sonuçlarını, "Halkın tercihi bu yönde. Koalisyon gerekliyse yapılsın ama koalisyon yapılamıyorsa olabildiğince en erken seçime gidilsin" şeklinde değerlendirdiklerini aktaran Çağlar, şunları kaydetti:
"1 Kasım seçimlerinde de 7 Haziran seçimlerine benzer sonuçlar çıkarsa, ben koalisyon kurulabileceğine inanmıyorum. 'Aradan 15 yıl geçti, bazı şeyleri artık öğrenmişizdir, ortak aklı ortaya koyabilir ve artık koalisyon yapabiliriz' diye düşünmüştüm ama biz bunu yapamadık.
Şimdi ağustos ayından kasıma kadar ne değişti? Hiçbir şey. Kasım ayından sonra da koalisyon yapabileceğimize inanmıyorum açıkçası. Onun için mutlaka tek başına iktidar gelmesi lazım."
Türkiye ekonomisinin, daima tek başına iktidarın olduğu dönemlerde büyüdüğünü belirten Çağlar, koalisyon hükümetlerinde, bakanlar kurulunun bile toplanamadığı günlerin görüldüğünü anlattı.
Çağlar, Türkiye'nin geçmişten bu yana koalisyon kurmada başarılı olamadığına işaret ederek, şunları söyledi:
"Biz koalisyonu yapamıyoruz, beceremiyoruz. Yapamamak da ayıp değil. Eğer beceremiyorsak, sandıktan tek başına iktidarın çıkması lazım. Ben bunu söylediğim zaman, tek başına iktidara en yakın parti AK Parti olduğu için, 'Sen AK Parti'yi kastediyorsun' diyorlar. Kim çıkarsa çıksın ama tek başına iktidar çıksın.
Ancak tabii ki en avantajlı çıkmasını beklediğimiz parti; AK Parti. Çünkü iyi senkronize olabiliyor. Ayrıca bugüne kadar birçok tecrübesi ve bürokraside oturmuş bir durum var. Düşünsenize başka bir iktidarın geldiğini ve bütün bürokrasinin sil baştan değiştiğini...
Onun için 1 Kasım'dan sonra farklı bir sonuç çıkarsa yine aynı sarmalın içine gireriz ama 1 Kasım'dan sonra tek başına bir iktidar çıkarsa, işte o zaman arzu ettiğimiz ivmeyi yakalarız."
Bütün partilerin seçim programlarını açıkladığını anlatan Çağlar, iş dünyası olarak daha farklı şeyler beklediklerini, özellikle son dönemdeki büyümeyi tekrar yakalayabilmek için, hükümetin kendilerine bazı avantajlar sağlaması gerektiğini dile getirdi.
Bunun da insanlar tarafından "iş dünyası kendine ayrıcalık istiyor" şeklinde yorumlanmaması gerektiğini vurgulayan Çağlar, "Çünkü biz üretirsek, memlekette bir şeyler oluyor" dedi.
"Türkiye'den ihracat yapmadığımız Gümrük Kapısı yok"
İbrahim Çağlar, İTO'nun eylül ayı Olağan Meclis Toplantısı'nda dile getirdiği, "Devlet, kısa vadeli döviz borcu olan iş adamına 2,70'ten döviz satışı gerçekleştirsin" önerisine ilişkin yansımaların sorulması üzerine, şunları söyledi:
"Orada kur bir bazdı, bir ölçekti. Biz orada, bir ölçeği tarif etmek istedik. İlla kuru 2,70'e bağlayın demedik. Ancak bu bağlanabilir de. Ne yapılabilir? Bana 2 yıllık geçici bir kredi verebilirsin, işçinin üzerinden yükleri kaldırabilirsin. Kaldır bu yükleri, ben rahatlayayım ve diyeyim ki; 'Benim devletim beni kolluyor'. Ben de o zaman yatırımlarıma devam edeyim, yeni makineler alayım, üretimi genişleteyim.
Artık Türkiye'de her ürettiğin malı satabiliyorsun. Bu büyük bir avantaj. Suriye, Irak, Rusya, Yunanistan, Ukrayna'ya mal satıyorduk ama bunların hepsi kapandı. Buna rağmen biz yine de ihracatı çok az bir düşüşle devam ettirebiliyoruz. İhracatım düşüyor ama bir taraftan üretimi de artırıyorum, çünkü geçmişten gelen yatırımlarım var. Şimdi bu yatırımların devam etmesi gerek."
Çağlar, yatırımlara devam edilirse, çevrede sıkıntı yaşansa da olsa başka kapıların bulunabileceğini savunarak, "Bizim şu ana kadar, Türkiye'den ihracat yapmadığımız Gümrük Kapısı yok" dedi.
Türkiye'nin dünya ticaret hacmi içerisinde payının binde 8 olduğunu, bu rakamın binde 16'lar seviyesine çıkması gerektiğini ifade eden Çağlar, bunun için de rekabet edebilecek kabiliyetin şart olduğunu vurguladı.
Çağlar, üretim söz konusu olduğunda devletin birtakım teşvikler verdiğini belirterek, "Bununla birlikte, üretim yaptığında senden çıkan vergi, katma değer ve işçi üzerindeki yükler de devlete artı değer olarak dönüyor.
Onun için bunların hesabının çok iyi yapılması lazım. Dolayısıyla biz bu açıklanan hükümet programlarının içinde yer almak istiyoruz. Önümüzü görebilmemiz için, hükümetin gider kalemlerimizde birtakım inisiyatifler sağlamasını istiyoruz" diye konuştu.
"Babacan'a karşı müthiş bir güven var"
Çağlar, Türkiye'nin G20 Dönem Başkanlığı kapsamında B20 Toplantıları düzenlediklerini, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın görev döneminde bütün bu toplantılara katıldığını anlattı.
Bir önceki yıl Avustralya'da B20 Toplantıları'nın çok yüzeysel yapıldığını anlatan Çağlar, şöyle devam etti:
"Biz bu yıl gerçekten B20'yi uçurduk, birçok ülkeyi gezdik. Toplantılara, B20 üyesi olmayan ülkeleri bile davet ettik. Bu çalışmalar esnasında Sayın Ali Babacan, bizim hep yanımızdaydı. İnanır mısınız, Ali Babacan Bey o kürsüye çıktığında, konuşmaya başladığında bütün insanların bakış açısı değişiyor. Ona karşı müthiş bir güven var.
Avrupa'daki bankalar krize girdiğinde, Ali Babacan oraya giderek, onlara Türk bankacılık sistemini anlattı. Biz bankacılık sisteminde iyi bir pozisyon aldık ve insanlar da bize göre pozisyonlarını belirledi. Ekonomi yönetimine ve parlamentoya Ali Babacan ve Binali Yıldırım gibi isimlerin yeniden girecek olmasının, açıkçası halkımızın da bakışını değiştireceğini düşünüyorum."
Çağlar, ekonomi yönetiminde Ali Babacan'ın etkisinin sorulması üzerine, "Ali Babacan olmazsa, atılan temeller var ekonomi batmaz, ama Türkiye ekonomisi dünya ölçeğine baktığımız zaman henüz istediğimiz yerde değil. Henüz istenilen yerde değilken patrona 'Sen kenara çekil, yeni gelen nesil bu işi idare eder' demek, doğru olmaz.
Ali Babacan'ın iş dünyası ile çok iyi diyalog içinde olması, işi çok iyi bilmesi ve dünyada kendini çok iyi kabullendirmiş olması çok önemli faktörler" yorumunu yaptı.
"Bir koalisyon çıkarsa, bunun AK Parti önderliğinde olacağı kesin"
Çağlar, 1 Kasım seçimlerinde tablonun koalisyona işaret etmesi durumunda, iş dünyasının hangi senaryoyu seveceğine ilişkin bir soruyu, "Eğer seçim sonuçlarından bir koalisyon çıkarsa, bunun AK Parti önderliğinde olacağı kesin.
AK Parti'nin HDP ile koalisyon kuracağına ihtimal vermiyorum. Çünkü, HDP seçimlerden hemen sonra terör örgütü ile olan ilişkisini ortaya çıkardı. Bunun için HDP ile hiçbir partinin koalisyon kuracağı ihtimalini vermiyorum. Ama onun dışında CHP ile de MHP ile de koalisyon olabilir" şeklinde yanıtladı.
Partilerin ekonomik vaatlerine iş dünyası olarak bakışlarının nasıl olduğuna yönelik görüşlerini de paylaşan Çağlar, kendilerinin halkın refah seviyesinin artırılmasını istediklerini ifade etti.
Çağlar, asgari ücret artırıldığında, bunun yine ekonomiye döneceğini belirterek, "Bu yine bize geri gelecektir ama bu asgari ücretteki artışı birden karşılayabilmek için birtakım inisiyatiflerin sana da sağlanması gerek. Zamanla bu oturur. Zaten biz kendimizi toparlamak için geçici bir süre istiyoruz" dedi.
Asgari ücretin artırılması karşısında, işverenlere avantaj sağlanmazsa bunun ne gibi bir olumsuzluk yaratacağı sorusu karşısında ise Çağlar, "Bu durum iş kaybına yol açmaz, mevcut işçini korursun ama ilave istihdam sağlayamazsın. İlave yatırım yapamazsan, o zaman da büyüyemezsin" değerlendirmesini yaptı.
Kaynak : AA
İlginizi Çekebilir